2011 yılı Ağustos ayı, bir ikindi vakti. Farklı zamanlarda defalarca geçtiğim Saadettin Ali Mescidinin arkasındaki boşlukta; daha önce hiç görmediğim bir nesne gözüme adeta çarptı. Bu nesne, bir mezar taşıydı. Ama tarihi bir mezar taşı! 100 yıllık, 200 yıllık değil. Tahmini 500 yıllık bir mezar taşı!
İlk işim
mezar taşını incelemek ve kitabesini okumak oldu. Ama mezarda bir tuhaflık var!
Mezar başucunda latin alfabeli mozaik döküm; ayakucunda ise Selçuklu sülüsü ile
yazılı mermerden bir mezar taşı duruyor. Üstelik tarihi mezar taşının
kitabesinde bir kadına ait unvanlar var. Latin alfabeli mezar taşının üzerinde
ise Şeyh Ahmet Dede yazıyor.
Bu
incelemeler sırasında yandaki kerpiç binadan çıkan orta yaşlı bir kadına bu
mezar taşını sordum. Kendisi burada “Dalak Dede”nin yattığını söyledi. Dalak
Dede hikâyesini ise şöyle anlattı:
Vakti
zamanında bir adam hastalanmış ve karnı su toplayarak davul gibi şişmiş. Ne
yaptı ne etti ise çare bulamamış. En sonunda Dalak Dede’nin mezarına getirirler
ve okuturlar. Bir anda hasta kişinin karnındaki su boşalır ve iyileşir. Bundan
sonra da bu mezarda yatana “Dalak Dede” derler!..
Buradan
şu sonuç çıkar! Birileri mezara kutsiyet vermek istemiş ve tutmuş olabilir. Ya
da iki mezar zamanla birbirine karışmıştır.
Mezar taşı sahibesinin ismini çözmek, iki yılı aldı!
Kitabe,
harekeli sülüs ile yazılmış olmasına rağmen tarihi mezar taşının kime ait
olduğunu tespit etmek iki yıl sürdü. Çünkü kitabede geçen kelime; Ayşe, Fatma, Hatice
gibi çok bilinen bir isim değil. “Elif, ra, vav, ze” harflerinden oluşan
kelime; arvez, ervez, irvez, aruz, orvez, urvez, oruz ve uruz gibi birçok okuma
seçeneğine sahip.
Fakat bu
kelimelerden ikisi haricinde diğerleri, isim olarak tespit edilemedi. 2013
yılında, bu kelime; diğer seçeneklerinin atılması ile “Oruz” ya da “Uruz”
olarak sınırlandırıldı. Oruz ve Uruz kelime taramalarından sonuç alındı. Bu
Bu
kelimelerden “Uruz”; tarihte de kullanılmasından, daha doğru isim olarak değerlendirilmiştir.
Böylece mezar taşı sahibesinin adı “Uruz binti Muhammedî” yani “Muhammedî kızı
Uruz” olarak tespit edildi.
Mezar
taşı, 15. yy ilk çeyreğine tarihlendirildi!
Kitabe
okumalarının sıkıcı ve zevksiz özelliklerinden biri; tarihsiz bir eseri
tarihlendirmedir. Doğru tarihlendirme için yazı, tipoloji ve süsleme
özelliklerinin üçünü de bir arada değerlendirmek gerekmektedir. Bu mezar taşı;
sütunceli olmasından en geç 15. yy ikinci yarısına, kitabesinin harekeli sülüs
olmasından
Bu mezar
taşını tarihlendirmede belirleyici ana özellik ise pahlı kalın kenarlığı
olmuştur. Çünkü Mader-i Mevlana Camii Haziresi’nde pahlı kalın kenarlığı olan
bir mezar taşı, H 815 M 1413 tarihli idi. Bu yüzden bu mezar taşı; 15. yy ilk
çeyreğine yani 1400-1425 yıllarına tarihlendirilmiştir.
Mezar
ayak taşı ortaya çıktı ve tarihi kesinleşti!
Bu Ağustos
başı gibi tekrar bu mezar taşının olduğu sokaktan geçerken bu sefer başka bir
sürpriz beni karşıladı. Mezarın çevresine refüj taşlarından bir düzenleme yapıldığını
ve bir mezar taşının daha oraya eklendiğini gördüm. Yandaki kerpiç evler
yıkıldığından bu taşın nereden geldiğini öğrenme durumu olmadı.
Bu taş, bir
mezar ayak taşıdır. Üstelik Uruz binti Muhammedî’nin mezarına ait. Çünkü baş
taşı ile aynı özelliklere sahip. Taşın iç yüzünde Farsça bir metin var. Ön
yüzünde ise tarih var.
Tarih;
“Fî târîh-i senete hamse ve tis’îne ve seb’a miyeh”dir. Yani hicri olarak 795
yılıdır. Miladi karşılığı ise 1393’tür.
Ayak
taşının ortaya çıkması ile mezarın gerçek tarihi de kesinleşmiş oldu. Beni
sevindiren nokta ise tarihlendirmeyi ne kadar doğru yapmış olmamdı. Çünkü
yaptığım tarihlendirme ile mezarın gerçek tarihi aynı zaman dilimine denk
gelmiştir.
Mezar
taşı burada ölümsüzleştirilmelidir!
Bu mezar
taşı, bir cehalete kurban giderek her an yok edilebilir! Mezar taşının
bulunduğu çevre; 45 yıl önce büyük bir mezarlık idi. Yol ve okul yapımları ile
bu mezarlık yani bir kültürel miras yok edildi. Bu tarihi kıyımın bir sembolü
olarak bu mezar; Saadettin Ali Mescidinin alanının genişletilmesi ile içine
alınarak ölümsüzleştirilmelidir!
Mezar
taşı sahibesi kimdir?
Uruz
isimli kadının kim olduğunu mevcut imkânlarla tespit etmek çok zor hatta imkânsızdır.
Tarihte mermer mezar taşları önemli ve zengin kişilere yapılmıştır. Çünkü
mermer; her zaman tedariki zor, işlemesi büyük hüner isteyen bir malzemedir. Mezar
taşındaki “es-saîde ve eş-şehîde” ifadesinden bu kadının, hayatını ilim yolunda
harcayan ve cennet ile müjdelenmiş hükmî şehit olduğu anlaşılabilir.
Mezar
taşı burada ne arıyor?
Burası, Karaman’ın
tespit edilebilen en eski tarihi eseri olan 1246 tarihli Saadettin Ali Mescidinin
güneyinde; 1382 tarihli Hatuniye Medresesinin batısında bir noktadır. Mezar taşının
bulunduğu alanı çevreleyen binalardan eski Kale İlkokulu ile Anafartalar
Ortaokulunun bulunduğu alan; 1972 yılına kadar büyük bir mezarlık idi.
Eskiden
cami, türbe ve medreselerin çevresi hazire haline geldiğinden Uruz binti
Muhammedî’nin mezarı da buradaki muhtemel bir hazireye konulmuş olmalıdır.
Muhtemel hazire okul ve yol yapımı sonrası yok edilirken bu mezar taşı her
nasılsa günümüze kadar burada kalmış görünüyor.
Mezar taşının kitabesi
Baş taş:
Ön yüz
haza’l-kabru el-merhûme
el-mağfûre
es-sa’îde
Arka yüz
el-şehîde
Uruz binti
Muhammedî
Ayak taşı:
Ön yüz:
cihân (...........)(...........)
est ömr vü yek dem
suhûn evliyâ est
kavlü muhkem
Arka yüz:
(.........)
fî târîhi
senete Hamse ve tis’îne
ve seb’a miyeh
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder