Böyle iddialı bir başlık atmaya değer miydi?
Evet bu başlığı atabilmek; 10 yılımı aldı!
Manisa Yunus Emre Sempozyumu’ndaki bildirimin en dikkat çeken ve keyifle izlenilen iki bölümünden biri burası idi. Bildiride Karaman Nüshası ile Türkçenin beş önemli yazma eserinin yazısı paleografik olarak karşılaştırıldı.
Harf esasına göre
yapılan karşılaştırma; Türkiye tarihinde de bir ilk oldu. Böyle bir
karşılaştırma yöntemi ne biliniyor ne uygulanıyordu. Genelde yazma eserin
tarihlendirilmesinde, uzmanın yazıya bakıp tahmini yüzyılını söylemesi yeterli
bir görüş alma yöntemi idi.
20 civarında
müstakil nüshası (Yazılarak çoğaltılan kopya) bulunan Yunus Emre divanlarının
en eski ve en sağlamlarının yazım tarihleri maalesef yoktur. Nerede, kim
tarafından, ne zaman yazıldığı nedense eserin sonuna ya da başına
kaydedilmemiştir.
En sağlam
nüshalardan olan Fatih Nüshası’nın yazısı, gelişmiş bir Osmanlı nesihidir.
1500’lü yılların hemen öncesi ya da sonrasında yazılmıştır.
Yani Yunus
Emre’den yaklaşık 200 yıl sonra!
Peki daha eski bir
divan olan Karaman Nüshası ne zaman yazılmıştır?
1950’lilerden beri
Karaman Nüshası’nı inceleyen ilim adamları, dönemine ait birçok görüş bildirdi.
Abdülbaki Gölpınarlı ile Sahaf Raif Yelkenci; kasıtlı olarak Karaman Nüshası’nı
18. yya layık gördü.
İbrahim Hakkı
Konyalı, Talat Duru, Cahit Öztelli, Şehabettin Tekindağ, Amil Çelebioğlu, Fuat
Köprülü, Mustafa Tatcı gibi birçok araştırmacı; Divanı, 14. yya yani Yunus’un
dönemine yakın bir zamana tarihlendirdi.
Ama Selçuklu
nesihi ile yazılmış olan Karaman Nüshası için belirtilen dönem; benim için asla
yeterli bir tarihlendirme olmamıştır. Karaman Nüshası’nın yazıldığı tarihin,
Türk yazı tarihinin hangi dönemine denk geldiğini görmek; etkilendiği hat
mekteplerini bilmek asıl sonuca ulaşmak olmalı idi.
Bu amaçla Karaman
Nüshası’nın yazıldığı döneme ait kesin bir ifade kullanabilmek için Türkçe’nin
çok önemli yazma eserleri ile karşılaştırma yapıldı. Böylece 10 yıllık bir emek
ile işlenen konu olgunlaştırılarak son noktaya getirildi.
İlk karşılaştırma,
Karaman Nüshası’nın mikrofilmini getirdiğim 2012 yılında; Türk dilinin en
önemli eserleri olan Divân-ı Lügati’t-Türk (1266 tarihli tek nüshası) ve
Kutadgu Bilig (14. yy Kahire nüshası) ile yapıldı. Harf esasına ve harflerin
başta, ortada ve sonda yazılışlarına göre üç eserin yazısı incelendi.
İncelemelerden
sürprizler çıktı. Karaman Nüshası’nın yazısı; 1266 tarihinde Şam’da istinsah
edilen Divânü Lügati't-Türk ile büyük oranda benzeşiyordu. Kutadgu Bilig ile
benzeşme zayıf kalmıştı. Üstelik Kutadgu Bilig’in yazısı oldukça olgun yani
harflerin boy-en oranları, durak yerleri belirgin idi.
Buradan çıkan
sonuç aynı zamanda yeni bir problem oluşturdu. Karşılaştırmadan bir sonuç
alınmış ama tatmin edici olmamıştı. Daha sağlıklı sonuçları almak için bir de
Yunus Emre’nin yaşadığı dönemin önemli el yazmaları ile karşılaştırma yapmak isabetli
olacaktı.
Konya merkezli
yazılmış Metâilü’l-İmân (Ahi Evren, 1261), Tevârih-i Âli Selçuk (İbni Bibi, 1281)
ve Müsâmeretü’l-Ahbâr (Aksarayî, 1321) adlı üç eser ile Karaman Nüshası’nın
yazısı yine harflerin başta, ortada ve sonda yazılış esasına göre karşılaştırıldı.
Karşılaştırma
sonucu Karaman Nüshası’nın yazısının, 13. yy eserleri olan Tevarih-i Âli Selçuk
ve Metâilü’l-İmân yazıları ile büyük oranda; 14. yy eseri olan Müsâmeretü’l-Ahbâr
ile kısmen benzeştiği tespit edilmiştir.
Karaman Nüshası
ile Tevarih-i Âli Selçuk ve Metâilü’l-İmân yazılarındaki bu benzeşme; bir kâtibin
elinden çıkmışçasına yüksek derecede görüldü.
Karşılaştırma bir de “Allah” ve “Muhammed” isimleri üzerinden sembolik olarak yapılmıştır. Bu karşılaştırma herkesin anlayacağı biçimde açıktır. Dört eserde de “Allah” ismi aynı kalemden çıkmışçasına benzerdir. “Muhammed” ismi ise özellikle İbni Bibi’nin Tevarih-i Âli Selçuk’u ile Karaman Nüshası’nda birbirine çok yakın özelliklerde yazılmıştır.
Ayrıca Karaman
Nüshası’nın yazısı ile Muhyiddin Arabî’nin (Ö. 1240) el yazısının metin
karşılaştırmasında büyük oranda benzeşme görülmüştür.
Ulaşılan bir diğer sonuca göre Tevarih-i Âli Selçuk (1281),
Metâilü’l-İmân (1261) ve Karaman Nüshası, İbni Bevvab hattıyla; 1321 tarihli
Müsâremetü’l-Ahbar ile Kutadgu Bilig, Yakuti hattı ile yazılmıştır.
Karaman
Nüshası’nın yazısı gibi dili de tamamen 13-14. yy Anadolu Türkçesidir. Buna en
iyi örnek Risâletü’n-Nushiyye’nin ilk beyitidir.
ol bâdişâh-ı kadîm dilerdi bir hikmet eyliyidi
toprag u od u su u yil ana söyliyidi
Risâletü’n-Nushiyye’nin
ilk beytinin, kafiyeli kelimeleri Karaman Nüshası 1b sayfasında; “eyliyidi” ve
“söyliyidi” biçiminde 13.-14. yy Anadolu Türkçesi ile uygunluk gösterir. Diğer
sağlam nüshalarda ise İstanbul Türkçesi’nin etkileri görülür.
Yunus
Emre; eserini, sadece Karaman Nüshası’na göre H 700, M 1300 yılında bitirmiştir.
Diğer nüshaların tamamında bu tarih; H 707 M 1307 olarak verilir. İlgili tarih
beyiti 51a sayfasında şöyledir:
ki târih dahı yidi
yüzdeyidi
Yûnus cânı bu
yolda fidi yidi
Tarihli
beyitteki “yedi” kelimesi Karaman Nüshası’nda Göktürkçe’den geldiği biçimde “yiti®yidi” olarak telaffuz edilmiştir. Diğer nüshaların çoğunda
bu sayı İstanbul Türkçesinin etkisi ile “yedi” yani günümüzdeki telaffuzu ile yazılmıştır.
Sadece Karaman
Nüshası’nın sahip olduğu önemli bir özelliği; bir tekkeye ait dünyadaki tek
nüsha olmasıdır. Divan; 1904 yılında Şeyh Sunullah’ın ölümü sonrası Yunus Emre
Tekkesine postnişin olan Kadiri tekkesi şeyhi Hacı Bekir Efendi’ye, ondan
Kayserilizade Bahri Efendi’ye, ondan da oğlu Baha Kayserilioğlu’na geçmiştir.
Bu
sonuçlar nasıl okunmalıdır?
Kısaca ve açıkça;
Karaman Nüshası, 13. yy yazı özelliklerinde yani 1300’lerin hemen başında
yazılmıştır. Eğer 1330’lardan sonra yazılmış olsa idi daha gelişmiş bir nesih
ile yazılacaktı. Bu sefer de nüshanın tarihlendirilmesinde 1400’lerin öncesi ve
sonrası gibi geniş bir zaman aralığı kullanılacaktı. Şimdiki zaman aralığı daha
dar ve Yunus Emre’nin yaşadığı zaman ile bağlantılıdır.
Karaman
Nüshası’nın dili, Yunus Emre’nin yaşadığı dönem dilinin özelliklerini ve
unsurlarını barındırır. Bir başka deyişle İstanbul merkezli gelişmiş olan
Türkçe’nin etkisi ve izi; hiçbir şekilde Karaman Nüshası’nda yoktur.
Karaman Nüshası’nın
Yunus Emre Tekkesine ait olması; onun yüzyıllarca burada olduğunu ve okunduğunu
göstermektedir. Yunus Emre Camii’nin 13. yy sonu 14. yy başında yapılmış
olması; Divân’ın Yunus Emre döneminden beri burada olduğuna da bir gösterge
olmaktadır.
Şu
duruma göre Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası; 13. yüzyıl yazma eserleri ile
aynı yazı özelliklerini taşımasından, 13-14. yy Anadolu Türkçesi ile
yazılmasından, Risâletü’n-Nushiyye’deki tarih beytinin Hicri 700 M 1300
olmasından ve bir tekkeye ait dünyadaki tek nüsha özelliğinden dolayı ya “aslına
çok yakın bir nüsha” ya da “asıl eser”dir.
Bu
sonuçların kesin ve tartışmasız ispatlanabilmesi için geriye eserin C14 tekniği
tarihlendirilmesi kalmıştır.
Bir sonraki yazı; Karaman Nüshası’nın diğer nüshalardan farklılıkları ve üstünlükleri olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder