Remzi Tartan
Karaman’da Bisküviciliğin Başlangıcı ve Devran
Devran yani süreklilik ve dönüşüm. Karaman’da bisküvi sektörü, süreklilik ve etkileşim ile Türkiye’de önemli bir yere sahip olduğundan süreklilik etkileşim ve dönüşüm kelimesini karşılayan “devran” kelimesini başlıkta kullandık.
1960 yılına kadar bir tarım şehri kimliğinde
olan Karaman’da iki un fabrikası, altı yedi kadar bulgur hane, üretime geçemeyen
tuğla fabrikası, tam kapasite çalışmayan Sümerbank’ın iplik fabrikası ve mevsimsel
olarak Fisandon suyuyla çalışan iki değirmen vardı. Bugün organize sanayi
bölgemizde toplam 90’a yakın fabrika, çalışmalarını sürdürmekte bunların içinde
10 tanesi bisküvi, çikolata, kek üreten tesisler olarak karşımıza çıkmakta.
Yılda 350 milyon $ dışsatım gerçekleştirmektedir.
Bugün çalışmalarını durdurmuş
olanlarla sayısı 15’i bulan bu bisküvi fabrikaları nasıl oldu da Karaman’da
kuruldular ve büyüyüp geliştiler. Geçmişe biraz ışık tutalım, bunu sağlayan ve
ilk adımı atıp gerçekleştirenleri bu yazımızda ortaya çıkararak Karaman sanayi tarihine
kaynaklık edelim.
Osmanlıdan cumhuriyete devrolan Karaman’da
kurumsallaşmış kumpanya kuran babam Hacı Sami Tartan Karaman’ın tanıdığı önemli
bir girişimci olduğunu burada bir kere daha belirtmeden geçemeyeceğim. Babam Tartanzade
Hacı Sami, 1906 yılında dev bir projeye imza atarak Göksu’dan elektrik elde
ederek Karaman’a elektrik ve tramvay hattı kurmak için Avusturyalı mühendis
Aleksandr Raymont’a proje hazırlatmış ancak yurdumuz işgal edilince proje
hayata geçirilememiş.
1910-1922 yılları arasında
İstanbul’da dışalım-dışsatım yapan
(bugünkü İstanbul Ticaret Odası’nın karşısı ve Mısır Çarşısı’na yakın)
ticarethanesinden İtalya’nın Trieste Limanından şeker ithal edip, Taşucu Limanından
ve Karaman’dan gelen deri, kuru üzüm, susam, harnubu İstanbul’a gönderip
satıyordu. 1913 yılında Karaman Milli Bankasının kurucu ortağı olarak Babıali’de
devlet ricalinde işlemlerini izliyordu.
Babamın DNA’larındaki girişimcilik
yapma özelliği dördüncü oğlu ağabeyim Hamit Tartan’a (1928-2008) nasip oldu
sanırım. Hamit Tartan ağabeyim Karaman’da
Birinci Park Geçidi ile Gazipaşa Caddesinin kesiştiği yerde, bir kapısı
Gazipaşa caddesine diğer kapısı Semerciler Caddesine açılan çok geniş bir
mekânda “Yayla Bakkaliyesi” adıyla açılan market, şehrin beyaz yakalı
müdür-memur, kalburüstü yöneticileri ve varsıllarının mutfak gereksinimlerini
karşılıyordu. Ağabeyimin dükkânında o zamanlar bisküvi, kapağı camlı teneke kutularda
dökme olarak satılıyordu. Arı markalı bisküviyi satıyordu. Piyasada Ülker ve Arı
markalı ürünler vardı.
Ahmet Tartan (at üstünde), Hamit Tartan, 1953,
Foto Remzi Tartan
Hamit Ağabeyimin İstanbul’da
tanınmış tüccar terzilerden Beyoğlu Mis Sokak’ta terzihanesi olan rahmetli
İbrahim Kayserilioğlu amcanın damadı Necdet Baysal zamanın iş adamlarına, artistlere
ve sporculara özel takım elbiseler dikiyordu. Çevresi İstanbul’un sanayici ve sanatçılarla
genişlemişti.
Ağabeyim 1959 yılında İstanbul’a gider.
Kafasında ise; Arı Bisküvinin Mecidiyeköy’deki fabrikasını görme isteği! Bunu
kayınbiraderine söyler. O da fabrika sahibi benim müşterim der. Konu
fabrikatöre iletilir: “Yabancıları gezdirmiyoruz ama hatırın var, gelsin” der.
Özel şoförü terzihaneden ağabeyimi alıp fabrikaya götürür gezdirir. Gezi sırasında
usta ile dost olurlar. Hafta sonu usta
ile dışarıda buluşurlar. İraklisi isimli Rum usta ona üretim ve makineleri yapabileceğini
ve nereden temin edileceğini söyler. Ağabeyim Hamit Tartan Karaman’a kafasında bisküvi
fabrikasını kurma düşleriyle ve kurmak için sağlam bilgilerle döner. Elindeki sermaye tek başına kurmaya
yetmemektedir. 1960 yılına girerken o devrin zengin ailelerinden sarraf
rahmetli Hacı Raşit Adıgüzel ve oğlu rahmetli Hayati Ağabeye uzun uzun konuyu
anlatır. Tam ikna olmazlar. Devreye Raşit Adıgüzel amcanın yeğeni (kız
kardeşinin oğlu) Nevzat Küçükoğlu’na konuyu anlatır. Nevzat abinin olgun, sakin hesaplı
davranışları, aileyi ikna eder. Adıgüzel ailesinin elinde 1956 yılında kurucusu
oldukları çok ortaklı Birlik Un Fabrikası üretimi sürdürüyordu. Miaç marka
makinalarla un üretiyorlardı. Un bu fabrikadan temin edilecekti. 1960 yılında
250 bin TL sermaye ile bisküvinin “bi”si, fabrikanın “fa”sı alınarak “BİFA Limitet
Şirketi” olarak kurulur.
Yer arayışlarına girişilir, Hamit ağabeyim
rahmetli Ferit Özer’den ön görüşme ile Hacıbeyler Çeşmesine yakın yer için anlaşır.
Belediye zabıta amiri rahmetli Fahri Boynukalın Enişte, “Orası şehir içi olmaz.”
der. Fabrikanın kuruluşun da ilk
yıllarda karşılaşılan sorunlarla özverilice çalışan muhasebe, işletme müdürü,
personel şefi velhasıl BİFA’yı omuzlayan Nevzat Eroğlu abi devreye girer. Akyokuşa
(otogar) yeni açılan yol ile ikiye bölünen tarlanın güney bölümü alınır. Iraklis
usta ile yapılan anlaşma gereği 30 bin TL’ye anahtar teslimi tavalı ateş tuğlalı
fırını fabrika üretime geçer. Fabrika üretime geçer ama cıvata kopsa sorun
olur. Onun yerine koymak tamamlamak büyük sorun aynı dişte cıvata bulmak sorun
yedek parça satan bir iki esnaf var bisiklet, motosiklete yetecek yedek parça
var. Konya’dan veya Ankara’dan gelecek özel bir eleman getirir. Elektrik ayrı
hem de başlı başına bir sorun. Elektrik sorununu çözmek babamın üçüncü erkek
evladı ağabeyim rahmetli Muhsin Tartan’a görev düşer. Ağabeyim İzmir de yarım bıraktığı
teknisyenlik okulundan ve askerlikte uçak tamir fabrikasından alabildiği bilgilerle
mekanik araçlara o günlerin çözüm üreten iyi ustasıydı. Hamit Ağabeyim elektrik
kesintilerini voltaj düşüklüklerini anlatır. Muhsin Ağabeyim o yıllarda biten Ayrancı
barajına elektrik sağlayan Magirus-deutz marka bir kamyon kasası büyüklüğündeki
jeneratörünü merak edip incelemiş; baraj inşaatının yüklenici firması geri
götürmek yerine Muhsin abimin önerisi ile oldukça uygun fiyata BİFA’ya satılır.
Hemen hemen her gün yaşanan kesinti sorunu böylece çözümlenir.
Rahmetli Muhsin Ağabeyimle birkaç
kez jeneratörün bakımı için gittiğimizi anımsarım. Fabrikaya yaklaştıkça,
rüzgârın esişine göre, kâh iğde kokuları, kâh vanilya kokuları ortalığı sarardı.
O yıllar lambalı radyoların günleri idi. Karaman’da lehimci ustasının bol,
elektrik kaynağı makinasının iki veya üç olduğu günler.
Fabrika hesaplanandan fazla paraya
mal olur. Nevzat Abi ortakları toplar durumu özetler. Sermaye artışının gerektiğini
belirtir. Yeni ortak arayışına girişilir. Ayakkabıcı Ahmet Gümüş ve kardeşi
ortak alınır. Bir iki yıl bu ortaklarla sürdürülür. Yeni sermaye artışı küçük
çaplıda olsa yeni yatırım ve çok uğraş gerektir. Ağabeyim Hamit tartan bir
yandan bakkaliye, bir yandan çiftçilik, Nevzat Abi kadar olmasa da fabrikayla uğraşmaktan
yorulur. Gümüşler de İstanbul’a gider.
Ve Nevzat çözümün yanı başında olduğunu
görür. Genç atak, hırslı ticarette başarılar sergileyen azimli tüccar bacanağı Yılmaz
Babaoğlu! Yılmaz Babaoğlu, Ziya Aydın ile çok uyumlu toptan sebze, meyve satımı
ve bunun yanında Mersin’de dışalım–satım yapan büyük firmalara mal temin eden
başarılı işleri dikkat çeken Karaman’ın genç tüccarları arasında yer
almaktadır. Hisseleri Yılmaz Babaoğlu-Ziya Aydın’a satılır. Alım satımdaki
deneyim ve başarılarını üretip satmaya çevirirler. Fabrika yönetimine ikili
kendi getirdikleri uyumlu iş bölümü ile işe yoğunlaşırlar. Üretimde olan
sorunlar giderilir. Dağıtım için ciğer kırmızısı sıfır kilometre Bedfort kamyon
alınır, sorumluluk Kemal Aslan’a verilir.
Zor işlerden biri olan pazarlama ve tahsilat Ali Haydar Babaoğlu’na verilir.
Fabrika genel müdürlüğü Yılmaz Babaoğlu’na, mal alım senin anlayacağın esprileri
ile Ziya Aydın’a!
Kısa sürede Yılmaz Abi’nin ataklığı,
girişkenliği sayesinde üretim ve ürün çeşitliliğinde verim alınır. Eskişehir, İstanbul
gibi kentlerdeki daha deneyimli fabrika sahipleriyle dostane ilişkiler geliştirilir.
Yeni makine ve nitelikli elemanlardan beceri ve deneyimleriyle usta ve
çalışanların mesleki bilgileri geliştirilir. Üretim yapandan
el ve yardım alındı. (Bugün ülkemizdeki bisküvi üretiminin % 40’ını üreten
Karaman’a gelindi.) BİFA sonradan gelenlere aynısını yaptı,
yapıyor. Devran dönüyor. Yılmaz Abinin girişken yapısının semeresi alınıyor.
Üretimin stoka dönüştüğü günlerde, üretimde esnek model uygulamaları ile kimi
kamu iktisadi işletmelerinin, bakanlıkların ihalelerini kazanarak üretimde
durgunluk yaşamayı aştılar. Fabrika
yeri dar gelmeye başladı. Yılmaz abinin bacanağı olan inşaat yüksek mühendisi
Ahmet Habib Sandıkçı’nın önerisi ve yüreklendirmesi ile bugünkü fabrikanın yeri
alınıp fabrika planı ve yapımını Ahmet Habib Sandıkçı gerçekleştirir. Başta bahsettiğim
bankanın kurucuları ortaklarından Hacı Ali Boynukalın da bulunmakta idi. Bu
hafta Karamanda Uyanış gazetesinde ülkemizdeki 500 firma içinde BİFA ve Anı Bisküvinin
bulunduğunu görünce kıvanç duydum. Anı Bisküvi kurucu ortakları en büyük ablam
rahmetli Melahat Boynukalın ablamın çocuklarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder