04/11/2016

Manisa Yunus Emre Günleri İzlenimleri

 



 

Şehzadeler şehri Manisa’da II. Uluslararası Yunus Emre Günleri, bir hafta sürdü. Süre içinde mümkün vakit şehri gezdim, etkinlikleri izledim. Şehir izlenimlerim ile etkinlik değerlendirmelerimi kendi penceremden aktarıyorum.

Şehir gezilerinin efdali doğaçlama olanıdır. Cadde sokak yürüyüşleri ve mekandan mekana geçişler;  bir şehrin havasını ve ruhunu tam hissettirir. Mekan ile bütünleşmiş sürpriz insanlarla karşılaşmak belki de işin en eğlenceli kısmıdır. Ummadığınız anda ummadığınız insanlar sanki hep sizi bekliyordur. Zaten aynı ruh halindeki insanlar nasıl olsa birbirini çeker yani. Bu kişiler ile yapılan sohbetler,  düşünce ve hayal dünyasını farklı boyutlarda canlandırır.

Manisa, beklentimin üzerinde bakımlı ve gürbüz bir şehir olarak beni karşıladı. Spil dağının eteği tarihi eserlerle nakışane işlenmiş. Yollar, sokaklar; pırıl pırıl, tertemiz. Mekânlarla ilintili insanlar da hakeza!  Şehrin göbeğindeki yemyeşil Ulupark; bir aile bahçesi gibi. Herkes birbirine yakın ve aşina. Kimse kimseye rahatsızlık vermiyor.

Türkiye’nin en batısında ve İzmir’in hemen arkasında olmasına rağmen daha çok Orta Anadolu şehri görünümündedir. İnsanları samimi, iddiasız ve muhafazakâr…

Şehir karakterini, Saruhan Beyliği ve 16 Osmanlı şehzadesinin sancak beyliği döneminde yapılan tarihi eserler ile almış. Ulucami, Saruhan Türbesi, İvaz Paşa Camii ve Türbesi, Kanuninin annesinin yaptırdığı Sultan Camii ve Daruşşifa, Muradiye Camii, Mevlevihane ve daha birçok eser Manisa’nın kültürel zenginlikleri…

Gelelim Yunus Emre Günleri’ne!

Titiz planlama ve isabetli projelerle hazırlandığı belli olan etkinlikler; beste yarışması, tezhip sergisi, konserler, uluslararası misafir öğrenciler ülke tanıtım platformu ve sempozyum olarak dolu dolu geçti.

Her etkinlik mutlaka Yunus Emre Hazretleri ile ilişkilendirilmiş. Konserlerde Yunus Emre’nin insan sevgisi ve hoşgörüsü ön planda idi. Öğrenci müzik koroları ve resim sergileri ile okulların Yunus Emre Günleri’ne katılımı sağlanmış. Yunus Emre’nin şiirlerinde öne çıkardığı estetik ve incelik, tezhip sergisi ile temsil buldu. Ulusaldan birçok hatip, sanatçı, yazar da Yunus Emre Günleri’ne katkı verdi.

Çok önemli etkinliklerden biri de beste yarışması idi. Böylece söz üstadı Yunus Emre’nin şiirlerinin müzik ile kitlelere ulaşması hedeflenmiş. Toplamda 78 bestenin yarıştığı bu etkinlik; geleceğin tohumunu atma yönünde çok önemli idi. Final gecesi sunulan eserler; kaliteyi öne çıkardı.

Yunus Emre Günleri’nin ana etkinliklerinden olan sempozyum; 120 civarında katılımcı ile gerçekleşti. Açılış oturumu, Türkiye’nin önemli isimleri Mehmet Demirci, Mustafa Tatcı, Sadık Yalsızuçanlar ve Leyla İpekçi tarafından sohbet havasında gerçekleştirildi.

Mustafa Tatcı; Yunus’u okumaktan çok Yunus olabilmeyi; Leyla İpekçi ise laik ve modernist çevreden gelerek Yunus Emre’yi tanıdığını ancak tanımak ile öğrenmenin yetmeyeceğini yutmak gerektiğini vurguladı.

Sadık Yalsızuçanlar ise bir sürpriz yaparak Yunus Emre çalışmaları içinde Karaman Nüshası’ndan bahsetti. Devamında Yunus Emre’nin Türkçenin Cebrail’i olduğunu dolayısı ile Yunus Emre çalışmalarının ehil insanlar elinden yürütülmesinin önemini belirtti.

Türkiye içi ve dışından gelen araştırmacı ve akademisyenler; sempozyum boyunca Yunus Emre’nin dili, şiir estetiği, anlatımı, felsefesi gibi alanlarda konuştular. Yeni tanışıklar ve yeni bildiri sunumları hep kazançtır. Ben de birbirinden değerli birçok araştırmacı ve akademisyen tanışma fırsatı buldum. Sempozyumların ne kadar gerekli olduğu, çok önemli bildiri sunumları ile bir kez daha ortaya çıktı.

Etkili sunum ile farkındalık yaratan harika temsil!

Konuşmacılarının hemen hemen hepsi kendi adına sempozyuma katılmıştı. Ama ben akademisyen değildim ve sunacağım bildirinin bana hiçbir getirisi yoktu.  Ben Karaman’ı temsilen gönüllü olarak burada idim. Amaç hem şehrin tanınırlığına katkı sağlamak hem de Yunus Emre Hazretlerine hizmet etmekti.  Türkiye’nin alanında en iyi isimlerinden oluşan özel bir kitleye karşı konuşacağımı bilerek bir bildiri hazırladım. Hazırlık sürem günlük beş-altı saatlik çalışma ile iki ayı buldu.

Bildiri konum; Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası idi. Sunumda birçok mesaj da verildi. O mesajlar ne idi? Bunlar; divanın Karaman’da Yunus Emre Tekkesi’nden çıktığı, divanın en eski nüsha olduğu hatta asıl eser olabileceği, divanın Karaman ile bağlantılı olduğu, diğer nüshalardan çok üstün olduğu idi. Konular arasına sıkıştırılan bu mesajlar, dinleyiciler tarafından net bir şekilde olumlu olarak algılandı.

Sunum kadar sunum sonrası tepkiler de şahane idi, duygulandırıcı idi. Salondaki 100 kadar akademisyen ve dinleyicinin birçoğu sunumumdan dolayı bizzat yanıma gelerek tebrik etti. Devamında ise herkes Yunus Divanı Karaman Nüshası kitabından ısrarla istedi. Kendimde de kalmayan “Karaman’ın en önemli kitabı” için tüm taleplere maalesef “Üzgünüm çoktan bitti!” cevabını vermek zorunda kaldım.

Sonuçta Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası üzerine farkındalık oluşturuldu.

Sayın Mustafa Tatcı’nın sunum sonrası görüş ve yorumları ise netti:

Yusuf Bey’in sunumuna aynen katılıyorum. Doğrudur. Bir tekkeden çıkan tek nüsha; Karaman Nüshası’dır. Bana göre de 14. yy nüshasıdır. En eski ve sağlam nüshalardandır. Ben de kitaplaştırmak için çok uğraştım. Ama nasip Yusuf Bey’in imiş. Kendisini tebrik ederim.

Son sözümüz de Manisa Yunus Emre Belediyesi Başkanı Dr Mehmet Çerçi’ye! Yunus Emre ile hemhal olmayı kendisine dert edinmiş arkaplanı derin ve vizyon sahibi bir insan. Etkinliklerin hiç birinde kahramanlığa soyunmadı. Tam tersine o da bir arı gibi çalıştı. Profesyonel ve uzman ekibin bir parçası olarak göründü. İlme ve ilim erbabına nasıl kıymet verileceğini her şekilde gösterdi. Ekibi ile beraber var olduğunu ve ekip çalışması ile üst düzey projeler gerçekleştirilebileceğini bilen ve güngörmüş bir insan.

Yunus Emre Günleri’nin ve sempozyumun arkaplan kahramanlarından Başkan danışmanı Kefaeddin Öz ile Yard. Doç. Dr. Ünal Şenel Beyler ile diğer gizli kahramanlardan bahsetmeden geçmek haksızlık olacak. Aylarca süren hummalı çalışmaların arkasında çünkü onlar vardı.

Niçin bunları söyledik? Çünkü profesyonel ekiplerle hazırlanmış harika projeler; maalesef kilit noktalardaki dünyası küçük, sığ insanlar tarafından yok edilmekte ya da cılızlaştırılarak etkisizleştirilmektedir.

Dr Mehmet Çerçi ise Yunus Emre adına üst düzey hazırlanmış birçok farklı projeyi etkinliğe dönüştürerek her kitleye seslendi. Gelecek yıla içeriği zenginleştirilmiş çok daha farklı programlarla Yunus Emre Günleri’ni hazırlayacakları mesajını da verdi…

Bundan sonraki birkaç yazıda, bildiri içinden kamuoyunu ilgilendiren konularla ile devam edeceğiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder