Ocak ayının
sonunda, bazı haber sitelerinde ve televizyonlarda sessiz sedasız bir haber
yayına girdi. Haberin başlığı şöyle idi: Kayıp şehir Thebasa tesadüfen
bulundu.
Başlığı da konusu
da hemen hemen her gün karşılaşılan haber çeşitlerindendi. Peki bu haberde
ilginç olan ne idi o zaman? Thebasa, eskiçağda Bizans’ın stratejik öneme sahip önemli
şehirlerinden biridir. Şimdiye kadar da araştırmacılarca tam yeri
belirlenememişti. Haberi ilginç kılan bir özelliği de bu şehrin İç Anadolu’nun
güneyinde Karaman’da bulunmasıdır.
Şehrin
bulunması kadar mesleği bakımından bulan kişi de ilginçtir. Çünkü şehri,
Polonya’nın Ankara Büyükelçiliği diplomatlarından, Robert D. Rokicki keşfetti.
Diplomat Robert D. Rokicki, Thebasa (Dibasa) şehrini bulur bulmaz, Türkiye’de
ve Polonya’da yayınlarla tanıttı. Ancak haber nerede ise hiç ilgi görmedi.
Polonya 24 Tv, Anadolu Ajansı, Daily Sabah ile birkaç kültürel internet sitesinde
yer buldu. Karaman’daki internet sitesi ve yerel gazetelerin hiçbirinin bu
önemli keşiften haberi olmadı. Haberi sosyal medya sayfasından paylaşan tek
Karamanlı ise Turgut Uzel hoca oldu.
Peki bu
Thebasa nedir, nerededir, niçin önemlidir, ne yapmalıdır?
Öncelikle
Karapınarlılar ve Karacadağ bölgesindekiler, Thebasa (Dibasa) şehrinden hep
haberli idi. Çünkü yabancı seyyah ve araştırmacılar, Karacadağ’daki Meke
Gölü’ne de yakın bir ören yerini Thebasa şehri olarak tahmin ediyorlardı. Şimdi
Polonyalı Diplomat Rokicki’nin bu keşfi ile beraber Thebasa şehrinin artık
orası olmadığı kesinleşti denilebilir.
Thebasa
şehrinin önemi nereden geliyor?
Diplomat
Rokicki, Anadolu Ajansına verdiği demeçte kısaca şöyle diyor: Thebasa’yı
Efes’te bile aradım. Ancak kaynaklardaki tüm işaretler antik dönemlin küçük
devleti Lycaonia’yı gösteriyordu. Antik ticaret yollarının doğal bir kavşak
noktası olan Lycaonia’nın her yeri gezildi, tarandı. Ancak Thebasa, bölgeden
geçen ana yollar üzerinde değildi ve bu nedenle konumu bu kadar uzun süre
gizemli kaldı. Yetersiz ve belirsiz bilgiler nedeniyle, şehir, genellikle
birbirinden çok uzak olan çeşitli yerlerde arandı. Araştırmacı ve seyyahların
Thebasa’yı arayışları 200 yıldan beri sürüyor.
Thebasa’yı öne
çıkaran gelişme ise 600’lü-700’lü yıllarda İslam Devleti’nin Anadolu’ya
dayanmasıdır. İslam Devleti o tarihlerde Anadolu’nun güney bölgelerini,
Kilikya’yı almış ve Bizans ile arasında Toros Dağları sınır olmuştu. İşte
Thebasa (Dibasa) Bizans ile İslam Devleti arasında bir nokta durumuna gelmiş,
diğer deyişle Bizans Devleti’nin İslam Devleti’ne karşı bir bakıma ön cephesi, bir
üssü oluvermişti. Dönemin Bizans İmparatoru, İslam akınlarına karşı Thebasa’da
sağlam bir kale inşa etti. MS 793’te kuşatma altındaki Thebasa, Abdurrahman bin
Abdalmalik adlı bir komutan tarafından yönetilen Müslüman güçlere teslim olmaya
zorlandı.
Bizans
imparatoru I. Nikephoros, cesur bir hamleyle 805 yılında Thebasa’nın Müslüman
işgalcilerine karşı güçlü bir saldırı başlattı ve şehri geri almayı başardı.
Ancak Halife Harun Reşit’in orduları I. Nikeforos’un güçlerini ezip geçerek
Thebasa’yı sadece bir yıl sonra geri alınca Bizans’ın kurtuluşu kısa sürdü.
Thebasa’nın
hikayesi o dönem hiç bitmedi.
Asker-imparator
II. Nikephoros’un yeniden canlanan liderliği altında, 964 ve 965’te Bizans
orduları güney Anadolu’yu taradı ve sonunda Kilikya topraklarını Müslüman
hükümdarlarından geri aldı. Licaonya’nın başkenti Iconium (günümüzde Konya) ile
Kilikya şehri Adana arasında stratejik bir konuma sahip olan Thebasa, bu planın
uygulanmasında hayati bir rol oynadı.
Thebasa’nın
tam yeri!
200 yıldır tam
yeri tespit edilemeyen ve döneminde stratejik öneme sahip bu antik şehir
nerededir? Diplomat Rokicki, Efes ve benzeri yerlerdeki gezilerinde hiçbir
veriye ulaşamadı. Sonunda kayıp şehir Thebasa’yı tarihi Lycaonia’da, İç
Anadolu’nun güneyinde aramaya karar verdi. Ve Karaman’ın Pınarkaya köyüne
girdi. Pınarkaya’ya girişi Thebasa’yı burada bulmakla hiç ilgili olmayıp
tamamen tesadüfi bir gezi idi.
Ancak tarihi
kaynaklardaki bilgiler ile yöredeki tarihi kalıntılardan yola çıkarak
Pınarkaya’nın Thebasa olduğunu kestirdi. Araştırmalarını Pınarkaya köyüne
yoğunlaştırdı. Bir vadi içinde olması, kayadan oyma evler, Bizans lahitleri ve
diğer harabeler, Pınarkaya’nın eski Thebasa olduğunu gösteriyordui.
Thebasa:
Divaz
Çok önemli bir
ayrıntı daha var kj, Rokicki, bilerek ya da bilmeyerek demecinde bundan söz
etmiyor. O önemli ayrıntı Pınarkaya köyünün kadim adında gizli.
Pınarkaya
köyünün eski “Divaz”!
Divaz olmuş da
ne olmuş yani değil mi? Hayır tam tersine Divaz olmuş da çok şeyler olmuş?
Divaz,
Thebasa’nın ta kendisi.
Divaz ile
Thebasa aynı kelime?
Thebasa diye
yazılır ama Dibasa diye okunur. Hala anlaşılmadı mı?
O zaman
okunuşuyla Dibasa, Divaz isimlerini karşılaştıralım.
Divaz=Dibasa!
Fonetik
bakımdan kulağa aynı sesler geliyor değil mi?
Çünkü Divaz’ın
kökeni Dibasa (Thebasa)!
Olay çok basit.
Thebasa kelimesi zaman içine ses olaylarıyla değişikliğe uğrayarak Divaz olmuş.
Dibasa kelimesinde
iki önemli ses olayı var. Öncelikle b>v, s>z ünsüz değişmesi var. İkinci
olarak Thebasa kelimesinin sonundaki a ünlüsü düşmüş. Böylece Thebasa (Dibasa)
olmuş Divaz.
Seyit Gurkan
YanıtlaSilDeğerli Yusuf hocam
Emeğinize sağlık
Bu kadar önemli bir yeri sağolsun Polonyalı bir diplomat tespit edip buluyor ve sizde bizleri bilgilendiriyorsunuz. Umarım değeri anlaşılır ve değer görür
Zamanım olduğunda kesinlikle ziyaret edeceğim inşAllah
Aliye Erkonukseven
YanıtlaSilMuhteşem
Ahmet Aydoğmuş
YanıtlaSilYöresine sahip çıkan değerli araştırmacı Yusuf Yıldırım, sizi kutlarım. Çalışmalarınızla Karaman tarihinin bilinmeyenlerine ışık tutuyorsunuz. Ne mutlu size.
Ellerinize sağlık, önemli, açıklayıcı bilgiler.
YanıtlaSil