20/11/2024

Mustafa Tatcı Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası Hakkındaki Bilgileri Çarpıttı Manipüle Etti

 

Yusuf Yıldırım

Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nın müzayedeye konulduğu haberi yayılır yayılmaz, Karar gazetesi atlatma haber yapmak refleksiyle 13 Kasım Çarşamba akşamı Mustafa Tatcı’ya ulaştı. Bana röportajın bilgisini uçuran dosta şunu dedim.

“Eyvah en yanlış kişiye gitmişler. Mustafa Tatcı Bey, Karaman Nüshası’na hakim değil, aslında Yunus Emre’ye hakim değil!”

Ertesi gün, 14 Kasım günü, Tatcı ile yapılan röportaj yayınlandı. İçerik benim çektiğim eyvahtan daha da kötü idi. Doğrusu Karaman Nüshası hakkında Tatcı’nın bu kadar yanlış, eksik ve çarpıtma bilgi vereceğini ötesinde nüshayı böyle ititbarsızlaştıracağını düşünmemiştim. Sonuçta İLİM ADAMI kisvesi taşıyordu, nesnel olması bekleniyordu.

Ancak Tatcı’nın röportajı, tarihi kaynaklardan makaslanmış bilgilerle bir montaj, ortaya çıkarmak istediği tablo ise tamamen manipüledir.

Tatcı, Baha Kayserilioğlu ile yaşadığı olayı kişiselleştirerek vermekte.

Tatcı’nın Baha Kayserilioğlu ile yaşadığı olayı ben de çok iyi biliyorum ve söz konusu mahkemeleşmeye varan dosyanın bir kopyası da bendedir. Bu olayı sürekli dile getirmek sadece ajitasyondur.

Yazma eserler üzerinde araştırma ve yayın yapma yasağı 1986’da kalktı, 1989’da değil.

Mustafa Tatcı, röportajının bir bölümünde kütüphanede yasaklı nüsha kuralının 1989’da Başbakanlık kararnamesiyle kalktığından, bu yasağın kalkmasında kendi katkısının olduğundan söz etmektedir. Katkısının olup olmadığı kendi beyanatıdır. Ancak kütüphanelerdeki yazma eser araştırma yasağının kalktığı tarih 1986’dır ve kararnameyle değil, halen yürürlükte olan tüzükle kalkmıştır.

Kanunun tam adı “KAMU KURUM VE KURULUŞLARINA AİT ESERLERDEN FAYDALANMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA TÜZÜK”tür.

Bakanlar Kurulunca 25/9/1986 tarihinde onaylanan tüzük ile artık yabancı ve yerli araştırmacılar, Türkiye kütüphanelerinde bulunan yazma eserler üzerinde serbestçe araştırma yapabilir ve araştırmalarını yayına dönüştürebilir hale geldiler.

Mustafa Tatcı Karaman Nüshası’nın geçmişi hakkında verdiği bilgiler hem eksik ve yanlıştır hem de çarpıtmadır.

Tatcı şöyle diyor: Bu eser Şeyh Bekir Efendi'nin tekkesinin vakfına ait eserdir, bunun kaydı vardır. Eserin şimdi yüzlerce yıldır Kayserilioğlu ailesinde olduğu iddia ediliyor, hayır bu asla doğru değildir. 

Bu ifade tamamen kurgu, montaj ve manipüledir.

Öncelikle Karaman Nüshası üzerinde vakıf kaydı yoktur. Bu ifadeyi, nüshayı devletin alması için özellikle kullanıyor. Bir vakıf kaydı olsaydı zaten en geç 1960 yılında Karaman Nüshası devlete geçmişti. Bu konudaki mevzuat açıktır.

Şeyh Hacı Bekir Efendi, 1922 yılında Yunus Emre Tekkesinin resmi şeyhidir. Tatcı ne hikmetse Hacı Bekir Efendi’nin Yunus Emre Tekkesi şeyhi olduğunu söylemekten ısrarla kaçınıyor.

Neden mi? Çünkü Yunus Emre, Yunus Emre Divanı, Karaman Nüshası, Karaman Yunus Emre Tekkesi isimleri, tek kapıya çıkarıyor, bir şeyi çağrıştırıyor.

“Yunus Emre Karamanlı’dır.”

Okuyucular ve dinleyiciler üzerinde böyle bir çağrışım olmaması için büyük enerji harcayan Tatcı, ifadelerini özenle seçmektedir.

İfadesinin ikinci bölümü muhtemelen kendisinin uydurduğu bir dedikodu. Çünkü hiçbir kaynakta, sözlü gelenekte “eserin yüzlerce yıldır Kayserilioğlu ailesinde” olduğuna dair bir bilgi, iddia yok. İlk kez bu röportajda böyle bir iddia var. Böyle bir dedikoduyu geniş kitleleri etkilemek için kullanmak etik değildir.

Neden Azmi Avcıoğlu’nun Karaman Kirişçi Camii makalesinden önemle söz ediyor?

Tatcı, röportajındaki görüşlerini güçlendirmek için nesnellikten ve bilimsellikten uzak tuzaklı ifadeler kullanmakta, yargılar oluşturmakta. Karaman Nüshası’nın Kayserilioğlu ailesini geçişini anlatırken kaynak gösterdiği Azmi Avcıoğlu stratejik bir yöneltmedir. Cımbızlanmış bir kaynaktır. Aynı bilgi daha geniş biçimde Cahit Öztelli’de de var. Peki neden Cahit Öztelli’yi de kaynak gösterip görüşlerini güçlendirmiyor?

“Karamanlı bir mimar olan Azmi Avcıoğlu'nun yazdığı bir makaleye rastladım.” cümlesi, ortalama okuyucunun değil üst düzey Yunus Emre uzmanlarının bile anlamayacağı arkaplan mesajları saklamaktadır. Tatcı şunu çok iyi biliyor ki, Azmi Avcıoğlu’nun makalesini okuyanlar şu bilgileri ve yargıları da görecekler: Karaman’da gerçekte bir Yunus Emre yoktur. Karaman’daki Yunus Emre Tekkesi, Yunus Emre’nin değildir. Karaman’da bulunan Yunus Emre Divanı, Yunus Emre’nin Karamanlı olduğunu ispat etmez.

Makale okuyucusu böylece zihninde şöyle bir sonuca evrilecek: Karamanlı önemli bir yazar bile Yunus Emre’nin Karaman’da olmadığını söylüyor. O zaman Yunus Emre, Karaman’da değildir, divan da bir şekilde buraya düşmüştür.

Tatcı bu bilgide bilimsel davranmıyor, samimi değildir, propaganda yapıyor. Çünkü aynı bilgiyi Cahit Öztelli daha ayrıntılı anlatıyor. Ama Cahit Öztelli, Yunus Emre’nin Karamanlı olduğunu söylüyor.

Tatcı gerçekten ilim adamı kimliğiyle ve sorumluluğuyla davransa ve nesnel, gerçek bilgiyi okuyucuya ulaştırmak istese idi Cahit Öztelli’yi de kaynak gösterirdi.

Not: Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nın kronolojisini verdiğimiz önceki yazımızda, Azmi Avcıoğlu’nun Karaman Nüshası’nı verdiğimiz tarih 1950 çıkmıştır. Bu yanlıştır. 1920 olacaktır.

Mustafa Tatcı, Karaman Nüshası’nın neden Millet Kütüphanesinde sergilenmesinde ısrarcı?

Öncelikle Tatcı’nın “Karaman Nüshası’nın Millet Kütüphanesinde sergilenmesi gerektiği” biçimindeki önerisi hileli bir ifadedir. Bunu üç nedenle yapıyor.

Tatcı, Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı sıradan, diğer nüshalarla eş göstermek güdüsüyle hareket ediyor.

Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası sıradanlaşınca, nüshanın Karaman’la bağı da koparılmış olacak. Asıl niyeti burada gizli.

Bir başka gizli niyeti daha var. Tatcı başka konuşmalarında da Karaman Nüshası için iyi nüshadır, başka özelliği yok der. Ama ama tenkitli metinlerde iki gözbebeği nüshadan biri Fatih Nüshası, diğeri Karaman Nüshası’dır. Hatta Risâletü’n-Nushiyye’de kullandığı temel nüshası Karaman Nüshası’dır. Peki neden Karaman Nüshası’nı sıradanlaştırmak istemektedir. Burada Tatcı’nın biriktirici kişiliği öne çıkmaktadır. O biriktirdiklerini kimse ile paylaşmak istememekte, özellikle araştırmacıları mümkün olduğunca Yunus Emre Divanı nüshalarından uzak tutmak çabasındadır. Bu sebeple; çok ayrı bir tartışıma konusu olan tenkitli metin çalışmalarına tüm nüshaları dahil etmekte başka kimseleri bu alana sokmamak için var gücüyle uğraşmaktadır.

Toplanırsa, bir tekkeye, Karaman Yunus Emre Tekkesine ait, tek nüsha, yazısı Selçuklu nesihi, dili 13.-14. yy, cildi Memluklu, Beylik dönemi olan Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı Mustafa Tatcı, sıradanlaştırmak ve kendi hapsine almak için eksik, yanlış ve çarpıtma bilgiler vermektedir, asıl önemini gizlemeye çalışarak nüshaya saygısızlık göstermektedir.

Kaynaklar

Resmi Gazete, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Eserlerden Faydalanma Usul ve Esasları Hakkında Tüzük Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi: 25/9/1986 No : 86/11038

Cahit Öztelli, Belgelerle Yunus Emre, Karaman Turizm ve Tanıtma Derneği, Karaman 1971

Azmi Avcıoğlu, “Karaman Kirişçi Camii”, Konya (Halkevi dergisi), S 34, Konya 1940

Yusuf Yıldırım, “Yunus Emre Divanı Karaman NüshasıNeden Önemlidir?”, Karaman’da Uyanış gazetesi,www.karamandauyanis.com, https://www.karamandauyanis.com/yazarlar/yusuf-yildirim/yunus-emre-divani-karaman-nushasi-neden-onemlidir/4014/, 20241119, E.T: 20241
https://www.researchgate.net/publication/385942274_Yunus_Emre_Divani_Karaman_Nushasi_Neden_Onemlidir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder