Yusuf Yıldırım
Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nın satışa konulması ile
gündem bir anda hareketlendi. Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası, gündemde
patlayınca olağan ve olağan olmayan gelişmeler oldu. Yalan haberle Karaman
Nüshası’nı gündeme getiren kesimler oldu, ulusal basında. Siz genelde Yunus
Emre Divanı Karaman Nüshası hakkında doğru bilgilerle yazılar yazdınız.
Türkiye, Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası hakkında farklı,
çok yönlü, ayrıntılı, doyurucu ve nesnel bilgileri sizden aldı. 10-15 yıl önce
yazdıklarınız sanki bugünlere yazılmış gibi duruyor. Bu yazıda siz, Yunus Emre
Divanı Karaman Nüshası ve Karaman bağlamında söyleşelim istedik.
Sizde Yunus Emre farkındalığı ve araştırmaları ne
zaman başladı.
Yunus Emre farkındalığı bende 12 yaşında, Yunus Emre
araştırmaları ise 15 yaşında başlar. Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası, 40
yıldır izlediğim, araştırdığım bir konudur. İsmet Paşa Caddesi’nde Yunus’un
sözlerinin yazılı oldu takları hiç unutmam. Ayrıca okul yolunda yedi yıl
boyunca hep Yunus Emre Camii üzerindeki yolu kullandım.
Tevafuk olacak, Karaman Nüshası’na merak sardığım 1980’li
yıllarda, Karaman Nüshası’na, Baha Kayserilioğlu’nun evine 200 metre uzaklıkta
oturuyordum. Onun evi o zamanlar Tartan Konağı’nın tam arkasında iken ben
Parmaklı Camii’nin alt tarafında oturuyordum. 2002’de Karaman Nüshası
İstanbul’a gitti. Ben 2005’te tekrar Karaman’a geldim ve Talat Duru amca ile
ölümüne kadar Yunus Emre ve Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası konuştuk.
Bu konuda çok eskiden bu yana yazıyorsunuz,
kitaplarınız var!
Bugünleri 2010’larda gördüm. 2012’de Yunus Emre Divanı
Karaman Nüshası’nın mikrofilmini Ankara’dan aldığımda Karaman Nüshası’nın büyük
olaylara gebe olacağını sezdim. 2012’den itibaren sürekli Karaman Nüshası
hakkında yazılar yazdım. O zamanlar kimsenin bu yazılar hakkında bir fikri
yoktu, kimsenin gündeminde değildi. 2014’te yayınladığım prestij kitap Yunus
Emre Divanı Karaman Nüshası, Yunus Emre çalışmalarında bir dönüm noktasıdır.
Hem Karaman hem Türkiye, Karaman Nüshası’nı o kitapla tanıdı. Çünkü o kitapta
hem çevirisi hem tıpkıbasımı hem de ayrıntılı bilgileri vardı. 2017’de Duru
Bulgur’dan yayınlanan genişletilmiş baskı ile tüm Türkiye, Karaman Nüshası’nın
en eski Yunus Emre Divanı olduğunu öğrendi. Bunun haberleri internet
sayfalarında ayna gibi duruyor. Ben bunlarla da yetinmedim, 2022 yılına kadar
Karaman Nüshası’nı çeşitli yönleriyle tanıtan makaleler yazdım, kitap
bölümleri, bildiriler hazırladım. O makaleler, internet ortamında binlerce kez
okundu, bundan sonra da yüzbinlerce kez okunacak.
Benim Yunus Emre ile ilgili bu kadar arşiv ve kayıt
oluşturmamın iki sebebi var. Yunus Emre’ye hizmet etmenin onun onurlanmanın
yolu, onun düşüncelerini çalışmaktan ve açıklamaktan geçer. Bu bir, ikincisi de
insanoğlu, unutmaya eğimli bir hafızaya sahiptir. Hele günümüzde bugün yapılan
akşama unutuluyor. Ayrıca çok yaşadım, bir işin, bir projenin arkaplanında emek
veren, düşünce üreten, danışmanlık yapan biri oluyor ama o işle, proje ile adı
anılanlar hep göz önündekiler olabiliyor. Bu sebeple Yunus Emre Divanı Karaman
Nüshası’nı Karaman’a benim getirdiğimin ve onun için büyük emek verdiğimin
anlaşılması için en ölü zamanlarda bile yazı yazdım. Yunus Emre Divanı’nın
Yunus Emre yazılarımın bir kısmı kayıt yapma, yani arşiv oluşturmadır.
“Baha Kayserilioğlu’nun elindeki divan” denildiği, adından
başka bir şeyin bilinmediği dönemlerde Karaman Nüshası’nın geçmişine, içeriğine
ve özelliklerine dair yazılar yayınladım. Bunları yayınladığımda kimsenin ruhu
duymadı, bu yazı ne diye kimse sormadı. Bir avuç insan dışında bu yazılara ve
bu konulara eğilen olmadı. Mesela 2013’te “Karaman'daki Yunus Divanı'na Ne
Oldu?” “Yunus Divanı Karaman Nüshası’nın Paleografik Özellikleri” adlı
makaleler yazdım. Ama şimdi bunlar su gibi okunuyor. Çünkü herkes internetten
bu yazıları arıyorlar. 2016’da Manisa’da Uluslararası Yunus Emre Kongresinde,
Türkiye’nin en önemli Yunus Emre uzmanlarının karşısında Karaman Nüshası’nın
tüm özelliklerini yansıtan 55 sayfalık bir bildiri sundum. O uzmanların hepsi
Karaman Nüshası kitabını havada kapmak istedi. Ve şu an en az 10
üniversitede,14. yy Türkçesi derslerinde Karaman Nüshası’nın özgün sayfaları
okutuluyor.
2022’de çalıştığım ve üst düzey bir dille anlattığım,
Divan-ı Yunus Emre Karaman Nüshası adlı makalem, İstanbul’da prestij bir
kitapta ve seçkin yazarların yazılarıyla birlikte yayınlandı. O makalem tüm
uzmanların Karaman Nüshası hakkındaki en önemli başucu kaynaklarından biri
oldu. Çünkü o makale Karaman Nüshası’nı çeşitli yönleriyle ve ayrıntılı ele
alan en önemli kaynaklardandır.
2021 Yunus Emre Yılında da oldukça aktiftiniz.
Dediğim gibi Yunus Emre ile ölümsüzleşmek, Yunus Emre ile
onurlanmak kadar güzel bir değer kazanma olamaz. 2021 Yunus Emre Yılında
bireysel ne yapabilirim noktasında hareket etmek zorunda kaldım. Ben aynı
zamanda yenilikçilik ve stratejik yönetim eğitimleri almış hedef kitleye göre
ürün oluşturmayı bilen birisiyim. Hele bunu kültürel alanda yapabilmek çok
zordu. Yıllarca kafa yorduğum çözümlerin ancak yüzde birini 2021’de
gerçekleştirme durumunda kaldım.
Öncelikle kitle tanıtımı ayağında Nazım Boynukalın, Ziya
Duru ve Rıza Duru’nun büyük destekleriyle Yunus Emre broşürleri çıkardık.
Toplamda hazırladığımız 10.000 broşür yaklaşım iki ayda tükendi. Halka doğru
arz yapıldığında, hemen karşılığı alınabiliyor. Karaman Belediyesi yayınları
içinde Yunus Emre’nin Karaman’daki Kültürel Mirası kitabını yayınladık.
Konferanslar, bildiriler, makaleler, temsiller ile o yıl dolu dolu geçti.
Ben o sene Karaman’da nasıl bir Yunus Emre anması ve
etkinlikleri düzenlenmesi konusunda büyük bir dosya hazırladım. Bu dosya
başlıklarını da Sevdamız Karaman kitabında Yunus Emre bölümünde açıklayarak
gösterdim. Kitap, reklam, hediyelik eşya, konferans, gezi, ulusal ve yerel
tanıtım vs. her konuda fikir ürettim. Okul öncesi ve ilkokul çocukları, ilk kez
Yunus Emre projelerinde hedef kitle oldu.
Yunus Emre konusunda ürettiğim projelerle, kurumlardan her
zaman önde gittim. Bunun canlı örneği geçen sene Aralık ayında yaşandı. Milli
Eğitim Bakanlığı, “Dilimiz Zenginliğimizdir” projesini başlattı. Karaman’da bu
proje resmi olarak başlatılmasa da okullardan bazıları insiyatif aldı ve bu
etkinliği okullarında yürüttüler. Aralık ayı ise Yunus Emre ayı idi. Okullardan
şunları istiyorlardı: Alanında uzman bir konuşmacıyla öğrencileri buluşturmak.
Yunus Emre’yi masal ve öykülerle tanıtmak. Yunus Emre’nin şiirlerini
öğrencilere yorumlatmak vs.
Şimdi tüm bu konularda 2021 yılına kadar düşündüğüm ve
ürettiğim projeler vardı zaten. Beni çağıran yaklaşık 30 okulda yüksek başarı
ile Yunus Emre’yi temsil ettim.
Türkiye, Karaman Nüshası
gerçeğini müzayede sürecinde sizin yazılarınızdan takip etti.
Evet, sorunun kolay yanıtı şu: Alternatif yok. Yunus Emre
Divanı Karaman Nüshası hakkında ayrıntılı, farklı, çok yönlü; nesnel, doğru,
doyurucu ve sürekliliği olan bilgiler son 12 yıldır sadece benim tarafımdan
işleniyor, yazılıyor.
Ben bugünleri yaşayacağımızı adım gibi biliyordum. Dediğim
gibi 2010 yılından bu yana sürekli Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası hakkında çalışıyor
ve makale üretiyorum, kitap yazıyorum. Bu çalışmalarımdaki temel düşünce şu:
Birgün Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nın Yunus Emre’nin asıl eseri olduğu
belli olacak. İşte benim tüm hazırlıklarım o günedir. Karaman Nüshası, Yunus
Emre’nin asıl eseri değil diyelim. Olsun, sonuçta Yunus Emre’nin düşüncelerini
çalışıyoruz. İki yanılırsak, bir doğru adım atmış oluruz.
Daha somutu, 2040 Yunus Emre’nin doğumunun 800. yılı. 15 yıl
kaldı. Ben şimdiden o yıla hazırlanıyorum. Ağustos böceği ile Karıncanın
hikayesi gibi bu durum.
Buradan hareketle şunu söyleyeyim. Şimdiye kadar yazdığım
hiçbir şeyin boşa gitmediğini gördüm. Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’na ait
gerçek, doğru ve nesnel bilgileri, Türkiye’nin benden aldığını gördüm.
Karaman Nüshası’nın müzayedeye çıktığını ilk öğrenenlerden
biri idim. Karaman Nüshası’nı en çok çalışan ve onun hakkında en çok kitap
çıkaran ve yazı yazan kişi olarak ilk iki günüm çok hareketli geçti.
Burada sosyal medyadan, yazı ve kitaplarımdan ve süreç
içinde hazırladığım yazılardan gelen etkileşimlerden söz etmek gerekli
olacaktır.
Whatsapp üzerinden çok arayan ve soran oldu. Çünkü sürecin
nasıl seyredeceğini ve nereye varacağını kimse kestiremiyordu.
Ben beni arayanlara, tüm süreçlerine hâkim olduğum Karaman
Nüshası’nın müzayede akışı hakkında yanıtlar verdim.
X ortamında ise kendimi bir anda bir kaos ortamında buldum.
Sanki hiçbir kuralın olmadığı bir trafiğin içinde akıyordum. Bir şey yazınca
sanki bir düşmanı hareketlendirmişçesine hiç tanımadığın bilmediğin birinden
seviyesiz yanıtlar gelmesini bir türlü anlayamadım. Yani maksat bağcıyı dövmek
oluyordu.
Geçmiş yazılarımla ilgili ilginç bir gelişme oldu.
Researchgate, Academia.edu, Karaman’da Uyanış sayfalarındaki yazılarımın
okunması 28 Ekim’den itibaren olağandan daha yüksek sayılara ulaştı. 13
Kasım’dan itibaren ise her biri makale olan ve spesifik alana hitap eden
yazılarımın günlük okunması 250’yi buldu. İstatiksel konuşursak internet
ortamında Yunus Emre yazılarımın toplam okunma adedi 100.000 aştı. Bir de takip
edemediklerim var. Mesela googlescholar’da makalelerim ne kadar takip ediliyor
ve yararlanıyor göremiyorum.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, son on günde yazılarımın
izlenirliği ve okunurluğu tüm zamanlardaki okunurluğun yüzde beşine karşılık
geliyor.
Karaman Nüshası’nın müzayedeye çıkması sürecinde ulusalda
Karaman Nüshası’yla hiçbir ilgisi olmayan, yalan, yanlış, uydurma, çarpıtma ve
manipüle haberler yayılmaya başlandı. Bunun bazı kaynaklarca kasıtlı
yapıldığını biliyoruz. Bu noktada Karaman’dan bir kişinin görev üstlenmesi
gerekiyordu. Tabi ki en çok çalışan ve onu en iyi bilen olarak benden
başkasının Karaman Nüshası hakkında özgün, gündeme uygun, etkin bilgi üretmesi
mümkün değildi. Bu noktada inisiyatif alıp üç dört etkin yazı hazırladım.
Bunların hepsi de hem kamuoyunun ihtiyacının karşılayacak nitelikte hem de
bilimsel temelli yazılardır. Bundan sonra birkaç yazımız daha olacak. Bu
yazıların ne kadar gerekli olduğunu yüz yüze görüşmelerimde, teşekkür
mesajlarında ve karşıt görüşlülerin sataşmalarından anladım. Mustafa Tatcı’nın
Karaman Nüshası’na getirdiği seviyesiz ve yalan, çarpıtma haberini eleştiren
yazım, ulusalda müthiş ses getirdi. Çünkü Mustafa Tatcı hiçbir zaman açıktan
eleştirilmemişti. Daha ilginci, Mustafa Tatcı tarafından kuyuya atılma ve
çıkarılamama tehdidi aldım. Nasıl bir tehdit anlayamadım ama hem komik hem de
trajik bir tehdit. İçinden ölüm, öldürme bile anlaşılabilir.
Yine “Karaman Nüshası neden önemlidir” yazım, tüm okuyucular
için bir rehber, bir yol gösterici oldu. Müzayede sürecinin nasıl olacağına
rehberlik eden yazım da yüzde yüz doğru çıktı.
Bunların haricinde bana gelen özel ama sakıncasız ve doğru
bilgileri X ve WhatsApp kanallarından anında paylaştım.
Ayrıca Kültür Bakanlığı’nın Karaman Nüshası’nı alacağını tam
dört gün önceden bildirdim.
Karaman süreçten başarısız mı çıktı?
Eğer olaylara ve durumlara nesnel ve gerçekçi bakmaz,
eleştirel yaklaşmazsanız avara kasnak gibi döner durursunuz.
Burada 65 yıllık bir süreç söz konusu. Geçmişten gelen ders
çıkarılmayan bir takvim var. Geri gelmeyecek pişmanlıklar var. Eğer birileri
eskiden şunu yaptım bunu yaptım diyor ve günümüze de bir şey kalmadı, geleceğe
bir şey aktarılmadı ise sadece bencil duyguların ifadesini görebiliriz. Daha da
önemlisi hiç var olmamış bir kurumsallık sorunu var. Kurumsallığı, bir
vizyonun, bir amacın, bir düşünce çevresinde ilkelerle kurallarla kişilerden
bağımsız, ehil kişilerle yürütülmesi anlamında kullanıyorum. Buradan bakınca
Karaman’da hiç kurumsallık oluşmamış, vizyon belirlenmemiş, insan
yetiştirilmemiş, kendiliğinden gelenler akışa katılmışlar. Birileri önde olmuş,
çoğunluk izleyici rolünde durmuş.
Sözün geldiği yerde Karaman’da bir yeltenme var, ama sonuç
alma yok. Bu hep böyle gelmiş hep böyle gidiyor.
Bundan sonrasında şu kesinlikle yapılmalı. Yunus Emre Divanı
Karaman Nüshası’nın bir tıpkıbasımı Yunus Emre Camii’ndeki zikirhane bölümüne
konulmalı.
Uzun vadede ise Karaman’da Yunus Emre kültürü oluşturacak
kalıcı etkinliklere başlanılmalı. Karaman’da Yunus Emre temelli insan alt
yapısı oluşturulmalı. Bakın şimdi 4 yaşında olanlar Yunus Emre’nin doğumunun
800. yılı olan 2040’ta 20 yaşında olacak. O çocuktan o zaman ne bekliyorsan onu
şimdiden vermelisin. O zaman popülizmden, görünür olmaktan vazgeçip Yunus Emre
düşüncesiyle yetişecek çocuklarımızı yetiştirmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder