Yunus Emre Bir ben vardır benden içerü
Yunus Emre Divanı'nın Karaman nüshasını "asıl esere çok yakın belki de asıl eser" iddiasıyla yayınladınız. Bu iddiada bulunmanızı sağlayan Karaman nüshasının özelliği nedir?
Karaman Nüshası, kendisini diğer nüshaların bir
adım önüne çıkaran üç önemli özelliğe sahiptir.
Karaman Nüshası, 13.-14. yy Anadolu Türkçesiyle yazılmış bir eserdir. Yani
Yunus Emre’nin yaşadığı dönemin dil özelliklerini taşır. Bir başka deyişle 15.
yy sonrası gelişen Anadolu Türkçesinden daha otantiktir. Göktürk yazıtlarında
da bulunan çok sayıda arkaik kelimeyi barındırır.
Diğer önemli özelliği yazısıdır. 40 kadar Yunus
divanının çoğunluğu, Osmanlı nesihiyle yazılmıştır. Birkaç Yunus divanının
yazısı da reyhani ve talik hattındadır. Karaman Nüshası’nın yazısı ise harekeli
Selçuklu nesihidir. Aşağıda da açıkladığımız üzere paleografik
araştırmalarımız; Karaman Nüshası’nın en eski nüsha olabileceği sonucuna
götürmüştür. Asıl nüsha diyebilmek için divanın aslının C14 vb yöntemlerle
tarihlendirilerek yılının tespiti gerekmektedir.
Çok daha önemlisi Karaman Nüshası; bir tekkeye
üstelik kendi adıyla anılan bir tekkeye ait tek nüshadır. Diğer Yunus
divanlarının neredeyse hiç biri; bu ana özelliklere sahip değildir.
Karaman nüshasının tarihini tespit çalışmalarınızdaki süreçten ve izlediğiniz yoldan bahseder misiniz?
Divân-ı Yunus Emre Karaman Nüshası’nın
müellif/müstensih ve tarih kaydı yoktur. Kamuoyuna çıktığı 1950’li yıllardan
beri, Divan’ın yazıldığı dönem, uzmanlarca merak konusu olmuştur. Abdülbaki
Gölpınarlı haricinde tüm uzmanlar, Karaman Nüshası’nı 14. yy yazması olarak
kabul etmiştir. Ancak yüzyıl uzun bir zaman dilimidir. Ve 14. yüzyılın sonunda yazı çok değişmiştir.
Yüzyılın başında Selçuklu kültürünün etkisi baskındır.
Bu yüzden Karaman Nüshası’nın yazısını Divanü
Lügati’t-Türk (1261 tarihli nüshası), Kutadgu Bilig (14. yy), Tevârih-i Âl-i
Selçuk (1281) ve Müsâmeretü’l-Ahbar (1320) gibi önemli eserlerin yazıları ile
harf ve kelime esasına göre karşılaştırdım. Karşılaştırma harflerin başta,
ortada ve sonda yazılış biçimlerine göre yapılmıştır. Harf esasında dayalı
karşılaştırma sistemi; bildiğim kadarı ile Türkiye’de de ilktir. Çünkü uzmanlar,
yazıya şöyle bir bakıp kanaat bildirmekle yetinir. Ben ise dediğim gibi harf
esasına göre karşılaştırma yaparak paleografya çalışmalarına bir standart
getirdiğimi düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder