22/06/2016

Remzi Tartan Karaman’da Bisküviciliğin Başlangıcı ve Devran

 






Remzi Tartan

Karaman’da Bisküviciliğin Başlangıcı ve Devran

Devran yani süreklilik ve dönüşüm. Karaman’da bisküvi sektörü, süreklilik ve etkileşim ile Türkiye’de önemli bir yere sahip olduğundan süreklilik etkileşim ve dönüşüm kelimesini karşılayan “devran” kelimesini başlıkta kullandık.

1960 yılına kadar bir tarım şehri kimliğinde olan Karaman’da iki un fabrikası, altı yedi kadar bulgur hane, üretime geçemeyen tuğla fabrikası, tam kapasite çalışmayan Sümerbank’ın iplik fabrikası ve mevsimsel olarak Fisandon suyuyla çalışan iki değirmen vardı. Bugün organize sanayi bölgemizde toplam 90’a yakın fabrika, çalışmalarını sürdürmekte bunların içinde 10 tanesi bisküvi, çikolata, kek üreten tesisler olarak karşımıza çıkmakta. Yılda 350 milyon $ dışsatım gerçekleştirmektedir.

Bugün çalışmalarını durdurmuş olanlarla sayısı 15’i bulan bu bisküvi fabrikaları nasıl oldu da Karaman’da kuruldular ve büyüyüp geliştiler. Geçmişe biraz ışık tutalım, bunu sağlayan ve ilk adımı atıp gerçekleştirenleri bu yazımızda ortaya çıkararak Karaman sanayi tarihine kaynaklık edelim.

Osmanlıdan cumhuriyete devrolan Karaman’da kurumsallaşmış kumpanya kuran babam Hacı Sami Tartan Karaman’ın tanıdığı önemli bir girişimci olduğunu burada bir kere daha belirtmeden geçemeyeceğim. Babam Tartanzade Hacı Sami, 1906 yılında dev bir projeye imza atarak Göksu’dan elektrik elde ederek Karaman’a elektrik ve tramvay hattı kurmak için Avusturyalı mühendis Aleksandr Raymont’a proje hazırlatmış ancak yurdumuz işgal edilince proje hayata geçirilememiş.

1910-1922 yılları arasında İstanbul’da dışalım-dışsatım yapan   (bugünkü İstanbul Ticaret Odası’nın karşısı ve Mısır Çarşısı’na yakın) ticarethanesinden İtalya’nın Trieste Limanından şeker ithal edip, Taşucu Limanından ve Karaman’dan gelen deri, kuru üzüm, susam, harnubu İstanbul’a gönderip satıyordu. 1913 yılında Karaman Milli Bankasının kurucu ortağı olarak Babıali’de devlet ricalinde işlemlerini izliyordu.

Babamın DNA’larındaki girişimcilik yapma özelliği dördüncü oğlu ağabeyim Hamit Tartan’a (1928-2008) nasip oldu sanırım.  Hamit Tartan ağabeyim Karaman’da Birinci Park Geçidi ile Gazipaşa Caddesinin kesiştiği yerde, bir kapısı Gazipaşa caddesine diğer kapısı Semerciler Caddesine açılan çok geniş bir mekânda “Yayla Bakkaliyesi” adıyla açılan market, şehrin beyaz yakalı müdür-memur, kalburüstü yöneticileri ve varsıllarının mutfak gereksinimlerini karşılıyordu. Ağabeyimin dükkânında o zamanlar bisküvi, kapağı camlı teneke kutularda dökme olarak satılıyordu. Arı markalı bisküviyi satıyordu. Piyasada Ülker ve Arı markalı ürünler vardı.

Ahmet Tartan (at üstünde), Hamit Tartan, 1953,
Foto Remzi Tartan

Hamit Ağabeyimin İstanbul’da tanınmış tüccar terzilerden Beyoğlu Mis Sokak’ta terzihanesi olan rahmetli İbrahim Kayserilioğlu amcanın damadı Necdet Baysal zamanın iş adamlarına, artistlere ve sporculara özel takım elbiseler dikiyordu. Çevresi İstanbul’un sanayici ve sanatçılarla genişlemişti.

Ağabeyim 1959 yılında İstanbul’a gider. Kafasında ise; Arı Bisküvinin Mecidiyeköy’deki fabrikasını görme isteği! Bunu kayınbiraderine söyler. O da fabrika sahibi benim müşterim der. Konu fabrikatöre iletilir: “Yabancıları gezdirmiyoruz ama hatırın var, gelsin” der. Özel şoförü terzihaneden ağabeyimi alıp fabrikaya götürür gezdirir. Gezi sırasında usta ile dost olurlar.  Hafta sonu usta ile dışarıda buluşurlar. İraklisi isimli Rum usta ona üretim ve makineleri yapabileceğini ve nereden temin edileceğini söyler. Ağabeyim Hamit Tartan Karaman’a kafasında bisküvi fabrikasını kurma düşleriyle ve kurmak için sağlam bilgilerle döner.  Elindeki sermaye tek başına kurmaya yetmemektedir. 1960 yılına girerken o devrin zengin ailelerinden sarraf rahmetli Hacı Raşit Adıgüzel ve oğlu rahmetli Hayati Ağabeye uzun uzun konuyu anlatır. Tam ikna olmazlar. Devreye Raşit Adıgüzel amcanın yeğeni (kız kardeşinin oğlu) Nevzat Küçükoğlu’na konuyu anlatır.  Nevzat abinin olgun, sakin hesaplı davranışları, aileyi ikna eder. Adıgüzel ailesinin elinde 1956 yılında kurucusu oldukları çok ortaklı Birlik Un Fabrikası üretimi sürdürüyordu. Miaç marka makinalarla un üretiyorlardı. Un bu fabrikadan temin edilecekti. 1960 yılında 250 bin TL sermaye ile bisküvinin “bi”si, fabrikanın “fa”sı alınarak “BİFA Limitet Şirketi” olarak kurulur.  

Yer arayışlarına girişilir, Hamit ağabeyim rahmetli Ferit Özer’den ön görüşme ile Hacıbeyler Çeşmesine yakın yer için anlaşır. Belediye zabıta amiri rahmetli Fahri Boynukalın Enişte, “Orası şehir içi olmaz.” der.  Fabrikanın kuruluşun da ilk yıllarda karşılaşılan sorunlarla özverilice çalışan muhasebe, işletme müdürü, personel şefi velhasıl BİFA’yı omuzlayan Nevzat Eroğlu abi devreye girer. Akyokuşa (otogar) yeni açılan yol ile ikiye bölünen tarlanın güney bölümü alınır. Iraklis usta ile yapılan anlaşma gereği 30 bin TL’ye anahtar teslimi tavalı ateş tuğlalı fırını fabrika üretime geçer. Fabrika üretime geçer ama cıvata kopsa sorun olur. Onun yerine koymak tamamlamak büyük sorun aynı dişte cıvata bulmak sorun yedek parça satan bir iki esnaf var bisiklet, motosiklete yetecek yedek parça var. Konya’dan veya Ankara’dan gelecek özel bir eleman getirir. Elektrik ayrı hem de başlı başına bir sorun. Elektrik sorununu çözmek babamın üçüncü erkek evladı ağabeyim rahmetli Muhsin Tartan’a görev düşer. Ağabeyim İzmir de yarım bıraktığı teknisyenlik okulundan ve askerlikte uçak tamir fabrikasından alabildiği bilgilerle mekanik araçlara o günlerin çözüm üreten iyi ustasıydı. Hamit Ağabeyim elektrik kesintilerini voltaj düşüklüklerini anlatır. Muhsin Ağabeyim o yıllarda biten Ayrancı barajına elektrik sağlayan Magirus-deutz marka bir kamyon kasası büyüklüğündeki jeneratörünü merak edip incelemiş; baraj inşaatının yüklenici firması geri götürmek yerine Muhsin abimin önerisi ile oldukça uygun fiyata BİFA’ya satılır. Hemen hemen her gün yaşanan kesinti sorunu böylece çözümlenir.

Rahmetli Muhsin Ağabeyimle birkaç kez jeneratörün bakımı için gittiğimizi anımsarım. Fabrikaya yaklaştıkça, rüzgârın esişine göre, kâh iğde kokuları, kâh vanilya kokuları ortalığı sarardı. O yıllar lambalı radyoların günleri idi. Karaman’da lehimci ustasının bol, elektrik kaynağı makinasının iki veya üç olduğu günler.

Fabrika hesaplanandan fazla paraya mal olur. Nevzat Abi ortakları toplar durumu özetler. Sermaye artışının gerektiğini belirtir. Yeni ortak arayışına girişilir. Ayakkabıcı Ahmet Gümüş ve kardeşi ortak alınır. Bir iki yıl bu ortaklarla sürdürülür. Yeni sermaye artışı küçük çaplıda olsa yeni yatırım ve çok uğraş gerektir. Ağabeyim Hamit tartan bir yandan bakkaliye, bir yandan çiftçilik, Nevzat Abi kadar olmasa da fabrikayla uğraşmaktan yorulur. Gümüşler de İstanbul’a gider.

Ve Nevzat çözümün yanı başında olduğunu görür. Genç atak, hırslı ticarette başarılar sergileyen azimli tüccar bacanağı Yılmaz Babaoğlu! Yılmaz Babaoğlu, Ziya Aydın ile çok uyumlu toptan sebze, meyve satımı ve bunun yanında Mersin’de dışalım–satım yapan büyük firmalara mal temin eden başarılı işleri dikkat çeken Karaman’ın genç tüccarları arasında yer almaktadır. Hisseleri Yılmaz Babaoğlu-Ziya Aydın’a satılır. Alım satımdaki deneyim ve başarılarını üretip satmaya çevirirler. Fabrika yönetimine ikili kendi getirdikleri uyumlu iş bölümü ile işe yoğunlaşırlar. Üretimde olan sorunlar giderilir. Dağıtım için ciğer kırmızısı sıfır kilometre Bedfort kamyon alınır, sorumluluk Kemal Aslan’a verilir.   Zor işlerden biri olan pazarlama ve tahsilat Ali Haydar Babaoğlu’na verilir. Fabrika genel müdürlüğü Yılmaz Babaoğlu’na, mal alım senin anlayacağın esprileri ile Ziya Aydın’a!

Kısa sürede Yılmaz Abi’nin ataklığı, girişkenliği sayesinde üretim ve ürün çeşitliliğinde verim alınır. Eskişehir, İstanbul gibi kentlerdeki daha deneyimli fabrika sahipleriyle dostane ilişkiler geliştirilir. Yeni makine ve nitelikli elemanlardan beceri ve deneyimleriyle usta ve çalışanların mesleki bilgileri geliştirilir. Üretim yapandan el ve yardım alındı. (Bugün ülkemizdeki bisküvi üretiminin % 40’ını üreten Karaman’a gelindi.) BİFA sonradan gelenlere aynısını yaptı, yapıyor. Devran dönüyor. Yılmaz Abinin girişken yapısının semeresi alınıyor. Üretimin stoka dönüştüğü günlerde, üretimde esnek model uygulamaları ile kimi kamu iktisadi işletmelerinin, bakanlıkların ihalelerini kazanarak üretimde durgunluk yaşamayı aştılar.   Fabrika yeri dar gelmeye başladı. Yılmaz abinin bacanağı olan inşaat yüksek mühendisi Ahmet Habib Sandıkçı’nın önerisi ve yüreklendirmesi ile bugünkü fabrikanın yeri alınıp fabrika planı ve yapımını Ahmet Habib Sandıkçı gerçekleştirir. Başta bahsettiğim bankanın kurucuları ortaklarından Hacı Ali Boynukalın da bulunmakta idi. Bu hafta Karamanda Uyanış gazetesinde ülkemizdeki 500 firma içinde BİFA ve Anı Bisküvinin bulunduğunu görünce kıvanç duydum. Anı Bisküvi kurucu ortakları en büyük ablam rahmetli Melahat Boynukalın ablamın çocuklarıdır.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder