İlk Türkçe kitabeli mezar taşı Karaman’da
En eski tarihli Türkçe mezar taşı konusu bir sorun mudur? Mehmet İpşirli ve Mübahat Kütükoğlu hocalar derslerinde yeri geldikçe Türkçe mezar taşlarının fetih sonrası İstanbul’da başladığını; öncesinde Anadolu’daki mezar taşlarının Arapça metinli kitabelere sahip olduğunu söylerlerdi. Doğruluğu tartışmasız bilgi olarak zihinlere kazınmış olacak ki, İstanbul’un fethinden önce Anadolu’da Türkçe mezar taşı olabileceği aklın ucundan bile geçmezdi. Nitekim binlerce kitap makale, yazı ve haberlik yer tutan mezar taşı literatüründe de İstanbul’un fethinden önce Türkçe kitabeli mezar taşına rastlanmaz.
2013
yılında bu önyargıyı kıracak bir gelişme oldu. Karaman Şehir Mezarlığı
deposunda ortaya çıkan bir mezar taşının dili Türkçe, tarihi de İstanbul’un
fethinden önceydi.
Mezar
taşı, tarihi ve dili yanında süsleme ve yazısıyla da özgün. Dikdörtgensel gövde
ve sivri kemer biçimindeki mezar taşının kemer alınlığına; ön yüzde hatayîli,
arka yüzde ise kapalı rumili bezeme yapılmış. Dönem üslubu olarak motifler
oldukça kaba iken kenarlığa işlenen zencirek ise çok daha başarılıdır.
Kitabe
yazısı da ilginçtir nesih karakterli… Az da olsa nesihle yazılmış mezar taşlarına
rastlanır bu arada! Kitabe, okumayı zorlaştıracak kadar istifli ve girift.
Harfler öyle sıklaştırılmış ki mesela “dal ve ra”lar aynileşecek kadar
birbirine yaklaştırılmış.
Bir
şiir olan kitabe metninde çok az bilinen zîr (saz teli), cenân (gönül) âkil (yiyen)
gibi kelimeler kullanılmış. Kitabe şiir olmasına rağmen divan şiirine de halk
şiirine uymamakta. Görünürde dörtlük olan şiirin dizeleri vezinsiz ve
kafiyesiz. Hatta denilebilir ki bu bir serbest şiir!..
Ne
güzel talih ki mezar taşının hem tarih hem de kimlik bilgisi de üzerinde. Bu
bilgiler ayak taşında da olup tarihe gömülüp gitmiş de olabilirdi. Mezar taşı
Saîdî bin Şeyh (Şeyh oğlu Sâîdî) adlı birine aitmiş. Saîdi bin Şeyh’in kim
olduğuna dair ne bilgi ne de kaynak var. Genç ya da orta yaşta ve bir
hastalıktan öldüğü, ilk ve son dizeden anlaşılmakta. Mermer mezar taşı
yapılması ve kendisine şiir söylenmesi ilim ya da tasavvufta döneminin önemli
bir ailesine mensup olduğunu çağrıştırmaktadır.
Mezar
taşının tarihi de açık ve kesin. Ay ve gün kalıbında Arapça dilbilgisi
kurallarına göre yazılmış. Buna göre Saîdî bin Şeyh, 1437 yılının Ekim ya da
Kasım ayında vefat etmiştir.
Karamanoğullarının
karakteristik bir tarihi eseri olan Saîdî bin Şeyh’in mezar taşı; literatürde
önemli bir yere sahip olmuştur. Mevcut durumda tespit edilebilen en eski
tarihli Türkçe mezar taşıdır. Türkçe mezar taşlarının İstanbul’da başladığı
yargısını yıkmıştır. 15. yy Anadolu’sunda, bürokrasi (kalemiye), tarih ve
edebiyat dışında da Türkçenin kendine kullanım alanı açmasından dolayı bu mezar
taşı önemli bir kaynak önemli bir kanıttır. 13 Mayıs 1277’de Karamanoğlu Mehmet
Bey’ce söylenmiş olan Türkçe Fermanı misyonunun da yerinde sahiplenildiğini
göstermesi açısından önemlidir.
Anadolu’da
daha eski tarihli bir Türkçe mezar taşının olup olmadığını zaman gösterecek. Burada
söz edilmese de bu mezar taşından daha eski ama tarihsiz Türkçe bir mezar taşı
daha vardır. 15. yy başına tarihlenen ve dili daha sade olan o mezar taşını,
üzerindeki çalışmalarım bitince yayınlamayı düşünüyorum. Ayrıca bu iki mezar
taşı bir sempozyumda bildiri olarak sunulacaktır.
Sâîdi
bin Şeyh’in mezar taşı kitabe metni ve çevirisi şöyledir:
Ön
yüz:
geldi
ecel cenânım(?) erişdi nâgehân
zikr
der zikr eyledi zîr zîr
aklını
cem’ eyledi der âkili
beni gördügün sana ‘ibret yeter
Arka yüz:
Sa’îdî
bin Şeyh
fî
târîhi Cemâziye’l-evvel
senete
ahade ve erba’îne ve semânu miete
Mezar taşı
kitabesinin çevirisi
Ön yüz:
geldi
ecel gönlüm erişti ansızın
zikir
içinde zikr, eyledi tel tel -saz gibi ezgili-
aklını
topladı, yer iken
beni
görmen sana ibrettir, yeterli
Arka yüz:
Şeyh
oğlu Sa’îdî
tarih
sekiz yüz kırk bir yılı Cemaziyelevvel ayı
(Ekim
Kasım 1437)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder