Öldün demeye dilim varmıyor
Kapılar ardında durur gibisin
Elinde gazete, gözünde gözlük
Sandalyene oturmuş gibisin
Ağaçtan bir yaprak düştü sulara
Ne yazık ki karıştın hatıralara
Şimdi resmin astık duvara
Bakıp bakıp bizi görür gibisin
Yokluğunu
hazmetmek kolay olmuyor Talat Amca! Durumumuz; tıpkı baban Ziya Amca’ya
yazdığın yukarıdaki şiirdeki gibi!
Ne
biz hazırdık bu ayrılığa, ne de sen. Ve son birkaç yıldır; “Allah’ım ayırma
bizden Talat Amca’yı!” duasını dilimizden
düşürmezken ağını çoktan örmüş kader, seni aramızdan alıp sonsuzluğa götürdü.
Bir
daha dünyaya gelir mi sen misali bilinmezken ardından sana yazılacak kelimeler
de maalesef yetersiz kalmaktadır.
Mekanın
bir dosthâne idi.
Herkesin
uğrak yerine çevirmiştin! Gün aşırı sana uğrayanlar da bilir ki, öğle civarında
gelip akşamın hemen öncesine kadar işyerini açık tutardın. 2010’daki kalp
ameliyatın sonrası burasını bir dost mekanına çevirdin. . Küçüçüktü ama her gönlün
sığdığı huzur bulduğu bir yuvaydı. Kapın herkese açıktı. İnsan seçtiğin
görülmemiştir. Büyük küçük demeden misafirlerini ayakta karşıladın, ayakta
uğurladın. İkramsız bırakmazdın.
Kültür
meraklıların buluşma noktasıydı dükkanın! Şehir içinden olsun şehir dışından
olsun birçok değerli insan senin sayende senin mekanda tanıştı. Senin aramızdan
ayrılışından haberdar olmayanlar ileriki günlerde mutlaka bu sıcacık mekana
uğrayacaktır. Ama nafile!
Erdemli
bir ömürle veda, dedin.
Alnında
dürüstlük yazıyor! Yunus’tan gelme ve Yunuscalara yakışan bir özellik. Duru
sülalesi dendi mi zaten başta dürüstlük akla gelir. Talat Amca, seni de bu
kadar değerli ve güvenilir kılan özelliklerinin temelinde dürüstlük var. Yalana
geçit vermediğin gibi sözün eğrisine de uğrak salmadın. Dosdoğru sözlerin
sahibiydin sen. Ve yanlışa, haksızlığa tavrın kesin kes oldu her süre. Amaaaa
senin alçakgönüllülüğünü gör(e)meyen kendini beğenmişlere asla yüz vermedin.
Bilgiye
doyamadın bir türlü!
Bilmem
ifade doğru olur mu, tam bir öğrenme delisiydin. Öğrenmeye, bilgiye karşı
bitmek tükenmez bir enerji başka kimde var ki. En büyük arzun Yunus Emre’nin
Karamanlı olduğunu herkese duyurmak idi. Bu uğurda geceni gündüzüne kattın.
Hem
tarihçisin hem edebiyatçısın…
Eserlerinin
çoğunu tarih alanında vermiş olsan da sen aynı zamanda edebiyat düşkünüydün.
Divan edebiyatına olan hakimiyetin şaşılacak derecede! Baki’den Yahya Kemal’den
şiirler söyleyip üstüne sanatını, veznini, kafiyesini yorumlayacak artık bir
başka kimse var mıdır. Üstelik ortaokul terk biri olarak!.. Şiir şiir gibi olmadıktan
sonra ne anlamı var, diyerek şairliğine gösterge sadece 11 şiirini kayıt altına
aldın.
En
büyük heyecanın yazmaktı!
Yeter
ki, biri yazı istesin. Çocuklar gibi sevinir ve yanı başındaki ömürlük arkadaşının,
daktilonun başına geçerdin, mutluca. Yazar, yazar, yazardın… Hatta o kadar
dalardın ki, işyerine giren çıkanı bile fark etmediğin olurdu. Böyle bir
mutluluk böyle bir huzur var mıdır, başkaca!
Araştırmacıydın.
Asla ben bilirim demezdin. Bilmediğin konularda önce kaynak taraması yapardın.
Olmadı ilgili konuda görüşü, deneyimi olanlara sorardın. Küçükmüş büyükmüş
demeden danışırdın.
Duygusaldın…
Sevinçlerin
kadar üzüntülerin olurdu. Herkes bilmezdi. Heyecanının karşılığını göremeyip hayal
kırıklığı yaşadığında nasıl içlenirdin. Nasıl üzülürdün. Ama bir kişiye bile suçlamada
bulunduğun asla görülmemiştir. Kırılsan da kırmazdın.
Hayatta
iken kıymetini bildik!
12
Nisan 2016 Salı günü saat 14.00 sularında sana yaptığımız sürprizi hala
unutmuyorum. İlim ve kültür insanlarına hazırlanan armağan kitaplardan birini
de oğulların Ziya ve Rıza ile senin için bir yıllık bir emekle gizlice hazırlamıştık.
Ve Talat Duru Armağanı Karaman’ın da ilk armağan kitabı oldu. Halen de tektir. Bu
kitapta 41 yazar, senin için yazmıştı.
Nerdeyse
tüm ömrünü Karaman ve Yunus Emre için harcayarak son vedanı yaptın, Talat Amca!
Peki Karaman sana vefaya hazır mı? Adın birçok eserinle zaten ölümsüzleşti.
Peki Karaman’ın da öz evladına bir vefa borcu yok mudur?
Acaba
Talat Amca için bir ölümsüzlük projesi daha çıkar mı?
İnşallah!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder