09/11/2022

Oppenheim’ın Karaman Fotoğraflarında Şehir, Sokak ve İnsan

 

Oppenheim’ın Karaman Fotoğraflarında Şehir, Sokak ve İnsan

Yusuf Yıldırım

Giriş

Birinci Dünya Savaşı’nı hazırlayan etmenlerin savaştan 20 yıl kadar önce özellikle Ortadoğu’da oluşmaya başladığı; günümüze gelen arşivler ve yayınlarla daha iyi anlaşılmaktadır. Hedeflerindeki bölgelerde hakimiyet kurmak ve hakimiyet alanlarını genişletmek isteyen Almanya ve İngiltere’nin güç mücadelesi, casusları aracılığıyla Ortadoğu’ya sıçramıştır. İngiltere tarafında Gertrude Bell, T. E. Lawrence, casusların en bilinenleridir. Almanların ise Max von Oppenheim’ı vardır. Ortadoğu coğrafyasını avucunun içinde gibi iyi bilmeleri, ana dil seviyesinde Türkçe, Arapçaya hakimiyetleri, arkeoloji ve seyyahlık yetenekleri, bu casusların her birini ayrıcalıklı kılmaktadır. Öyle ki Ortadoğu ve Anadolu’yu avuçlarının içinde gibi bilen bu casus oryantalistlerin bizlere en büyük faydaları da uğradıkları şehir, köy, kasaba ve kırsal bölgelere ait kayıtlar oluşturmalarıdır.

Oppenheim’ın fotoğraflarında diğerlerinden farklı olan ve öne çıkan özellikler; tarihi eserler dışında 19. yy’ın sonunda Osmanlı şehirlerindeki sivil hayatı belgeleyen zengin bir koleksiyon olmasıdır. Bu yazı, Oppenheim’ın 1899 yılında fotoğrafladığı Karaman’a ait mekanları, sokakları ve insanları, döneminin kültürü içinde kısa değinmelerle çözümlemeyi ve açıklamayı amaçlar. Buradan hareketle fotoğraflara bakıldığında ne görüldüğünden çok ne görülmesi gerektiği söylendikten sonra fotoğrafa giren kültürel ögelerin incelenerek çözümlenmesi yanında fotoğrafların daha iyi anlaşılması için hem o ögelerin döneminin kültürel özellikleri anlatılmakta hem de diğer seyyahların notlarıyla bağlantı kurularak açıklamalar yapılmaktadır. Fotoğrafların seri numaraları ile çekim sıraları eş olduğundan anlatım, istisnalarla ilk fotoğraflardan başlanılarak yapılmıştır.

Max Adrian Simon von Oppenheim (1860-1946)

15 Temmuz 1860’da Kölnlü bir banker olan Albert von Oppenheim’ın oğlu olarak dünyaya gelen Max Freiherr von Oppenheim (Tam adı Max Adrian Simon von Oppenheim) Almanya’nın önde gelen Yahudi kökenli zengin ailelerinden birine mensuptu ve babası Albert Oppenheim evlenmeden hemen önce (1858) Yahudilikten Katolikliğe geçmişti. Baba Albert’in eşi ve aynı zamanda Max Oppenheim’ın annesi olan Paula (Engels), Kölnlü Katolik bir ailedendi. Oppenheim’ın babası bir aile kuruluşu olan Köln’deki Bankhaus Oppenheim jr&Cie’nin küçük ortağıydı. Oğul Max doğduğunda banka 70 yıllık bir geçmişe sahipti. Kendisi önemli bir araştırmacı olarak bilinse de aynı zamanda çok iyi bir diplomat ve tarihi eser koleksiyoncusudur. Bitmez tükenmez merakıyla üç kez doğuya kişisel seyahat yapmıştır (Geni, 2020).

Fotoğraf 1 Max Adrian Simon von Oppenheim Tel Hallaf'ta iken


1898 yılında Ortadoğu’yu tanımak ve İngilizlere karşı stratejiler geliştirmek üzere casus-diplomat olarak Kahire Alman Konsolosluğu görevine başlar. Bu görevde iken de tüm mesaisini Arap dünyasına verir. Doğu Akdeniz ve Mezopotamya arasındaki bölgeyi, kendine has yöntemlerle birkaç yıllık sürede tarar. Suriye’nin Türkiye sınırına yakın Tel Hallaf kazılarıyla ünlenir. Buradaki M.Ö. 1. yüzyıldan kalma Arami Prensi'nin sarayına ait antik eserleri gün ışığına çıkarır (Oppenheim M., 2017).

Fotoğraf 2 Oppenheim'ın Tel Halaf'ta çıkardığı Arami kral/prens heykeli

Oppenheim’ın fotoğrafları

Yanında her zaman profesyonel fotoğrafçılar bulunduran Oppenheim, on yıllık zaman diliminde çoğunlukla şehir, sokak, tarihi eser, mimari eser, insan, sosyal mekân fotoğrafları çeker. Sonuçta Ortadoğu ile Anadolu’nun yaşam ve kültürüne ait 13.000 fotoğraflık muazzam bir koleksiyon ortaya çıkar. Max Freiherr von Oppenheim, 1929 yılında kendi adı ile kurduğu arşiv-müzeye tarihi eser koleksiyonu ve fotoğraf arşivini bağışlar. Oppenheim Fotoğraf Arşivi’ndeki 75 albüm, 10 ciltte toplanarak 1930 yılında yayımlandı. Bu fotoğraf arşivi; Research Archive for Ancient Sculpture at the University of Cologne and the German Archaeological Institute (DAI) (Oppenheim M, 2017) elektronik veri tabanına yüklenerek açık erişime verilmiştir.

İstanbul Üniversitesi, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığının açık erişime sunduğu II. Abdülhamit Fotoğraf Koleksiyonları içinde Oppenheim’ın çektiği fotoğraflar da (Oppenheim M. v., İ.U. Küt. ve Dok. Merkezi) ortaya çıktı. Buradan, II. Abdülhamit’in Oppenheim’a devletin her yerinden fotoğraf çekmesi için bir talimat verdiği, bir sözleşme yaptığı anlaşılıyor. Ancak Oppenheim’ın fotoğraf koleksiyonlarının tamamının bulunduğu Arachne (German Archaeological Institute (DAI) the Archaeological Institute of the University of Cologne Araştırma Merkezi) ile İstanbul Üniversitesi II. Abdülhamit Han Fotoğraf Albümleri karşılaştırıldığında; Oppenheim’ın, Anadolu ve Ortadoğu’daki çektiği fotoğraflardan çok azını padişaha verdiği görülmektedir. Mesela Arachne’de Oppenheim’ın fotoğraf albümünden Karaman kataloglu 45 fotoğraf var iken II. Abdülhamit Fotoğraf Albümü’nde (Oppenheim M. v., İ.U. Küt. ve Dok. Merkezi) Oppenheim’a ait sadece beş adet Karaman fotoğrafı vardır.

Oppenheim’ın şehir, sokak ve insan temalı Karaman fotoğrafları

Onun Karaman fotoğrafları, Adana Konya bölgesini içine alan sekizinci cilttedir. Fotoğrafların çekildiği tarih 1899 yılı kışıdır. Toplam, ayrıntılı araştırmada bu sayı artabilir, 45 adet Karaman fotoğrafı vardır. Bu fotoğraflardan dokuzu şehir, dokuzu sokak ve insan, biri Karadağ, biri de mezarlık; diğerleri, tarihi eser görüntüleridir (Oppenheim M. 2017). Şehir, sokak ve insan temalı Karaman fotoğrafları şunlardır:

10/8/64b K 416 şehir genel görünüm

10/8/64c K 417 şehir genel görünüm

10/8/64d K 418 Karadağ manzarası

10/8/65a K419 Şehir genel görünüm

10/8/65d K 421 Kaleden genel görünüm

10/8/66b K 424 Kaleden genel görünüm

10/8/66a K 423 Kaleden genel görünüm

10/8/68a 1087 Bir sokaktan Kale

10/8/68b 1088 Kaleden genel görünüm

10/8/72a 1092 Belediye Meydanı

10/8/73a K 428 İbrahim Bey İmareti doğu cephe

10/8/73b K 429 Sokak derinlemesine görünüm

10/8/73c K 430 Sokak ayrıntısı

10/8/74a K 428 Hatuniye Mezarlık

10/8/74b K 429 Aktekke Camii

10/8/74c K 432 Kadirhane Camii ve Kadirhane Sokağı

10/8/75a K 432 kerpiç evler ve Karamanlı insanlar

10/8/75b K 433 Karamanlı insanlar

10/8/75c K 434 Kerpiç evler ve Karamanlı insanlar

10/8/75d K 435 Karamanlı insanlar

10/8/76a K 436 Karaman şehir genel görünümü

10/8/79b Karaman Belediye Meydanı (Pazar yeri)

10/8/79a Kaleden şehir görünüm

NEKYA90567/148 Kaleden Karaman

NEKYA90567/149 Karaman Belediye Meydanı (Pazar yeri)

Fotoğraflarla ilgili çok önemli bir özellik de çekim sırasına göre fotoğraflara seri numarası verilmesidir. Fotoğrafların çekildiği sıraya göre seri numarası alması; yeri bilinemeyen sokakları konumlandırmada çok işe yaramaktadır. Buna göre Oppenheim, fotoğraf çekmeye kale ve çevresinden başlamış, sonra şehir merkezine yönelerek sırayla Hatuniye Medresesi, Aktekke, İbrahim İmareti, Belediye Meydanı (Cumhuriyet Parkı), Kadirhane Camii Sokağı’nı fotoğraflamıştır.

Oppenheim’ın Karaman manzaralı fotoğrafları

Fotoğrafların çekildiği tarihte şehir, kaleden Paşa Camisi’ne doğu batı eksenli uzanıyordu. Şehrin güney kanadını oluşturan Çeltek, Gazalpa, Mehmet Bey, Zeyve Sultan ve Siyahser mahalleleri yayındaki bölge daha çok bahçe ve tarla durumunda olup yerleşim sınırlıydı. Kuzey kanattaki Emekseven, Alacasuluk, Hecceler, Valide Sultan, Kazımkarabekir mahallelerinin bulunduğu bölge de hâkezâ bahçe ve tarla alanlarıydı. 50 yaş ve üstü Karamanlıların hatırlayacağı üzere buralarda yapılaşma 80’li yıllarla hızlanmıştır.

Fotoğraf 3 Havadan Karaman, 1955, ATASE Arşvi, Remzi Tartan tarafından sağlanmıştır.

Dokuz şehir manzaralı fotoğrafının dördü dıştan; beşi de Karaman Kalesi’nden çekilmiştir. 10/8/64d K 418 nolu kale görüntülü ve 10/8/76a K 436 nolu Karadağ görüntülü fotoğrafların Hecceler’e yakın bir konumdan çekildiği anlaşılmıştır. Şehrin batı ve güneyinin geniş bahçelik, doğusunun yerleşme alanı olmasından 10/8/64b K 416, 10/8/64c K 417, 10/8/65d K 421 numaralı fotoğrafların da yine kuzeyden çekildiği rahatlıkla söylenebilir.

Fotoğraf 5 10/8/64d K 418 Karadağ manzarası, Max von Oppenheim, Karaman, 1899

18-19. yylarda Karaman’a gelen yabancı seyyahların gözlemlerine göre Karaman; kerpiç duvarlı büyük bahçelerle çevrelenmiş kerpiç evlerden bir araya gelmiş harabe bir şehirdir. 10/8/65a K 419 numaralı fotoğraf şehrin bu özelliğini somutlar niteliktedir. Önde tarla, ilerisinde uzun ve yüksek duvarlı bahçeler, arkadaki kerpiç binalar; Karaman şehir yapılaşmasının tamamına ipucu olacak özelliklerdedir. 10/8/65a K419 nolu fotoğraf kuvvetle muhtemel, kalenin şehri gören yönünden güney doğusundan çekilmişe benziyor.

 

Fotoğraf 6 10/8/65a K419 şehir genel görünüm


Fotoğraflardaki bir başka ayrıntı da bitki örtüsüdür. Tüm fotoğraflarda Karaman, kış olsa da ağaç zengini, adeta bahçeden bir şehirdir. İbn-i Batuta, Evliya Çelebi gibi Müslüman seyyahların yanında; 15.-20. yylar arasında Karaman’a uğramış yabancı seyyahlar da ezberlemişçesine bu bilgiyi tekrar eder. İnce ve yüksek ağaçların kavak; çok dallı geniş ağaçların ceviz olduğu söylenebilir. Küçük ağaçların ne olduğu fotoğraftan seçilemese de erik, elma, kayısı, dut, fındık gibi bitkilerin Karaman’ın geleneksel meyve ağaçları olduğu; Çeltek ve Mehmet Bey mahallelerinde 90’lara kadar çokça bulunduğunu da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Hatta çalı tipindeki fındık ağaçları, Emir Musa Medresesi harabesine yakın bahçelerde su kenarlarında 1980’lerde örnek gösterilecek kadar da olsa bulunuyordu. Gödet Barajı’nın yapıldığı 1990’lara kadar Zeyve, Çeltek, Karadeğirmen, Boklubent, Emekseven ve Kale civarındaki bu meyve bahçeleri varlıklarını korudular.

 


Fotoğraf 7 10/8/64b K 416 şehir genel görünüm

 


Fotoğraf 8 10/8/64c K 417 şehir genel görünüm

Oppenheim, şehri bir de Kale merkezli fotoğraflamıştır. Çektiği pozlardan üçü (10/8/66b K 424, 10/8/68b 1088 ve 10/8/79a) milimetrik farklarla aynı görüntülerdir. 10/8/65d K 421 nolu fotoğraftaki yüksek bir minare, görüntüde belirgindir. Birbirine çok benzediğinden, -o zaman ayakta olan- Emir Musa Mescid/Medresesi’nin mi İbrahim Bey İmareti’nin minaresi mi olduğunu kestirmek zor olsa da Emir Musa Mescidi’yle aynı doğrulta ve daha önde olan Pir Ahmet Camisi’nin fotoğrafta olmamasından bu minarenin İbrahim Bey İmareti’ne ait olduğu anlaşılıyor. 10/8/66b K 424 nolu fotoğraf bu görüşü daha da güçlendiriyor. Çünkü dikkatli bakınca bu fotoğrafın kadrajında birbirine uzak iki minare seçilmektedir. Soldaki minare Paşa Camisi’nin ise sağdaki kalın minare İbrahim Bey İmareti’nindir.

 


Fotoğraf 9 10/8/65d K 421 Kaleden genel görünüm

 


Fotoğraf 10 10/8/66b K 424 Kaleden genel görünüm

 

10/8/66b K 424 nolu kaleden şehri gösteren fotoğrafın bir kopyası da İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Başkanlığında II. Abdülhamit Koleksiyonu (Oppenheim M. v., İ.Ü. Küt. Ve Dok., 1899) içindedir. Bu fotoğraf tek başına yazı olacak niteliktedir. Büyütülüp bakıldığında fotoğrafın şaşılacak ipuçları sakladığı görülür. Çünkü kaleden çekilen fotoğrafın kadrajına neredeyse şehrin yarısı girmiştir. Öyle ki Şehir Mezarlığı ve içindeki Kızlar Türbesi üç km’lik mesafeye rağmen 300 metre yakındaymışçasına görünmektedir. Yine İbrahim Bey İmareti’nin minaresinin hemen arkasında beliren Osmanlı tipi minare de aslında üç buçuk km uzaklıktaki Nuh Paşa Camii’nin minaresidir. Genel görüntü içinde irice görünen yapıları belirlemek ise ayrı bir çalışma konusudur.



Fotoğraf 11 .Kaleden Karaman, Max von Oppenheim, İkinci Abdülhamit Fotoğraf Albümü

Görüntüye hâkim fotoğraf ögesi ise kerpiç duvarlarla bölünmüş bahçelerdir. Fotoğraf, neredeyse evler ve bahçeler biçiminde bölünmüş ve dizilmiş koca bir köy izlenimi vermektedir. Öyle ki, kaleden sonra başlayan bahçeler, bugün toprak bile görmenin imkânsız olduğu şehrin içine kadar sokulmuş görünüyor. Özellikle İbrahim Bey İmareti, Aktekke ve kale arasıyla İbrahim Bey İmareti’nin arkasına düşen bölgenin tamamen bahçe ve tarladan oluştuğu açıkça görülmektedir. Aslında şehir bu doğal yapısını 1970 ve 1980’lere kadar aşamalı korumuştur. İbrahim Bey İmareti’nin arkasındaki Höyük, Boklubent, Karadeğirmen, Gazalpa ve Akyokuş (Otogar) arasındaki geniş bahçeler Gödet Barajı yapılıncaya kadar varlıklarını sürdürmüştü. Mersin yoluna paralel Karadeğirmen ile Karayolları 33. Şube Şefliği arasındaki bölgede parçalı da olsa günümüze kadar gelebilmiş ve korunabilmiş yeşil elma bahçeleri vardır. Karadeğirmen, Höyük, Zeyve Sultan üçgeninde verimli tarım alanları yeşil olma özelliğini çoktan kaybedip kuru elma ağaçlarıyla dolu tarlalara dönüşmüşken; üstüne buraların imara açılmasıyla 2010’dan bugüne beton binalarla doldurularak verimli arazi olma özelliği de kaybettirilmiştir.

Fotoğraflardaki kerpiç evlere gelince! Neden tüm evler kerpiçtendir? Taşın ve ahşabın çok az olduğu geniş ovanın sınırsız toprağından üretilen kadim inşa malzemesi kerpiç, geleneksel Karaman evlerinde bolca kullanılmıştır. Ancak güzellikten yoksun görüntü; bakımsızlık, yıkılmışlık, kaderine terk edilmişliği çağrıştırmaktadır.

 


Fotoğraf 12 10/8/66a K 423 Kaleden genel görünüm

 

 


Fotoğraf 13 10/8/68b 1088 Kaleden genel görünüm

 

 


Fotoğraf 14 10/8/79a Kaleden şehir görünüm

 

10/8/74a K 428 nolu mezarlık fotoğrafı

İlginç fotoğraflardan biri de bir mezarlığa ait olandır. Mezarlıkları ve mezar taşlarını öne çıkarmasıyla da Oppenheim diğer seyyahlar ayrılır. 10/8/74a K 428 nolu fotoğrafın kadrajında belki 300’e yakın mezar taşı var. Bu yoğunluğa sahip olabilecek iki yer; Şehir Mezarlığı ile Gazalpa Mezarlığı olsa da burası, günümüze gelememiş, başka bir mezarlıktır. Bu mezarlığın ne ve nerede olduğuna, arkasındaki iki tarihi eser tanıklık eder durumdadır. Mezarlığın arkasından yükselen ve diğer yapılardan daha büyük tarihi eser Hatuniye Medresesi’dir. Hatuniye Medresesi’nin solunda bir yarım daire karaltısı biçimindeki yapı ise Saadettin Ali Mescidi’dir.

Fotoğraftaki mezar taşlarının tamamının malzemesi tüftür. Karaman’a geçmişte taş ocaklığı yapmış Kurtderesi köyünden hem tarihi eserler için hem de mezar taşı için yüzyıllarca taş getirilmiştir. Görülebildiği kadarı ile mezar taşları, başlıklı ya da sivri tepeliklidir. Kadraja en önden giren bazı mezar taşları da sandukalıdır. Mezarlığın arkasında tarihi eserler dışında birkaç kerpiç ev ve kavak ağaçları sıralıdır.

Bu mezarlığa ne oldu? Başka seyyahların fotoğraflarında daha yoğun, daha çok mezar taşına sahip olduğu anlaşılan bu mezarlık üzerine 1954 yılında Kale İlkokulu, 1972 yılında Anafartalar Ortaokulu yapılmıştır. Yine 1950 ve 1960’lardaki hava fotoğraflarındaki görüntüye göre bu mezarlığın mezar taşlarının yüzde doksanının yok edildiği gözlerden kaçmamaktadır. 2022 yılında ise bu alan Millet Parkı’na dönüştürülmüştür.

 

 


Fotoğraf 15 10/8/74a K 428 Hatuniye Mezarlık

Oppenheim’ın sokak ve insan temalı Karaman fotoğrafları

Oppenheim’ın fotoğraflarını özel ve ayrıcalıklı kılan, yerel insan tiplerini yerinde bol bol fotoğraflamasıdır. Kendisinden altı yıl sonra Karaman’a gelen Gertrude Bell’in 1905 ve 1907 Karaman fotoğraflarında çoğunlukla tarihi eserler vardır; insan ya yoktur ya da çok azdır. Oppenheim, özellikle çarşıdaki, evdeki, sokaktaki Karamanlı insan tiplerini fotoğraflayarak bir bakıma zamanı durdurmuştur. Sonuçta bu fotoğraflar, o dönem kültürünün en önemli en somut belgeleridir. Bu fotoğraflar ortaya çıkıncaya kadar Cumhuriyet öncesi Karamanlıların genel giyim kuşam ve görünüşüne dair bazı seyyahların birkaç cümlesi ve E. J. Davis’in 1874 Karaman/Larende resmi dışında somut belge yoktu.

10/8/73b K 429 derinlemesine sokak fotoğrafı

10/8/73b K 429 nolu fotoğrafta derinlemesine bir sokak görüntülenmekte. Eski Karaman sokaklarını örnekleyecek özellikteki bu sokak, Karaman’da nerede olduğuna dair günümüze bir ipucu bırakmasa da bir sonra ele alınacak fotoğraflarla ilişkisi olduğu kesindir. Buna göre bu sokak, Saadettin Ali Mescidi, Hatuniye Medresesi önünden Aktekke’ye gelen sokağın bir kesitidir.

Sokak, sağlı sollu tek kat kerpiç binalarla sıralı. Ve her evin bir köşesine büyükçe köşeli baca çıkarılmış. Fotoğrafa girmeyen genel manzarada, evlerin arka kısmı sokağa bakarken ön kısımlarında avlulu bir bahçe bulunması doğaldır. Karla karışık donmuş çamurla kaplı sokağın ortasında öne doğru yürüyen beyaz poşulu ve şalvarlı bir kadın var. Poşu, kadının başından dizine kadar bölümünü örtmüş. Süheyl Ünver’in Karaman Defteri’ndeki (Ünver, Karaman Defteri 733, 1961) Karamanlı kadın çizimleri ile E. J. Davis, Life Asiatic’teki (Davis, 1879) anlatımlarından hareketle kadının poşuyu çene altından iğneyle ya da dişleriyle tutturduğu rahatlıkla söylenebilir. Anadolu’daki kadınların çoğunluğu belki bu şekilde örtü takıyordu. Kadınların kışlık üst giyiminde kahverengi yün poşu vazgeçilmezdi. Bir de halk arasında çil örtü denilen yazın takılan pötikareli örtüler vardı. Onların bu örtüyü kullanışında bir fark var vardı. Diğer şehirlerdeki kadınlar, sokağa çıktıklarında, yüzlerini göstermeyecek ve sadece iki gözü açık kalacak biçimde örtüyü kapatırlarken Karamanlı kadınlar ise aynı örtüyle sadece bir gözünün göreceği kadar bir boşluk bırakıyorlardı.

Sokakta ikinci belirgin nesne; bir at arabası. Değişik bir araba. Fayton tekerli ama yaylı değil. Arabanın kasasına takılan yan kanatlar dışa eğimli, yüksekçe. Bu arabalar özellikle harman zamanı sap taşımak için kullanılırdı, o zamanlar. Kendi yüksekliğini üçe dörde katlayacak biçimde bu arabaya sap yığılır; ön ve arka tarafındaki açıklıklardan sap, saçak gibi sarkardı. Demir tekerlekli ilk traktörün Karaman’a, Hacı Sami Tartan eliyle getirilmesine 35-40 yıl vardır, daha. Bu arabanın Karaman’daki adı, gerger, gergerli idi. Remzi Tartan’ın verdiği bilgilere göre cerger ya da cergerli biçiminde söyleyişleri de vardı.

Bu sokak Karaman’ın neresindeydi?

Fotoğrafların seri numarası esas alındığında öncesindeki ve sonrasındaki fotoğraflarla bu fotoğrafın ilişkisi vardır. Önceki fotoğraflar kaleye, sonraki fotoğraflar ise Aktekke Camii’ne ait olduğundan bu sokak Hatuniye ve Aktekke Camii arasında bir yere konumlandırılabilir. Çünkü bu sokak fotoğrafının hemen devamında; 10/8/73c K 430 ve 10/8/74b K 429 nolu iki sokak fotoğrafı daha vardır. Zaten her üç fotoğraftaki sokak görüntüleri de aynı sokağın üç değişik yeri gibi durmaktadır.

 

Fotoğraf 16 10/8/73b K 429 sokak derinlemesine görünüm

 

10/8/73c K 430 nolu sokak fotoğrafı

10/8/73c K 430 nolu fotoğraf, bize birçok ayrıntı sunmaktadır. Fotoğrafa kabaca bakıldığında sokağın solunda tahta kapı önünde duran iki kadın, iki erkek görünmektedir. Fotoğrafa tam odaklanıldığında orada iki kişi daha görülmektedir. Kapının bu tarafında başlığı sarıklı bir adam dikiliyken önünde çok belli olmasa da sırtı çocuklu bir kadın diğer kadınlara doğru hafif eğilmiş durumdadır. Üç kadın bir şeyler konuşmakta iken kapının sağında ve solunda dikili erkekler onları izlemekte.

Fotoğrafın asıl önemli özelliği, Osmanlı’nın Karamanlı kadın tiplerini kayıt altına almış olmasıdır. Fotoğraftaki kadınlar, sırta kadar inen siyah şeritli beyaz poşu ile başlarını kapatmış. Alta ise şalvar giymişler. Poşu, Karamanlı kadınların dış elbisesini tamamlayan vaz geçilmez baş örtüsüydü. Sokağa, çarşı pazara çıkışta, çeşmeye, komşuya gidişte mutlaka poşu takılırdı. Poşunun kenarları, içten elle ya da iğne ile çene altından bitiştirilir, olmadı diş ile tutturulurdu. Seyyahların anlatımına göre 18-19. yy’da Karamanlı kadınların geleneksel giyimi böyle idi. Diğer şehirlerin kadınları da mutlaka benzer giyime sahipseler de Karamanlı kadınları ayıran bir özellik; tek gözü açık bırakacak biçimde poşuyu yüze örtmeleriydi. Günümüzde geleneksel giyimi devam ettiren ve bu örtüyü kullanan 50 yaş üstü kadınlarla tek tük olsa karşılaşılmaktadır. Poşunun yünden ve kahverengi olanları da 70, 80 ve 90’lı yıllarda kullanılmıştır. Remzi Tartan Bey’in söylediği gibi öyle herkesin kolayca bulabileceği bulsa da alabileceği bahada değildi. Yazlık olanına çil örtü denirdi. Çil örtü ince pamuklu olup siyah beyaz karelerle desenliydi. 20-30 yıl öncesine kadar şehirde de bu poşuyu kullanan kadınlar vardı.

Fotoğrafın verdiği bir başka ayrıntı da kamış saçaklı dam ve bahçe duvarları. Gödet’ten gelen ırmağın beslediği ovadaki göllerde oluşan sazlıklarda yetişen kamışlar Karaman ev damlarının ve bahçe duvarlarının saçağı olarak kullanılırdı.

 


Fotoğraf 17 10/8/73c K 430 sokak ayrıntısı

 

10/8/74b K 429 numaralı sokaktan Aktekke Camii fotoğrafı

10/8/74b K 429 numaralı fotoğraftaki caminin, ayni tipte aynı mimaride yapılmış Aktekke mi Nuh Paşa Cami mi olduğunu kestirmek zor gibi görünse de yapının son cemaat yerinin eğimli saçağına bakınca burasının Aktekke olduğu anlaşılmaktadır. Günümüzde etrafı tamamen açık, önü meydan olan Aktekke ve çevresinin geçmişte bu şekilde tek katlı kerpiç evlerle ve dar sokaklarla kuşatılı olduğunu görmek doğrusu hem düşünülmez hem de şaşırtıcı bir durumdur.

Sokağın derinliğinde üç dört Karamanlı ya poz vermiş ya da ilk defa gördükleri bir yabancıyı meraklı gözlerle izlemektedir. Kesme taştan düpdüzgün yapılmış yüzyılların tarihi eseri ile binlerce yıl ötesinden gelmiş gibi perişan 50-100 yıllık kerpiç evlerin tezat hali iç burkmakta. Sokağın sağ tarafında dikkat çeken bir kaldırım yüksekliği var. O zaman yolun şose olduğu varsayılabilir.

Bu fotoğraftaki derin sokak kesiti; 10/8/73b K 429 nolu ve 10/8/73c K 430 nolu fotoğraflardaki sokak kesitlerinin nereye ait olabileceğine de kılavuzluk etmektedir. Oppenheim, kaleden fotoğraf çekerek şehir merkezine doğru hareket ettiğine göre 10/8/73b K 429 nolu ve 10/8/73c K 430 nolu fotoğraflardaki sokak, aslında Hatuniye Medresesi’nden Aktekke’ye uzanan sokağın iki farklı kesiti olmaktadır. Her üç fotoğrafın da seri numaralarının arka arkaya olması bu görüşü desteklemektedir.

 


Fotoğraf 18 10/8/74b K 429 Aktekke Camii ve sokak.

10/8/75a K 432 nolu sokak ya da çarşı fotoğrafı

10/8/75a K 432 nolu fotoğrafın nereye ait olduğunu kestirmek imkânsız. Şehrin dış kenarı gibi. Fotoğrafların seri numarasına göre Oppenheim, Aktekke’den sonra bu mekânı çekmiş olmalı. O zaman burası, Aktekke’nin arkasında bir yer, belki de Araba Pazarı (1 Numaralı Aile Hekimliği) taraflarıdır. 10/8/74c K 432 nolu Kadirhane Camii ve Kadirhane Sokağı fotoğrafı, bu fotoğraftaki mekânın neresi olabileceğine ipucu göstermekle beraber fotoğrafın seri numarasına göre de burası Kadirhane Camii’ne yakın bir sokak gibi durmaktadır. Öndeki kerpiç binanın çamur sıvası yepyeni gibi görünüyor. Yazdan kalma ya da birkaç yıllık. Binanın iki kapısı var. Pencereleri küçük ve tavana yakın açılmış. O zaman burası bir işyeri ya da depo. Daha dikkatli bakıldığında birinci kapının önünde bir kır eşek ile onu tutan bir çocuk ya da genç durmakta. Öndeki insanları seçebilmek zor olsa da eşek ve katırlarla bir arada durdukları belli olmakta. Şu durumda burası bir çarşı ya da çarşı sokağı gibi durmaktadır.

 


Fotoğraf 19 10/8/75a K 432 kerpiç evler ve Karamanlı insanlar

Karaman halkından fotoğraflar

10/8/75b K 433 nolu fotoğraf bir ev önünde çekilmiş. Önceki fotoğraftaki bina ve insanları hemen ilerisi bir yer olma ihtimali yüksek. Önde beş Karamanlı fotoğraf için poz vermiş. Arkada eşeklerin yanında iki çocuk da fotoğraf çekimini izlerken pozlanmışlar. Fotoğraf bize iki önemli ayrıntı sunmaktadır. Kişilerin hem giyim kuşamı hem de yüz ifadeleri çok açık. Hemen belli oluyor ki, nemin az olduğu ovada yazın sıcakla kışın soğukla kavrulmuş kapkara yüzler, siyah beyaz da olsa fotoğrafa yansımış. Kıyafetler de çok dikkat çekici. Soldaki üç kişinin başında, çevresi sarıklı basık külah takılı. Üstlerine kollu cepken, altlarına dar şalvar giymişler. Belde yün kuşak sarılı. Ayakta çarıktan çok ayakkabı var gibi. Ama o zamanlar ayakkabı Karaman’da ne gezer!.. Belki de vardır. Çoraplar ise beyaz ve koyu renkli yünden. Sağdan ikinci kişi diğerlerinden farklı olarak kalın aba kaftan giymiş. En sağdaki kişinin kollu cepkenin altına giydiği beyaz entarinin etek kısmı dize kadar sarkıyor.

 


Fotoğraf 20 10/8/75b K 433 Karamanlı insanlar

10/8/75c K 434 nolu fotoğraf da bir önceki fotoğraftan farksız. Bu fotoğrafta sekiz kişi var. Sekizinci önde bir çocuk. En soldaki Karamanlı’nın baş tarafını, fotoğraf makinesinin merceğine yapışmış buz parçası olmalı, beyaz bir leke kapatıyor. Benzer biçimde fotoğrafın sol alt bölümüne de beyaz lekeler yayılmış.

 


Fotoğraf 21 10/8/75c K 434 kerpiç evler ve Karamanlı insanlar

10/8/75d K 435 nolu fotoğrafta 9 kişi var. Bunlardan beşi çocuk. En soldaki çocuk fotoğrafa yarım girmiş. Ortadaki kollu cepkenli iri kıyım adam, diğerlerinden daha fazla göze çarpmakta. Eller cepte bir ağa rahatlığı ve gururu sergiliyor. Sağdan ikinci kişinin üzerindeki elbisenin, yakasından palto olduğu belli oluyor. O dönem palto giymek varlıklı olmanın göstergesi. Diğer fotoğraflara nazaran çocukların yüzleri ve elbiseleri burada daha belli. Büyüklerinin küçük modelleri gibiler. Bu fotoğrafı daha anlamlı kılan özelliği ise birbirinden küçük üç çocuğu giyim yönünden karşılaştırma imkânı vermesidir. Çocuklardan büyük olanı, başlık, kuşak, pantolonuyla yetişkinlerin minik bir kopyası gibi durmaktadır.

Değerlendirmeye alınan son üç fotoğraftaki insan sayısı yirmi dört. Son derece sert geçen bu kış gününde bu kadar insan ne diye dışarıda duruyor? Sırf poz vermek için bir araya gelmiş olamazlar. Duruşları da oldukça rahat. Bunların bulundukları yer çarşı ve bunlar da esnaf, tüccar ve zanaatkar olmalıdır.

 

Fotoğraf 22 10/8/75d K 435 Karamanlı insanlar

 

10/8/74c nolu Kadirhane Cami Sokak fotoğrafı

İlginç fotoğraflardan biri de 10/8/74c nolu olandır. Bu fotoğraf Karaman’da oldukça tartışıldı. Biz de Remzi Tartan Bey ve Nazım Boynukalın Bey ile bu fotoğrafın neresi olabileceğini zaman zaman istişare ettik. Onların görüşüne göre burası Kadirhane Camii’ni gören bir sokak. Burasının Kadirhane Camii olabileceğini gösteren en büyük kanıt ise caminin ters tarafındaki minaresi ile yapının çok küçük olmasıdır. Minarenin normalde solda olması gerekiyor. Ayrıca yeniden yapılsa da bu cami halen de resimde olduğu gibi küçük ve basıktır.

Fotoğrafın daha ilginç özelliği ise bu sokağın bir çarşı olduğudur. Sağdaki sıra sıra sundurmalı yapılar var iken solda önüne eşya konulmuş büyük kapılı dükkanlar görülmektedir. Yine gergerli bir at arabası fotoğrafın sağına girmiş. Burasının bir çarşı olduğunu gösteren bir diğer öge de öte beri giden insanlardır.

                

      

Fotoğraf 23 10/8/74c K 432 Kadirhane Camii ve Kadirhane Sokağı

10/8/72a 1092 nolu belediye binası ve belediye meydanı fotoğrafı

En önemli fotoğraflardan biri de Belediye Meydanı ait olanı. Kitleler bu fotoğrafı, Kelebek Mobilya’nın bir takviminde kullanmasıyla yıllar önce öğrenmişti. Kelebek Mobilya da bu fotoğrafı, 1930 Almanya baskısından almış olmalıdır. Nedense de Karaman’da bu fotoğrafın 1905 tarihli olduğu yayılmıştı. Oppenheim arşivinin açılmasıyla beraber fotoğrafın tarihinin 1899 olduğu kesinleşti.

Oppenheim arşivinde belediye meydanının iki fotoğrafı (10/8/72a 1092, 10/8/79b) var. Şadırvanın solundaki taş bina, fotoğrafın birinde kadraja daha fazla girmiş. Görüntüde belediye meydanı, şadırvan, şadırvanın arkasında belediye binası, insanlar ve diğer taş binalar var.

Taş binalardan günümüze sadece belediye binası gelebilmiş. Betonu kutsayan anlayışın hâkim olduğu dönemlerde yok edilmiş, diğer taş binalar. Sağda sıralı taş binaların olduğu yerde şimdi Türkçe Dil Parkı ve eski Karaman Belediyesi binası bulunmakta. Taş binanın solundaki iki katlı taş binanın olduğu yerde şimdi sarrafiyeler bulunmakta. Meydan şimdiki Atatürk Parkı. Emeklilerin çok uğrak salmasından halk buraya Emekliler Parkı da demektedir. Cumhuriyet’e de meydan olarak giren burası, 1925 yılında parka çevrilir. Rahmetli Kemal Bayat’ın anlattığına göre de Atatürk’ün sesinden Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Nutku, bu parkta halka dinletilmiş.

Gelelim taş binaya! Nisan 2013’te “Taş Bina ile Zamanda Yolculuk” yazımda ele aldığım üzere bu binanın 131 yıllık geçmişinde acı ve mutlu birçok hatıra saklı. O kadar badire atlatıp da sağ salim günümüze gelebilmesine şaşmamak elde değil. Hele hele tarihi eser kıymetinin hiç bilinmediği dönemlerde, sapasağlam kalabilmesini açıklamanın yolu yok. En iyisi şanslıymış deyip geçmek. Belediye binası olmasının yanında kaymakamlık, nüfus müdürlüğüne de ev sahipliği yapmış, Cumhuriyet’le beraber. İlk kaymakamlık terk etmiş burayı, 1957’de Hükümet Konağı yapılınca. Arkasından nüfus müdürlüğü ve diğer kamu kuruluşları… 1970’lerin ilk yarısında taş binanın karşısına Yunus Emre Konferans Salonu’nun da bulunduğu belediye binası yapılınca belediye de taşınmış buradan. Sonra esnaf girmiş buralara. Ve nihayet 2013 yılında restorasyon ile tekrar kavuştu özgün yapısına. Zemine küçük bir meslekler müzesi, üst katına da bir tanıtım merkezi yapılmış.

Kitabesi de ilginç! Yatayda, dikeyde üç hatla yazılmış.

mâşallâhû mâ kâne

1891 Mimârı Mula Usta sene 1309 Hicrî

Karaman Belediye Dâire-i Rüsûmı 1307

(……) Timurcızâde? Hacı Nur? Ağa Emânı

 

Fotoğraf 24 Karaman Belediyesi ilk bina kitabesi, Foto, Yusuf Yıldırım

 

Sülüs istifle yazılmış “mâşallâhû mâ kâne” duası, kitabenin ana bölümünü oluşturuyor. Binanın inşa tarihi kitabede üç ayrı takvimle atılmış. Miladi 1891 tarihi kitabenin sağ kenarının altına dik yazılmış. Diğer tarihler; 1307 Rumi 1309 Hicri. Sol kenara dikey “(…….) Timurcızâde? Hacı Nur? Ağa Emânı” metni yazılmış. Timurcı yani Demirci. Hacı Nur Ağa’nın adının yanındaki “Emânı” kelimesinden binayı yaptırmakla bir bağlantısı olduğu anlaşılıyor. Hakkında daha fazla tespit edilmiş bilgi yok. Mimar Mula Usta’nın Ermeni olduğuna dair Rahmetli Talat Duru’dan aktarma bir bilgi vardı. Zaten de Taş Bina’ya yerli yerince konulmuş sütun, kemer ve pencere alınlıklarındaki kabartma motifli taşlardan anlaşılacağı üzere bu binayı bir Müslüman’dan çok bir Hristiyan’ın yapabileceği öngörülebilir.

Taş binanın yapımına dair Rahmetli Talat Duru amcanın aktardıkları şöyle:

Zamanın kaymakamı bir tellal çıkartıp “yapılacak belediye binası için taş getirene taş başı para ödeneceğini” beyan eder. Eşeğini, katırını ve devesini alan Karadağ’a gider. Binbir Kilise’den taş getiren getirene.

Rahmetli Talat amcanın, Rıfkı Boynukalın ve Nazım Boynukalın kardeşlerin söylediğine göre taş binanın müteahhidi Boynukalınzâde Hacı Ali Ağa imiş. Rıfkı Boynukalın ve Nazım Boynukalın’ın aktardığı taş bina hikâyesi şöyledir:

Boynukalınzâde Hacı Ali Ağa, taş binanın müteahhididir. Bir ara Hacı Ali Ağa para yiyor, diye bir söylenti çıkarılır. Eee iftira atması kolay da temizlemesi zordur. Bu söz, çok ağrına giden Hacı Ali Ağa, binanın yapımına ait tüm harcamalarının karşılığı olan 250 altını kendi cebinden karşılar.

Belediye binasının müteahhidi Boynukalınzâde Hacı Ali Ağa ile Emanı Hacı Nur Ağa arasında bir tutarsızlık ve bağlantısızlık var. Bu tutarsızlığı gidermek veya aradaki boşluğu doldurmak için daha fazla bilgi ve belgeye ihtiyaç var.

Fotoğraftaki görüntüye göre belediye meydanında on kadar insan, bir eşek iki de büyük sandık görünmekte. İnsanların özellikle fotoğraf makinesine bakışından poz verdiği anlaşılıyor. Diğer fotoğraflardan farklı olarak buradaki insanların çoğu fesli ve uzun ceketli. II. Mahmud ile beraber devlet dairelerinde çalışanlara fes giyme mecburiyeti getirilmişti. Demek ki bunlar devlet memurları.

Heybeli eşek ile ortada duran sandıklar; buranın aynı zamanda pazar yeri olarak kullanıldığını gösteriyor.

 


Fotoğraf 25 10/8/79b Belediye Meydanı



Fotoğraf 26 Belediye Meydanı, Max von Oppenheim, İkinci Abdülhamit Albümü

Sonuç, değerlendirme, tartışma

Oppenheim’ı diğer seyyahlardan ayıran özelliği, yaşayan bir şehri ve yaşayan şehrin insanlarını doğal ortamında, sosyal hayat içinde belgelemiş olmasıdır.

Öncelikle manzara fotoğraflarıyla, Karaman’ın genel şehir yapısını belgelemiştir.

Çektiği derinlikli sokak fotoğrafları, dönem Karaman’ına tam fikir verecek niteliktedir.

19. yy Karaman insanını kadın, erkek ve çocuk olarak örnekleyen fotoğraflar, Oppenheim arşivini Karaman için ayrıcalıklı kılmaktadır.

Kadirhane Camii Sokağı ve belediye meydanı fotoğrafları, Karaman’ın o zamanki sosyal hayatını belgeleyecek niteliktedir.

Oppenheim bu fotoğrafları kış mevsiminde çekmiştir. Yazın gelerek Karaman’ı fotoğraflamış olsa aynı konularda daha somut konuşuyor olabilirdik.

Bu yazı, Oppenheim’in fotoğraflarına sadece bir değinişti. İyi ve derinlemesine bir analizle ve diğer dönem fotoğraflarıyla beraber Karaman’ın 19. yy ve 20. yy başına dair bir kitap hazırlanabilir.

Kaynaklar

Davis, E. J. ( 1879). Life in Asiatic Turkey. London: Stanford.

Geni. (2020, June 6). Max Adrian Simon Hubert Adrian Simon Herbert Freiherr von Oppenheim, Dr. Jur. 08 14, 2021 tarihinde www.geni.com: https://www.geni.com/people/Max-Adrian-Simon-Hubert-Freiherr-von-Oppenheim-Dr-jur/6000000012941308297 adresinden alındı

Oppenheim, M. v. (1899). Kaleden Karaman. Karaman. http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/FOTOGRAF/90567---0148.jpg adresinden alındı

Oppenheim, M. (2017). İDAİ Objects. 10 16, 2022 tarihinde https://arachne.dainst.org: https://arachne.dainst.org/search?q=tell%20halaf adresinden alındı

Oppenheim, M. v. (2017). İDAİ Objects. 10 14, 2022 tarihinde https://arachne.dainst.org: https://arachne.dainst.org/search?q=%22Oppenheim%22 adresinden alındı

Oppenheim, M. v. (2017). İDAİ Objects. 10 16, 2022 tarihinde https://arachne.dainst.org: https://arachne.dainst.org/search?offset=350&fl=20&q=karaman adresinden alındı

Oppenheim, M. v. (tarih yok). İ.U. Küt. ve Dok. Merkezi. http://katalog.istanbul.edu.tr: http://katalog.istanbul.edu.tr/client/tr_TR/default_tr/search/results?qu=Oppenheim%2C+Max+Freiherr+Von&te=&ps=300 adresinden alındı

Ünver, A. S. (1961). Karaman Defteri 733. Karaman: Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi.

Ünver, A. S. (1966). Karaman Defteri 739. Karaman: Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi.

Kaynak kişiler

Ahmet Talat Duru

İbrahim Rıfkı Boynukalın

Nazım Boynukalın

Remzi Tartan

Not: Bu yazı Akademik Sayfalar'da iki bölüm halinde yayınlanmıştır.

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder