18/02/2018

Soy Bilgi Sisteminin Söyleyebildikleri Söyleyemedikleri


Bilgi ve iletişim teknolojilerinin Türkiye’deki son harikası Soy Bilgi Sistemi nihayet hizmete girdi. Bu dijitalleştirme projesi baskın yapar gibi birden hayatımıza girse de Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, yaklaşık on yıldır bu makro projeyi yönetiyordu. Bunun için taşra teşkilatlarındaki tüm nüfus defterlerini Ankara’ya taşıdı. Tabi sürecin tamamlanması ve hizmetin sunumu birçok sürprizi de beraberinde getirdi. Mesela 1880’lerde doğmuş bir nine dede, sisteme göre halen sağ görünebilmekte.

Sistemin en önemli artısı nüfus kayıtlarının şeffaflaşmasıdır. Çünkü toplumdaki herkesin 20. yy öncesi soy bilgileri karanlıkta idi. Nüfus müdürlükleri, kişiye özel bilgilerin korunması gibi yasal sakıncalardan, arşivini bilimsel çalışmalar dışında kimseye açamıyor, bilgilerinden faydalandıramıyordu. Şimdi herkes yaş grubuna göre altı yedi kuşak geriye doğru geçmiş soy bilgilerine ulaşabilmektedir. Kayıtlarınız elveriyorsa sistem sizi, 1800’lerin ilk yarısında doğmuş ninenize ve dedenize kadar götürebilmektedir. Sistem sorgulaması dikey soy bilgisi verdiğinden her kuşakta sadece anne baba ve nine dede bilgileri görülebilmektedir.

Sistem güncel ve geriye dönük diğer akraba bilgilerini vermiyor. Yani amca-hala, dayı teyze, kardeş ve yeğen gibi çoklu ve dallı yakın bilgileri alınamamaktadır. Bir başka deyişle maalesef şecere bilgisine ulaşılamamakta.

Osmanlı vatandaşlarına soyadı verilmiş!

Dikkatlerden kaçmış olabilir, Soy Bilgi Sistemi birçok soruyu ve sorunu da beraberinde getirdi. En büyük sorun; Soyadı Kanunu’ndan önce doğmuşların kimlik bilgilerindeki özgünlüğün bozulmasıdır.  Osmanlı vatandaşlarının adlarında lakap, unvan ve sülale belirleyici kimlik ögesiydi. Ama Alt Üst Soy Bilgi Sistemi Osmanlı vatandaşlarına olmadığı halde soyadı vermiş. Daha da önemlisi, Soyadı Kanunu öncesi insanların tanınırlıkları lakap, unvan ve sülaleye dayalı olduğundan geçmiş kuşakların izleri; bu bilgiler üzerinden sürülebiliyor. Diyelim ki Sunguroğlu, Karamemetli, Bahşişli sülalelerinden birindensiniz. Soy sorgulama bu bilgilerinizi vermiyor. Mevcut hali ile sistem, kullandıkça belirsizlik ve kargaşa yaratacak gibi. Soy bilgi sisteminde lakap ve sülale isimlerinin olmaması büyük bir eksikliktir.

Sistem daha eski soy bilgilerini neden vermiyor?

Sorunlardan biri de soy bilgisinin niçin daha geriye gitmediğidir. Bir Avrupa ülkesi vatandaşı,  sağlam ve düzenli kilise kayıtları sayesinde kendi soy geçmişinde 1000-1500 yıl geriye gidebilmektedir. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü 1884’te kurulduğundan sadece elindeki kaynakları işlemiştir. Bu sınırlılık ve zorunluluk; kurumlar arası bir başka projenin başlamasına fırsat verebilir. Osmanlı ilk nüfus sayımına ait Başbakanlık Osmanlı Arşivi Nüfus Defterleri bu sisteme dâhil değil. 1831-36 Nüfus Tahrir Defterlerinin tamamı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi fonları içinde bulunmaktadır. Beş yılı aşkındır da araştırmaya açıktır.

Soy Bilgi Sisteminin bundan sonraki ayağında kurumsal işbirliği ile Osmanlı Arşivindeki Osmanlı nüfus defterleri, tapu tahrir ve temettuat defterlerinin sisteme dâhil edilebilirliği düşünülebilir, sorgulanabilir. Hatta Vakıflar Genel Müdürlüğünün zengin arşivi de değerlendirilebilir. Özellikle tarikat şeyhlerinin tevcih beratları ve vakıfların mütevelli heyeti kayıtlarındaki kişi ve görev kayıtları, soy bilgi sisteminde kullanılabilecek niteliktedir.

Ancak bu öneri/öngörüler, öyle kolayca uygulanabilecek çalışmalar değildir. Fizibilitesi bile uzun zaman alacak bir büyük çalışmanın sadece zorlu ana sürecinden söz ediyoruz. Bir de kurumların ayak diremesi hesaba katılırsa sürecin ne kadar ağır işleyeceği anlaşılabilir.

En iyisi arşiv belgelerini tanılayan ve çözümleyen bir otomasyon!

Arşiv belgeleri okuma derslerinde Hocamız Mehmet İpşirli, hep bir Osmanlı Arşivi Otomasyonu projesinden bahsederdi. Japonlarla işbirliği yaparak arşiv belgelerinin dijitalleştirilmesi projesiydi bu. Tabi İsmet Binark’ın genel müdür, Necati Aktaş’ın Osmanlı Arşivinden sorumlu genel müdür yardımcısı olduğu 90’lı yıllarda böyle bir proje hayal aşamasında idi. Şimdi bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızı, baş döndürürken iki yıl önce düşünemediklerimiz bugün gerçekleşen hayat rutinleri haline gelmektedir. Hem Osmanlı Arşivi hem de Cumhuriyet Arşivi koleksiyonlarının elektronik ortama alınma işlemleri devam ediyor. 350 bini aşkın defterle 100 milyon civarında Osmanlı Arşivi belgesinin elektronik ortama alınması ne zaman tamamlanır, bilmiyoruz.

Çok yakın zamanda dillendirilecek konulardan biri de arşiv belgeleri içerik erişimini sağlayabilecek bir otomasyon programı olacaktır. Yani belge metni içinde kelime-terim araması yapılabilecek bir dijital teknoloji mutlaka ileride düşünülüp planlanıp projelenecektir. Hali hazırda sadece katalog taraması yapılabilmektedir. Hala söylediklerimiz anlaşılmadı mı? Daha açıkçası; Google araması yapar gibi arşiv belgelerinin içinde içerik araması yapabileceğimiz günler yakındır. Eğer biz yapmazsak dışarıdan birileri mutlaka yapacaktır.

Kaldı ki, batılılar zaten kendi yazılı belgelerini resimden yazıya otomatik çevirebilen bir programa dayalı bir sistemi çoktandır kullanıyor. archive.org ve google books gibi dev dokümantasyon sistemlerindeki her türlü dokümanın içeriğine erişmek bir enter tuşu kadardır. Türkiye’den benzer örnekler; Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gibi arşivi çok eski gazetelerdir. Otomasyonunu gerçekleştiren bu gazetelerin arşivleri içerik aramasına izin verdiğinden kelime-terim araması ile geçmiş tarihlerdeki bir gazetenin haber metnine rahatça erişilebilmektedir. TRT Arşivi de unutmamak lazım.

Bilgisayar kullanıcılarının kullandığı ABBYY Finereader ilginç bir programdır. Programın temel mantığı; herhangi bir bilgisayar dosyasını tarayıp gördüğü tüm karakterleri, tüm dil/alfabelerde harf özellikli tanılaması ve çözümlemesidir. Diyelim ki elinizde resim formatında 20 sayfalık metin var. Bu program size o dosyayı beş dakika içinde bir word dosyasına çevirip verebiliyor.

Her türlü bilgisayar dokümanını yazılı dokümana çevirebilen bu program ya da benzeri niçin arşiv belgeleri için kullanılamasın ki? Üstelik ABBYY Finereader, nesih yazısından geliştirilen elektronik Arap alfabesini çözümleyebilmektedir. Osmanlı Arşivi belgelerinin belli başlı yazıları olan rik’a, divanî, talik, siyakat ve tevkinin tüm harf özelliklerini tarama, analiz ve çözümleme mantığı ile işleyebilecek bir projeyi hayata geçirebilmek gayet olağandır.


Not: Bu dunyabizim.com''da yayınlanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder