Oppenheim’ın Karaman Fotoğraflarında Şehir, Sokak ve İnsan
Yusuf Yıldırım
Giriş
Birinci
Dünya Savaşı’nı hazırlayan etmenlerin savaştan 20 yıl kadar önce özellikle
Ortadoğu’da oluşmaya başladığı; günümüze gelen arşivler ve yayınlarla daha iyi
anlaşılmaktadır. Hedeflerindeki bölgelerde hakimiyet kurmak ve hakimiyet
alanlarını genişletmek isteyen Almanya ve İngiltere’nin güç mücadelesi, casusları
aracılığıyla Ortadoğu’ya sıçramıştır. İngiltere tarafında Gertrude Bell, T. E.
Lawrence, casusların en bilinenleridir. Almanların ise Max von Oppenheim’ı
vardır. Ortadoğu coğrafyasını avucunun içinde gibi iyi bilmeleri, ana dil
seviyesinde Türkçe, Arapçaya hakimiyetleri, arkeoloji ve seyyahlık yetenekleri,
bu casusların her birini ayrıcalıklı kılmaktadır. Öyle ki Ortadoğu ve
Anadolu’yu avuçlarının içinde gibi bilen bu casus oryantalistlerin bizlere en
büyük faydaları da uğradıkları şehir, köy, kasaba ve kırsal bölgelere ait
kayıtlar oluşturmalarıdır.
Oppenheim’ın
fotoğraflarında diğerlerinden farklı olan ve öne çıkan özellikler; tarihi
eserler dışında 19. yy’ın sonunda Osmanlı şehirlerindeki sivil hayatı
belgeleyen zengin bir koleksiyon olmasıdır. Bu yazı, Oppenheim’ın 1899 yılında
fotoğrafladığı Karaman’a ait mekanları, sokakları ve insanları, döneminin
kültürü içinde kısa değinmelerle çözümlemeyi ve açıklamayı amaçlar. Buradan
hareketle fotoğraflara bakıldığında ne görüldüğünden çok ne görülmesi gerektiği
söylendikten sonra fotoğrafa giren kültürel ögelerin incelenerek çözümlenmesi yanında
fotoğrafların daha iyi anlaşılması için hem o ögelerin döneminin kültürel
özellikleri anlatılmakta hem de diğer seyyahların notlarıyla bağlantı kurularak
açıklamalar yapılmaktadır. Fotoğrafların seri numaraları ile çekim sıraları eş
olduğundan anlatım, istisnalarla ilk fotoğraflardan başlanılarak yapılmıştır.
Max Adrian Simon von Oppenheim (1860-1946)
15 Temmuz 1860’da Kölnlü bir banker olan Albert von
Oppenheim’ın oğlu olarak dünyaya gelen Max Freiherr von Oppenheim (Tam adı Max
Adrian Simon von Oppenheim) Almanya’nın önde gelen Yahudi kökenli zengin
ailelerinden birine mensuptu ve babası Albert Oppenheim evlenmeden hemen önce
(1858) Yahudilikten Katolikliğe geçmişti. Baba Albert’in eşi ve aynı zamanda
Max Oppenheim’ın annesi olan Paula (Engels), Kölnlü Katolik bir ailedendi.
Oppenheim’ın babası bir aile kuruluşu olan Köln’deki Bankhaus Oppenheim
jr&Cie’nin küçük ortağıydı. Oğul Max doğduğunda banka 70 yıllık bir geçmişe
sahipti. Kendisi önemli bir araştırmacı olarak bilinse de aynı zamanda çok iyi
bir diplomat ve tarihi eser koleksiyoncusudur. Bitmez tükenmez merakıyla üç kez
doğuya kişisel seyahat yapmıştır (Geni, 2020).
Fotoğraf 1 Max Adrian Simon von Oppenheim Tel Hallaf'ta iken |
1898 yılında Ortadoğu’yu tanımak ve İngilizlere karşı
stratejiler geliştirmek üzere casus-diplomat olarak Kahire Alman Konsolosluğu
görevine başlar. Bu görevde iken de tüm mesaisini Arap dünyasına verir. Doğu
Akdeniz ve Mezopotamya arasındaki bölgeyi, kendine has yöntemlerle birkaç
yıllık sürede tarar. Suriye’nin Türkiye sınırına yakın Tel Hallaf kazılarıyla
ünlenir. Buradaki M.Ö. 1. yüzyıldan kalma Arami Prensi'nin sarayına ait antik
eserleri gün ışığına çıkarır (Oppenheim M.,
2017).
Fotoğraf 2 Oppenheim'ın Tel Halaf'ta çıkardığı Arami kral/prens heykeli
Oppenheim’ın fotoğrafları
Yanında her zaman profesyonel fotoğrafçılar bulunduran
Oppenheim, on yıllık zaman diliminde çoğunlukla şehir, sokak, tarihi eser,
mimari eser, insan, sosyal mekân fotoğrafları çeker. Sonuçta Ortadoğu ile
Anadolu’nun yaşam ve kültürüne ait 13.000 fotoğraflık muazzam bir koleksiyon ortaya
çıkar. Max Freiherr von Oppenheim, 1929 yılında kendi adı ile kurduğu
arşiv-müzeye tarihi eser koleksiyonu ve fotoğraf arşivini bağışlar. Oppenheim
Fotoğraf Arşivi’ndeki 75 albüm, 10 ciltte toplanarak 1930 yılında yayımlandı. Bu
fotoğraf arşivi; Research Archive for Ancient Sculpture at the University of
Cologne and the German Archaeological Institute (DAI) (Oppenheim M, 2017) elektronik veri tabanına
yüklenerek açık erişime verilmiştir.
İstanbul Üniversitesi, Kütüphane ve
Dokümantasyon Daire Başkanlığının açık erişime sunduğu II. Abdülhamit Fotoğraf
Koleksiyonları içinde Oppenheim’ın çektiği fotoğraflar da (Oppenheim M. v., İ.U. Küt. ve Dok. Merkezi) ortaya
çıktı. Buradan, II. Abdülhamit’in Oppenheim’a devletin her yerinden fotoğraf
çekmesi için bir talimat verdiği, bir sözleşme yaptığı anlaşılıyor. Ancak
Oppenheim’ın fotoğraf koleksiyonlarının tamamının bulunduğu Arachne (German
Archaeological Institute (DAI) the Archaeological Institute of the University of Cologne
Araştırma Merkezi) ile İstanbul Üniversitesi II. Abdülhamit Han Fotoğraf
Albümleri karşılaştırıldığında; Oppenheim’ın, Anadolu ve Ortadoğu’daki çektiği
fotoğraflardan çok azını padişaha verdiği görülmektedir. Mesela Arachne’de
Oppenheim’ın fotoğraf albümünden Karaman kataloglu 45 fotoğraf var iken II.
Abdülhamit Fotoğraf Albümü’nde (Oppenheim M. v.,
İ.U. Küt. ve Dok. Merkezi) Oppenheim’a ait sadece beş adet Karaman fotoğrafı
vardır.
Oppenheim’ın şehir, sokak ve insan temalı Karaman fotoğrafları
Onun Karaman fotoğrafları, Adana Konya bölgesini içine
alan sekizinci cilttedir. Fotoğrafların çekildiği tarih 1899 yılı kışıdır.
Toplam, ayrıntılı araştırmada bu sayı artabilir, 45 adet Karaman fotoğrafı vardır.
Bu fotoğraflardan dokuzu şehir, dokuzu sokak ve insan, biri Karadağ, biri de
mezarlık; diğerleri, tarihi eser görüntüleridir (Oppenheim M. 2017). Şehir, sokak ve insan temalı Karaman fotoğrafları
şunlardır:
10/8/64b
K 416 şehir genel görünüm
10/8/64c
K 417 şehir genel görünüm
10/8/64d
K 418 Karadağ manzarası
10/8/65a
K419 Şehir genel görünüm
10/8/65d
K 421 Kaleden genel görünüm
10/8/66b
K 424 Kaleden genel görünüm
10/8/66a
K 423 Kaleden genel görünüm
10/8/68a
1087 Bir sokaktan Kale
10/8/68b
1088 Kaleden genel görünüm
10/8/72a
1092 Belediye Meydanı
10/8/73a
K 428 İbrahim Bey İmareti doğu cephe
10/8/73b
K 429 Sokak derinlemesine görünüm
10/8/73c
K 430 Sokak ayrıntısı
10/8/74a
K 428 Hatuniye Mezarlık
10/8/74b
K 429 Aktekke Camii
10/8/74c
K 432 Kadirhane Camii ve Kadirhane Sokağı
10/8/75a
K 432 kerpiç evler ve Karamanlı insanlar
10/8/75b
K 433 Karamanlı insanlar
10/8/75c
K 434 Kerpiç evler ve Karamanlı insanlar
10/8/75d
K 435 Karamanlı insanlar
10/8/76a
K 436 Karaman şehir genel görünümü
10/8/79b
Karaman Belediye Meydanı (Pazar yeri)
10/8/79a
Kaleden şehir görünüm
NEKYA90567/148 Kaleden
Karaman
NEKYA90567/149 Karaman
Belediye Meydanı (Pazar yeri)
Fotoğraflarla ilgili çok önemli bir özellik de çekim
sırasına göre fotoğraflara seri numarası verilmesidir. Fotoğrafların çekildiği
sıraya göre seri numarası alması; yeri bilinemeyen sokakları konumlandırmada
çok işe yaramaktadır. Buna göre Oppenheim, fotoğraf çekmeye kale ve çevresinden
başlamış, sonra şehir merkezine yönelerek sırayla Hatuniye Medresesi, Aktekke,
İbrahim İmareti, Belediye Meydanı (Cumhuriyet Parkı), Kadirhane Camii Sokağı’nı
fotoğraflamıştır.
Oppenheim’ın Karaman manzaralı fotoğrafları
Fotoğrafların çekildiği tarihte şehir, kaleden Paşa
Camisi’ne doğu batı eksenli uzanıyordu. Şehrin güney kanadını oluşturan Çeltek,
Gazalpa, Mehmet Bey, Zeyve Sultan ve Siyahser mahalleleri yayındaki bölge daha
çok bahçe ve tarla durumunda olup yerleşim sınırlıydı. Kuzey kanattaki
Emekseven, Alacasuluk, Hecceler, Valide Sultan, Kazımkarabekir mahallelerinin
bulunduğu bölge de hâkezâ bahçe ve tarla alanlarıydı. 50 yaş ve üstü
Karamanlıların hatırlayacağı üzere buralarda yapılaşma 80’li yıllarla
hızlanmıştır.
Fotoğraf 3 Havadan
Karaman, 1955, ATASE Arşvi, Remzi Tartan tarafından sağlanmıştır.
Dokuz
şehir manzaralı fotoğrafının dördü dıştan; beşi de Karaman Kalesi’nden
çekilmiştir. 10/8/64d K 418 nolu kale görüntülü ve 10/8/76a K 436 nolu Karadağ
görüntülü fotoğrafların Hecceler’e yakın bir konumdan çekildiği anlaşılmıştır.
Şehrin batı ve güneyinin geniş bahçelik, doğusunun yerleşme alanı olmasından 10/8/64b
K 416, 10/8/64c K 417, 10/8/65d K 421 numaralı fotoğrafların da yine kuzeyden
çekildiği rahatlıkla söylenebilir.
Fotoğraf 5 10/8/64d K 418 Karadağ manzarası, Max von Oppenheim, Karaman, 1899 |
18-19. yylarda Karaman’a gelen yabancı seyyahların
gözlemlerine göre Karaman; kerpiç duvarlı büyük bahçelerle çevrelenmiş kerpiç evlerden
bir araya gelmiş harabe bir şehirdir. 10/8/65a K 419 numaralı fotoğraf şehrin
bu özelliğini somutlar niteliktedir. Önde tarla, ilerisinde uzun ve yüksek
duvarlı bahçeler, arkadaki kerpiç binalar; Karaman şehir yapılaşmasının tamamına
ipucu olacak özelliklerdedir. 10/8/65a K419 nolu fotoğraf kuvvetle muhtemel,
kalenin şehri gören yönünden güney doğusundan çekilmişe benziyor.
Fotoğraf 6 10/8/65a K419 şehir genel görünüm
Fotoğraflardaki bir başka ayrıntı da bitki örtüsüdür.
Tüm fotoğraflarda Karaman, kış olsa da ağaç zengini, adeta bahçeden bir şehirdir.
İbn-i Batuta, Evliya Çelebi gibi Müslüman seyyahların yanında; 15.-20. yylar
arasında Karaman’a uğramış yabancı seyyahlar da ezberlemişçesine bu bilgiyi
tekrar eder. İnce ve yüksek ağaçların kavak; çok dallı geniş ağaçların ceviz
olduğu söylenebilir. Küçük ağaçların ne olduğu fotoğraftan seçilemese de erik,
elma, kayısı, dut, fındık gibi bitkilerin Karaman’ın geleneksel meyve ağaçları
olduğu; Çeltek ve Mehmet Bey mahallelerinde 90’lara kadar çokça bulunduğunu da
göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Hatta çalı tipindeki fındık ağaçları,
Emir Musa Medresesi harabesine yakın bahçelerde su kenarlarında 1980’lerde örnek
gösterilecek kadar da olsa bulunuyordu. Gödet Barajı’nın yapıldığı 1990’lara
kadar Zeyve, Çeltek, Karadeğirmen, Boklubent, Emekseven ve Kale civarındaki bu
meyve bahçeleri varlıklarını korudular.
Fotoğraf 7 10/8/64b K
416 şehir genel görünüm
Fotoğraf 8 10/8/64c K
417 şehir genel görünüm
Oppenheim, şehri bir de Kale merkezli fotoğraflamıştır.
Çektiği pozlardan üçü (10/8/66b K 424, 10/8/68b 1088 ve 10/8/79a) milimetrik
farklarla aynı görüntülerdir. 10/8/65d K 421 nolu fotoğraftaki yüksek bir
minare, görüntüde belirgindir. Birbirine çok benzediğinden, -o zaman ayakta
olan- Emir Musa Mescid/Medresesi’nin mi İbrahim Bey İmareti’nin minaresi mi olduğunu
kestirmek zor olsa da Emir Musa Mescidi’yle aynı doğrulta ve daha önde olan Pir
Ahmet Camisi’nin fotoğrafta olmamasından bu minarenin İbrahim Bey İmareti’ne
ait olduğu anlaşılıyor. 10/8/66b K 424 nolu fotoğraf bu görüşü daha da
güçlendiriyor. Çünkü dikkatli bakınca bu fotoğrafın kadrajında birbirine uzak iki
minare seçilmektedir. Soldaki minare Paşa Camisi’nin ise sağdaki kalın minare İbrahim
Bey İmareti’nindir.
Fotoğraf 9 10/8/65d K
421 Kaleden genel görünüm
Fotoğraf 10
10/8/66b K 424 Kaleden genel görünüm
10/8/66b K 424 nolu kaleden şehri gösteren fotoğrafın bir kopyası da
İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Başkanlığında II. Abdülhamit
Koleksiyonu (Oppenheim M. v., İ.Ü. Küt. Ve Dok.,
1899) içindedir. Bu fotoğraf tek başına yazı olacak niteliktedir.
Büyütülüp bakıldığında fotoğrafın şaşılacak ipuçları sakladığı görülür. Çünkü
kaleden çekilen fotoğrafın kadrajına neredeyse şehrin yarısı girmiştir. Öyle ki
Şehir Mezarlığı ve içindeki Kızlar Türbesi üç km’lik mesafeye rağmen 300 metre
yakındaymışçasına görünmektedir. Yine İbrahim Bey İmareti’nin minaresinin hemen
arkasında beliren Osmanlı tipi minare de aslında üç buçuk km uzaklıktaki Nuh
Paşa Camii’nin minaresidir. Genel görüntü içinde irice görünen yapıları
belirlemek ise ayrı bir çalışma konusudur.
Fotoğraf 11
.Kaleden Karaman, Max von Oppenheim, İkinci Abdülhamit Fotoğraf Albümü
Görüntüye
hâkim fotoğraf ögesi ise kerpiç duvarlarla bölünmüş bahçelerdir. Fotoğraf,
neredeyse evler ve bahçeler biçiminde bölünmüş ve dizilmiş koca bir köy izlenimi
vermektedir. Öyle ki, kaleden sonra başlayan bahçeler, bugün toprak bile
görmenin imkânsız olduğu şehrin içine kadar sokulmuş görünüyor. Özellikle İbrahim
Bey İmareti, Aktekke ve kale arasıyla İbrahim Bey İmareti’nin arkasına düşen
bölgenin tamamen bahçe ve tarladan oluştuğu açıkça görülmektedir. Aslında şehir
bu doğal yapısını 1970 ve 1980’lere kadar aşamalı korumuştur. İbrahim Bey
İmareti’nin arkasındaki Höyük, Boklubent, Karadeğirmen, Gazalpa ve Akyokuş
(Otogar) arasındaki geniş bahçeler Gödet Barajı yapılıncaya kadar varlıklarını sürdürmüştü.
Mersin yoluna paralel Karadeğirmen ile Karayolları 33. Şube Şefliği arasındaki
bölgede parçalı da olsa günümüze kadar gelebilmiş ve korunabilmiş yeşil elma
bahçeleri vardır. Karadeğirmen, Höyük, Zeyve Sultan üçgeninde verimli tarım
alanları yeşil olma özelliğini çoktan kaybedip kuru elma ağaçlarıyla dolu
tarlalara dönüşmüşken; üstüne buraların imara açılmasıyla 2010’dan bugüne beton
binalarla doldurularak verimli arazi olma özelliği de kaybettirilmiştir.
Fotoğraflardaki
kerpiç evlere gelince! Neden tüm evler kerpiçtendir? Taşın ve ahşabın çok az
olduğu geniş ovanın sınırsız toprağından üretilen kadim inşa malzemesi kerpiç, geleneksel
Karaman evlerinde bolca kullanılmıştır. Ancak güzellikten yoksun görüntü;
bakımsızlık, yıkılmışlık, kaderine terk edilmişliği çağrıştırmaktadır.
Fotoğraf 12
10/8/66a K 423 Kaleden genel görünüm
Fotoğraf 13
10/8/68b 1088 Kaleden genel görünüm
Fotoğraf 14
10/8/79a Kaleden şehir görünüm
10/8/74a K 428 nolu mezarlık fotoğrafı
İlginç fotoğraflardan biri de bir mezarlığa ait
olandır. Mezarlıkları ve mezar taşlarını öne çıkarmasıyla da Oppenheim diğer
seyyahlar ayrılır. 10/8/74a K 428 nolu fotoğrafın kadrajında belki 300’e yakın
mezar taşı var. Bu yoğunluğa sahip olabilecek iki yer; Şehir Mezarlığı ile Gazalpa
Mezarlığı olsa da burası, günümüze gelememiş, başka bir mezarlıktır. Bu
mezarlığın ne ve nerede olduğuna, arkasındaki iki tarihi eser tanıklık eder
durumdadır. Mezarlığın arkasından yükselen ve diğer yapılardan daha büyük
tarihi eser Hatuniye Medresesi’dir. Hatuniye Medresesi’nin solunda bir yarım
daire karaltısı biçimindeki yapı ise Saadettin Ali Mescidi’dir.
Fotoğraftaki mezar taşlarının tamamının malzemesi
tüftür. Karaman’a geçmişte taş ocaklığı yapmış Kurtderesi köyünden hem tarihi
eserler için hem de mezar taşı için yüzyıllarca taş getirilmiştir. Görülebildiği
kadarı ile mezar taşları, başlıklı ya da sivri tepeliklidir. Kadraja en önden
giren bazı mezar taşları da sandukalıdır. Mezarlığın arkasında tarihi eserler
dışında birkaç kerpiç ev ve kavak ağaçları sıralıdır.
Bu mezarlığa ne oldu? Başka seyyahların
fotoğraflarında daha yoğun, daha çok mezar taşına sahip olduğu anlaşılan bu
mezarlık üzerine 1954 yılında Kale İlkokulu, 1972 yılında Anafartalar Ortaokulu
yapılmıştır. Yine 1950 ve 1960’lardaki hava fotoğraflarındaki görüntüye göre bu
mezarlığın mezar taşlarının yüzde doksanının yok edildiği gözlerden
kaçmamaktadır. 2022 yılında ise bu alan Millet Parkı’na dönüştürülmüştür.
Fotoğraf 15
10/8/74a K 428 Hatuniye Mezarlık
Oppenheim’ın sokak ve insan temalı Karaman fotoğrafları
Oppenheim’ın fotoğraflarını özel ve ayrıcalıklı kılan, yerel insan tiplerini yerinde bol bol fotoğraflamasıdır. Kendisinden altı yıl sonra Karaman’a gelen Gertrude Bell’in 1905 ve 1907 Karaman fotoğraflarında çoğunlukla tarihi eserler vardır; insan ya yoktur ya da çok azdır. Oppenheim, özellikle çarşıdaki, evdeki, sokaktaki Karamanlı insan tiplerini fotoğraflayarak bir bakıma zamanı durdurmuştur. Sonuçta bu fotoğraflar, o dönem kültürünün en önemli en somut belgeleridir. Bu fotoğraflar ortaya çıkıncaya kadar Cumhuriyet öncesi Karamanlıların genel giyim kuşam ve görünüşüne dair bazı seyyahların birkaç cümlesi ve E. J. Davis’in 1874 Karaman/Larende resmi dışında somut belge yoktu.
10/8/73b K 429 derinlemesine sokak fotoğrafı
10/8/73b
K 429 nolu fotoğrafta derinlemesine bir sokak görüntülenmekte. Eski Karaman
sokaklarını örnekleyecek özellikteki bu sokak, Karaman’da nerede olduğuna dair
günümüze bir ipucu bırakmasa da bir sonra ele alınacak fotoğraflarla ilişkisi
olduğu kesindir. Buna göre bu sokak, Saadettin Ali Mescidi, Hatuniye Medresesi
önünden Aktekke’ye gelen sokağın bir kesitidir.
Sokak,
sağlı sollu tek kat kerpiç binalarla sıralı. Ve her evin bir köşesine büyükçe
köşeli baca çıkarılmış. Fotoğrafa girmeyen genel manzarada, evlerin arka kısmı
sokağa bakarken ön kısımlarında avlulu bir bahçe bulunması doğaldır. Karla
karışık donmuş çamurla kaplı sokağın ortasında öne doğru yürüyen beyaz poşulu
ve şalvarlı bir kadın var. Poşu, kadının başından dizine kadar bölümünü örtmüş.
Süheyl Ünver’in Karaman Defteri’ndeki (Ünver,
Karaman Defteri 733, 1961) Karamanlı kadın çizimleri ile E. J. Davis, Life Asiatic’teki
(Davis, 1879) anlatımlarından hareketle kadının poşuyu çene altından
iğneyle ya da dişleriyle tutturduğu rahatlıkla söylenebilir. Anadolu’daki
kadınların çoğunluğu belki bu şekilde örtü takıyordu. Kadınların kışlık üst
giyiminde kahverengi yün poşu vazgeçilmezdi. Bir de halk arasında çil örtü
denilen yazın takılan pötikareli örtüler vardı. Onların bu örtüyü kullanışında
bir fark var vardı. Diğer şehirlerdeki kadınlar, sokağa çıktıklarında,
yüzlerini göstermeyecek ve sadece iki gözü açık kalacak biçimde örtüyü
kapatırlarken Karamanlı kadınlar ise aynı örtüyle sadece bir gözünün göreceği
kadar bir boşluk bırakıyorlardı.
Sokakta
ikinci belirgin nesne; bir at arabası. Değişik bir araba. Fayton tekerli ama
yaylı değil. Arabanın kasasına takılan yan kanatlar dışa eğimli, yüksekçe. Bu
arabalar özellikle harman zamanı sap taşımak için kullanılırdı, o zamanlar. Kendi
yüksekliğini üçe dörde katlayacak biçimde bu arabaya sap yığılır; ön ve arka
tarafındaki açıklıklardan sap, saçak gibi sarkardı. Demir tekerlekli ilk
traktörün Karaman’a, Hacı Sami Tartan eliyle getirilmesine 35-40 yıl vardır,
daha. Bu arabanın Karaman’daki adı, gerger, gergerli idi. Remzi Tartan’ın
verdiği bilgilere göre cerger ya da cergerli biçiminde söyleyişleri de vardı.
Bu sokak Karaman’ın neresindeydi?
Fotoğrafların seri numarası esas alındığında öncesindeki ve sonrasındaki
fotoğraflarla bu fotoğrafın ilişkisi vardır. Önceki fotoğraflar kaleye, sonraki
fotoğraflar ise Aktekke Camii’ne ait olduğundan bu sokak Hatuniye ve Aktekke
Camii arasında bir yere konumlandırılabilir. Çünkü bu sokak fotoğrafının hemen
devamında; 10/8/73c K 430 ve 10/8/74b K 429 nolu iki sokak fotoğrafı daha
vardır. Zaten her üç fotoğraftaki sokak görüntüleri de aynı sokağın üç değişik
yeri gibi durmaktadır.
Fotoğraf 16
10/8/73b K 429 sokak derinlemesine görünüm
10/8/73c K 430 nolu sokak fotoğrafı
10/8/73c
K 430 nolu fotoğraf, bize birçok ayrıntı sunmaktadır. Fotoğrafa kabaca bakıldığında
sokağın solunda tahta kapı önünde duran iki kadın, iki erkek görünmektedir. Fotoğrafa
tam odaklanıldığında orada iki kişi daha görülmektedir. Kapının bu tarafında başlığı
sarıklı bir adam dikiliyken önünde çok belli olmasa da sırtı çocuklu bir kadın diğer
kadınlara doğru hafif eğilmiş durumdadır. Üç kadın bir şeyler konuşmakta iken kapının
sağında ve solunda dikili erkekler onları izlemekte.
Fotoğrafın
asıl önemli özelliği, Osmanlı’nın Karamanlı kadın tiplerini kayıt altına almış
olmasıdır. Fotoğraftaki kadınlar, sırta kadar inen siyah şeritli beyaz poşu ile
başlarını kapatmış. Alta ise şalvar giymişler. Poşu, Karamanlı kadınların dış
elbisesini tamamlayan vaz geçilmez baş örtüsüydü. Sokağa, çarşı pazara çıkışta,
çeşmeye, komşuya gidişte mutlaka poşu takılırdı. Poşunun kenarları, içten elle
ya da iğne ile çene altından bitiştirilir, olmadı diş ile tutturulurdu. Seyyahların
anlatımına göre 18-19. yy’da Karamanlı kadınların geleneksel giyimi böyle idi.
Diğer şehirlerin kadınları da mutlaka benzer giyime sahipseler de Karamanlı
kadınları ayıran bir özellik; tek gözü açık bırakacak biçimde poşuyu yüze
örtmeleriydi. Günümüzde geleneksel giyimi devam ettiren ve bu örtüyü kullanan 50
yaş üstü kadınlarla tek tük olsa karşılaşılmaktadır. Poşunun yünden ve
kahverengi olanları da 70, 80 ve 90’lı yıllarda kullanılmıştır. Remzi Tartan
Bey’in söylediği gibi öyle herkesin kolayca bulabileceği bulsa da alabileceği
bahada değildi. Yazlık olanına çil örtü denirdi. Çil örtü ince pamuklu olup siyah
beyaz karelerle desenliydi. 20-30 yıl öncesine kadar şehirde de bu poşuyu
kullanan kadınlar vardı.
Fotoğrafın
verdiği bir başka ayrıntı da kamış saçaklı dam ve bahçe duvarları. Gödet’ten
gelen ırmağın beslediği ovadaki göllerde oluşan sazlıklarda yetişen kamışlar
Karaman ev damlarının ve bahçe duvarlarının saçağı olarak kullanılırdı.
Fotoğraf 17
10/8/73c K 430 sokak ayrıntısı
10/8/74b K 429 numaralı sokaktan Aktekke Camii fotoğrafı
10/8/74b K 429 numaralı fotoğraftaki caminin, ayni
tipte aynı mimaride yapılmış Aktekke mi Nuh Paşa Cami mi olduğunu kestirmek zor
gibi görünse de yapının son cemaat yerinin eğimli saçağına bakınca burasının
Aktekke olduğu anlaşılmaktadır. Günümüzde etrafı tamamen açık, önü meydan olan Aktekke
ve çevresinin geçmişte bu şekilde tek katlı kerpiç evlerle ve dar sokaklarla kuşatılı
olduğunu görmek doğrusu hem düşünülmez hem de şaşırtıcı bir durumdur.
Sokağın derinliğinde üç dört Karamanlı ya poz vermiş
ya da ilk defa gördükleri bir yabancıyı meraklı gözlerle izlemektedir. Kesme
taştan düpdüzgün yapılmış yüzyılların tarihi eseri ile binlerce yıl ötesinden
gelmiş gibi perişan 50-100 yıllık kerpiç evlerin tezat hali iç burkmakta.
Sokağın sağ tarafında dikkat çeken bir kaldırım yüksekliği var. O zaman yolun
şose olduğu varsayılabilir.
Bu fotoğraftaki derin sokak kesiti; 10/8/73b K 429 nolu ve 10/8/73c K 430
nolu fotoğraflardaki sokak kesitlerinin nereye ait olabileceğine de kılavuzluk
etmektedir. Oppenheim, kaleden fotoğraf çekerek şehir merkezine doğru hareket
ettiğine göre 10/8/73b K 429 nolu ve 10/8/73c K 430 nolu fotoğraflardaki sokak,
aslında Hatuniye Medresesi’nden Aktekke’ye uzanan sokağın iki farklı kesiti
olmaktadır. Her üç fotoğrafın da seri numaralarının arka arkaya olması bu
görüşü desteklemektedir.
Fotoğraf 18
10/8/74b K 429 Aktekke Camii ve sokak.
10/8/75a K 432 nolu sokak ya da çarşı fotoğrafı
10/8/75a K 432 nolu fotoğrafın nereye ait olduğunu
kestirmek imkânsız. Şehrin dış kenarı gibi. Fotoğrafların seri numarasına göre
Oppenheim, Aktekke’den sonra bu mekânı çekmiş olmalı. O zaman burası,
Aktekke’nin arkasında bir yer, belki de Araba Pazarı (1 Numaralı Aile
Hekimliği) taraflarıdır. 10/8/74c K 432 nolu Kadirhane Camii ve
Kadirhane Sokağı fotoğrafı, bu fotoğraftaki mekânın neresi olabileceğine ipucu
göstermekle beraber fotoğrafın seri numarasına göre de burası Kadirhane
Camii’ne yakın bir sokak gibi durmaktadır. Öndeki kerpiç binanın çamur sıvası yepyeni
gibi görünüyor. Yazdan kalma ya da birkaç yıllık. Binanın iki kapısı var.
Pencereleri küçük ve tavana yakın açılmış. O zaman burası bir işyeri ya da
depo. Daha dikkatli bakıldığında birinci kapının önünde bir kır eşek ile onu
tutan bir çocuk ya da genç durmakta. Öndeki insanları seçebilmek zor olsa da
eşek ve katırlarla bir arada durdukları belli olmakta. Şu durumda burası bir
çarşı ya da çarşı sokağı gibi durmaktadır.
Fotoğraf 19
10/8/75a K 432 kerpiç evler ve Karamanlı insanlar
Karaman halkından fotoğraflar
10/8/75b K 433 nolu fotoğraf bir ev önünde çekilmiş. Önceki
fotoğraftaki bina ve insanları hemen ilerisi bir yer olma ihtimali yüksek. Önde
beş Karamanlı fotoğraf için poz vermiş. Arkada eşeklerin yanında iki çocuk da fotoğraf
çekimini izlerken pozlanmışlar. Fotoğraf bize iki önemli ayrıntı sunmaktadır. Kişilerin
hem giyim kuşamı hem de yüz ifadeleri çok açık. Hemen belli oluyor ki, nemin az
olduğu ovada yazın sıcakla kışın soğukla kavrulmuş kapkara yüzler, siyah beyaz
da olsa fotoğrafa yansımış. Kıyafetler de çok dikkat çekici. Soldaki üç kişinin
başında, çevresi sarıklı basık külah takılı. Üstlerine kollu cepken, altlarına
dar şalvar giymişler. Belde yün kuşak sarılı. Ayakta çarıktan çok ayakkabı var
gibi. Ama o zamanlar ayakkabı Karaman’da ne gezer!.. Belki de vardır. Çoraplar
ise beyaz ve koyu renkli yünden. Sağdan ikinci kişi diğerlerinden farklı olarak
kalın aba kaftan giymiş. En sağdaki kişinin kollu cepkenin altına giydiği beyaz
entarinin etek kısmı dize kadar sarkıyor.
Fotoğraf 20
10/8/75b K 433 Karamanlı insanlar
10/8/75c
K 434 nolu fotoğraf da bir önceki fotoğraftan farksız. Bu fotoğrafta sekiz kişi
var. Sekizinci önde bir çocuk. En soldaki Karamanlı’nın baş tarafını, fotoğraf
makinesinin merceğine yapışmış buz parçası olmalı, beyaz bir leke kapatıyor.
Benzer biçimde fotoğrafın sol alt bölümüne de beyaz lekeler yayılmış.
Fotoğraf 21
10/8/75c K 434 kerpiç evler ve Karamanlı insanlar
10/8/75d K 435 nolu fotoğrafta 9 kişi var. Bunlardan
beşi çocuk. En soldaki çocuk fotoğrafa yarım girmiş. Ortadaki kollu cepkenli
iri kıyım adam, diğerlerinden daha fazla göze çarpmakta. Eller cepte bir ağa
rahatlığı ve gururu sergiliyor. Sağdan ikinci kişinin üzerindeki elbisenin,
yakasından palto olduğu belli oluyor. O dönem palto giymek varlıklı olmanın
göstergesi. Diğer fotoğraflara nazaran çocukların yüzleri ve elbiseleri burada daha
belli. Büyüklerinin küçük modelleri gibiler. Bu fotoğrafı daha anlamlı kılan
özelliği ise birbirinden küçük üç çocuğu giyim yönünden karşılaştırma imkânı
vermesidir. Çocuklardan büyük olanı, başlık, kuşak, pantolonuyla yetişkinlerin
minik bir kopyası gibi durmaktadır.
Değerlendirmeye alınan son üç fotoğraftaki insan
sayısı yirmi dört. Son derece sert geçen bu kış gününde bu kadar insan ne diye
dışarıda duruyor? Sırf poz vermek için bir araya gelmiş olamazlar. Duruşları da
oldukça rahat. Bunların bulundukları yer çarşı ve bunlar da esnaf, tüccar ve
zanaatkar olmalıdır.
Fotoğraf 22
10/8/75d K 435 Karamanlı insanlar
10/8/74c nolu Kadirhane Cami Sokak fotoğrafı
İlginç fotoğraflardan biri de 10/8/74c nolu olandır. Bu fotoğraf Karaman’da
oldukça tartışıldı. Biz de Remzi Tartan Bey ve Nazım Boynukalın Bey ile bu
fotoğrafın neresi olabileceğini zaman zaman istişare ettik. Onların görüşüne
göre burası Kadirhane Camii’ni gören bir sokak. Burasının Kadirhane Camii
olabileceğini gösteren en büyük kanıt ise caminin ters tarafındaki minaresi ile
yapının çok küçük olmasıdır. Minarenin normalde solda olması gerekiyor. Ayrıca
yeniden yapılsa da bu cami halen de resimde olduğu gibi küçük ve basıktır.
Fotoğrafın daha ilginç özelliği ise bu sokağın bir çarşı olduğudur. Sağdaki
sıra sıra sundurmalı yapılar var iken solda önüne eşya konulmuş büyük kapılı
dükkanlar görülmektedir. Yine gergerli bir at arabası fotoğrafın sağına girmiş.
Burasının bir çarşı olduğunu gösteren bir diğer öge de öte beri giden insanlardır.
Fotoğraf 23
10/8/74c K 432 Kadirhane Camii ve Kadirhane Sokağı
10/8/72a 1092 nolu belediye binası ve belediye meydanı fotoğrafı
En önemli fotoğraflardan biri de Belediye Meydanı ait
olanı. Kitleler bu fotoğrafı, Kelebek Mobilya’nın bir takviminde kullanmasıyla
yıllar önce öğrenmişti. Kelebek Mobilya da bu fotoğrafı, 1930 Almanya
baskısından almış olmalıdır. Nedense de Karaman’da bu fotoğrafın 1905 tarihli
olduğu yayılmıştı. Oppenheim arşivinin açılmasıyla beraber fotoğrafın tarihinin
1899 olduğu kesinleşti.
Oppenheim
arşivinde belediye meydanının iki fotoğrafı (10/8/72a 1092, 10/8/79b) var. Şadırvanın
solundaki taş bina, fotoğrafın birinde kadraja daha fazla girmiş. Görüntüde belediye
meydanı, şadırvan, şadırvanın arkasında belediye binası, insanlar ve diğer taş
binalar var.
Taş
binalardan günümüze sadece belediye binası gelebilmiş. Betonu kutsayan
anlayışın hâkim olduğu dönemlerde yok edilmiş, diğer taş binalar. Sağda sıralı
taş binaların olduğu yerde şimdi Türkçe Dil Parkı ve eski Karaman Belediyesi
binası bulunmakta. Taş binanın solundaki iki katlı taş binanın olduğu yerde
şimdi sarrafiyeler bulunmakta. Meydan şimdiki Atatürk Parkı. Emeklilerin çok
uğrak salmasından halk buraya Emekliler Parkı da demektedir. Cumhuriyet’e de
meydan olarak giren burası, 1925 yılında parka çevrilir. Rahmetli Kemal
Bayat’ın anlattığına göre de Atatürk’ün sesinden Cumhuriyet’in Onuncu Yıl
Nutku, bu parkta halka dinletilmiş.
Gelelim
taş binaya! Nisan 2013’te “Taş Bina ile Zamanda Yolculuk” yazımda ele aldığım
üzere bu binanın 131 yıllık geçmişinde acı ve mutlu birçok hatıra saklı. O
kadar badire atlatıp da sağ salim günümüze gelebilmesine şaşmamak elde değil.
Hele hele tarihi eser kıymetinin hiç bilinmediği dönemlerde, sapasağlam
kalabilmesini açıklamanın yolu yok. En iyisi şanslıymış deyip geçmek. Belediye
binası olmasının yanında kaymakamlık, nüfus müdürlüğüne de ev sahipliği yapmış,
Cumhuriyet’le beraber. İlk kaymakamlık terk etmiş burayı, 1957’de Hükümet
Konağı yapılınca. Arkasından nüfus müdürlüğü ve diğer kamu kuruluşları… 1970’lerin
ilk yarısında taş binanın karşısına Yunus Emre Konferans Salonu’nun da
bulunduğu belediye binası yapılınca belediye de taşınmış buradan. Sonra esnaf
girmiş buralara. Ve nihayet 2013 yılında restorasyon ile tekrar kavuştu özgün
yapısına. Zemine küçük bir meslekler müzesi, üst katına da bir tanıtım merkezi
yapılmış.
Kitabesi
de ilginç! Yatayda, dikeyde üç hatla yazılmış.
mâşallâhû
mâ kâne
1891
Mimârı Mula Usta sene 1309 Hicrî
Karaman
Belediye Dâire-i Rüsûmı 1307
(……)
Timurcızâde? Hacı Nur? Ağa Emânı
Fotoğraf 24
Karaman Belediyesi ilk bina kitabesi, Foto, Yusuf Yıldırım
Sülüs
istifle yazılmış “mâşallâhû mâ kâne” duası, kitabenin ana bölümünü oluşturuyor.
Binanın inşa tarihi kitabede üç ayrı takvimle atılmış. Miladi 1891 tarihi kitabenin
sağ kenarının altına dik yazılmış. Diğer tarihler; 1307 Rumi 1309 Hicri. Sol
kenara dikey “(…….) Timurcızâde? Hacı Nur? Ağa Emânı” metni yazılmış. Timurcı
yani Demirci. Hacı Nur Ağa’nın adının yanındaki “Emânı” kelimesinden binayı
yaptırmakla bir bağlantısı olduğu anlaşılıyor. Hakkında daha fazla tespit
edilmiş bilgi yok. Mimar Mula Usta’nın Ermeni olduğuna dair Rahmetli Talat Duru’dan
aktarma bir bilgi vardı. Zaten de Taş Bina’ya yerli yerince konulmuş sütun,
kemer ve pencere alınlıklarındaki kabartma motifli taşlardan anlaşılacağı üzere
bu binayı bir Müslüman’dan çok bir Hristiyan’ın yapabileceği öngörülebilir.
Taş
binanın yapımına dair Rahmetli Talat Duru amcanın aktardıkları şöyle:
Zamanın kaymakamı bir tellal çıkartıp
“yapılacak belediye binası için taş getirene taş başı para ödeneceğini”
beyan eder. Eşeğini, katırını ve devesini alan Karadağ’a gider. Binbir
Kilise’den taş getiren getirene.
Rahmetli
Talat amcanın, Rıfkı Boynukalın ve Nazım Boynukalın kardeşlerin söylediğine
göre taş binanın müteahhidi Boynukalınzâde Hacı Ali Ağa imiş. Rıfkı Boynukalın
ve Nazım Boynukalın’ın aktardığı taş bina hikâyesi şöyledir:
Boynukalınzâde Hacı Ali Ağa, taş
binanın müteahhididir. Bir ara Hacı Ali Ağa para yiyor, diye bir söylenti çıkarılır.
Eee iftira atması kolay da temizlemesi zordur. Bu söz, çok ağrına giden Hacı
Ali Ağa, binanın yapımına ait tüm harcamalarının karşılığı olan 250 altını
kendi cebinden karşılar.
Belediye binasının müteahhidi Boynukalınzâde Hacı Ali Ağa ile Emanı Hacı
Nur Ağa arasında bir tutarsızlık ve bağlantısızlık var. Bu tutarsızlığı
gidermek veya aradaki boşluğu doldurmak için daha fazla bilgi ve belgeye
ihtiyaç var.
Fotoğraftaki
görüntüye göre belediye meydanında on kadar insan, bir eşek iki de büyük sandık
görünmekte. İnsanların özellikle fotoğraf makinesine bakışından poz verdiği
anlaşılıyor. Diğer fotoğraflardan farklı olarak buradaki insanların çoğu fesli
ve uzun ceketli. II. Mahmud ile beraber devlet dairelerinde çalışanlara fes
giyme mecburiyeti getirilmişti. Demek ki bunlar devlet memurları.
Heybeli
eşek ile ortada duran sandıklar; buranın aynı zamanda pazar yeri olarak
kullanıldığını gösteriyor.
Fotoğraf 25
10/8/79b Belediye Meydanı
Fotoğraf 26
Belediye Meydanı, Max von Oppenheim, İkinci Abdülhamit Albümü
Sonuç, değerlendirme, tartışma
Oppenheim’ı diğer seyyahlardan ayıran özelliği, yaşayan bir şehri ve
yaşayan şehrin insanlarını doğal ortamında, sosyal hayat içinde belgelemiş
olmasıdır.
Öncelikle manzara fotoğraflarıyla, Karaman’ın genel şehir yapısını
belgelemiştir.
Çektiği derinlikli sokak fotoğrafları, dönem Karaman’ına tam fikir verecek
niteliktedir.
19. yy Karaman insanını kadın, erkek ve çocuk olarak örnekleyen
fotoğraflar, Oppenheim arşivini Karaman için ayrıcalıklı kılmaktadır.
Kadirhane Camii Sokağı ve belediye meydanı fotoğrafları, Karaman’ın o
zamanki sosyal hayatını belgeleyecek niteliktedir.
Oppenheim bu fotoğrafları kış mevsiminde çekmiştir. Yazın gelerek Karaman’ı
fotoğraflamış olsa aynı konularda daha somut konuşuyor olabilirdik.
Bu yazı, Oppenheim’in fotoğraflarına sadece bir değinişti. İyi ve
derinlemesine bir analizle ve diğer dönem fotoğraflarıyla beraber Karaman’ın
19. yy ve 20. yy başına dair bir kitap hazırlanabilir.
Kaynaklar
Davis,
E. J. ( 1879). Life in Asiatic Turkey. London: Stanford.
Geni. (2020, June
6). Max Adrian Simon Hubert Adrian Simon Herbert Freiherr von Oppenheim,
Dr. Jur. 08 14, 2021 tarihinde www.geni.com: https://www.geni.com/people/Max-Adrian-Simon-Hubert-Freiherr-von-Oppenheim-Dr-jur/6000000012941308297
adresinden alındı
Oppenheim, M. v.
(1899). Kaleden Karaman. Karaman.
http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/FOTOGRAF/90567---0148.jpg adresinden
alındı
Oppenheim, M. (2017). İDAİ Objects. 10 16, 2022
tarihinde https://arachne.dainst.org:
https://arachne.dainst.org/search?q=tell%20halaf adresinden alındı
Oppenheim, M. v.
(2017). İDAİ Objects. 10 14, 2022 tarihinde https://arachne.dainst.org:
https://arachne.dainst.org/search?q=%22Oppenheim%22 adresinden alındı
Oppenheim, M. v.
(2017). İDAİ Objects. 10 16, 2022 tarihinde https://arachne.dainst.org:
https://arachne.dainst.org/search?offset=350&fl=20&q=karaman
adresinden alındı
Oppenheim, M. v.
(tarih yok). İ.U. Küt. ve Dok. Merkezi. http://katalog.istanbul.edu.tr:
http://katalog.istanbul.edu.tr/client/tr_TR/default_tr/search/results?qu=Oppenheim%2C+Max+Freiherr+Von&te=&ps=300
adresinden alındı
Ünver, A. S.
(1961). Karaman Defteri 733. Karaman: Süleymaniye Yazma Eserler
Kütüphanesi.
Ünver, A. S.
(1966). Karaman Defteri 739. Karaman: Süleymaniye Yazma Eserler
Kütüphanesi.
Kaynak
kişiler
Ahmet Talat Duru
İbrahim Rıfkı Boynukalın
Nazım Boynukalın
Remzi
Tartan
Not: Bu yazı Akademik Sayfalar'da iki bölüm halinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder