Yusuf Yıldırım
Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nın müzayedeye konulduğu
haberi yayılır yayılmaz, Karar gazetesi atlatma haber yapmak refleksiyle 13
Kasım Çarşamba akşamı Mustafa Tatcı’ya ulaştı. Bana röportajın bilgisini uçuran
dosta şunu dedim.
“Eyvah en yanlış kişiye gitmişler. Mustafa Tatcı Bey,
Karaman Nüshası’na hakim değil, aslında Yunus Emre’ye hakim değil!”
Ertesi gün, 14 Kasım günü, Tatcı ile yapılan röportaj
yayınlandı. İçerik benim çektiğim eyvahtan daha da kötü idi. Doğrusu Karaman
Nüshası hakkında Tatcı’nın bu kadar yanlış, eksik ve çarpıtma bilgi vereceğini
ötesinde nüshayı böyle ititbarsızlaştıracağını düşünmemiştim. Sonuçta İLİM
ADAMI kisvesi taşıyordu, nesnel olması bekleniyordu.
Ancak Tatcı’nın röportajı, tarihi kaynaklardan makaslanmış
bilgilerle bir montaj, ortaya çıkarmak istediği tablo ise tamamen manipüledir.
Tatcı, Baha Kayserilioğlu ile yaşadığı olayı kişiselleştirerek vermekte.
Tatcı’nın Baha Kayserilioğlu ile yaşadığı olayı ben de çok
iyi biliyorum ve söz konusu mahkemeleşmeye varan dosyanın bir kopyası da
bendedir. Bu olayı sürekli dile getirmek sadece ajitasyondur.
Yazma eserler üzerinde araştırma ve yayın yapma yasağı 1986’da kalktı,
1989’da değil.
Mustafa Tatcı, röportajının bir bölümünde kütüphanede
yasaklı nüsha kuralının 1989’da Başbakanlık kararnamesiyle kalktığından, bu
yasağın kalkmasında kendi katkısının olduğundan söz etmektedir. Katkısının olup
olmadığı kendi beyanatıdır. Ancak kütüphanelerdeki yazma eser araştırma
yasağının kalktığı tarih 1986’dır ve kararnameyle değil, halen yürürlükte olan
tüzükle kalkmıştır.
Kanunun tam adı “KAMU KURUM VE KURULUŞLARINA AİT
ESERLERDEN FAYDALANMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA TÜZÜK”tür.
Bakanlar Kurulunca 25/9/1986 tarihinde onaylanan tüzük ile
artık yabancı ve yerli araştırmacılar, Türkiye kütüphanelerinde bulunan yazma
eserler üzerinde serbestçe araştırma yapabilir ve araştırmalarını yayına
dönüştürebilir hale geldiler.
Mustafa Tatcı Karaman Nüshası’nın geçmişi hakkında verdiği bilgiler hem
eksik ve yanlıştır hem de çarpıtmadır.
Tatcı şöyle diyor: Bu eser Şeyh Bekir Efendi'nin
tekkesinin vakfına ait eserdir, bunun kaydı vardır. Eserin şimdi yüzlerce
yıldır Kayserilioğlu ailesinde olduğu iddia ediliyor, hayır bu asla doğru
değildir.
Bu ifade tamamen kurgu, montaj ve manipüledir.
Öncelikle Karaman Nüshası üzerinde vakıf kaydı yoktur. Bu ifadeyi,
nüshayı devletin alması için özellikle kullanıyor. Bir vakıf kaydı olsaydı
zaten en geç 1960 yılında Karaman Nüshası devlete geçmişti. Bu konudaki mevzuat
açıktır.
Şeyh Hacı Bekir Efendi, 1922 yılında Yunus Emre Tekkesinin
resmi şeyhidir. Tatcı ne hikmetse Hacı Bekir Efendi’nin Yunus Emre Tekkesi
şeyhi olduğunu söylemekten ısrarla kaçınıyor.
Neden mi? Çünkü Yunus Emre, Yunus Emre Divanı, Karaman
Nüshası, Karaman Yunus Emre Tekkesi isimleri, tek kapıya çıkarıyor, bir şeyi
çağrıştırıyor.
“Yunus Emre Karamanlı’dır.”
Okuyucular ve dinleyiciler üzerinde böyle bir çağrışım
olmaması için büyük enerji harcayan Tatcı, ifadelerini özenle seçmektedir.
İfadesinin ikinci bölümü muhtemelen kendisinin uydurduğu bir
dedikodu. Çünkü hiçbir kaynakta, sözlü gelenekte “eserin yüzlerce yıldır
Kayserilioğlu ailesinde” olduğuna dair bir bilgi, iddia yok. İlk kez bu
röportajda böyle bir iddia var. Böyle bir dedikoduyu geniş kitleleri etkilemek
için kullanmak etik değildir.
Neden Azmi Avcıoğlu’nun Karaman Kirişçi Camii makalesinden önemle söz
ediyor?
Tatcı, röportajındaki görüşlerini güçlendirmek için nesnellikten
ve bilimsellikten uzak tuzaklı ifadeler kullanmakta, yargılar oluşturmakta. Karaman
Nüshası’nın Kayserilioğlu ailesini geçişini anlatırken kaynak gösterdiği Azmi
Avcıoğlu stratejik bir yöneltmedir. Cımbızlanmış bir kaynaktır. Aynı bilgi daha
geniş biçimde Cahit Öztelli’de de var. Peki neden Cahit Öztelli’yi de kaynak
gösterip görüşlerini güçlendirmiyor?
“Karamanlı bir mimar olan Azmi Avcıoğlu'nun yazdığı bir
makaleye rastladım.” cümlesi, ortalama okuyucunun değil üst düzey Yunus Emre
uzmanlarının bile anlamayacağı arkaplan mesajları saklamaktadır. Tatcı şunu çok
iyi biliyor ki, Azmi Avcıoğlu’nun makalesini okuyanlar şu bilgileri ve
yargıları da görecekler: Karaman’da gerçekte bir Yunus Emre yoktur.
Karaman’daki Yunus Emre Tekkesi, Yunus Emre’nin değildir. Karaman’da bulunan
Yunus Emre Divanı, Yunus Emre’nin Karamanlı olduğunu ispat etmez.
Makale okuyucusu böylece zihninde şöyle bir sonuca evrilecek:
Karamanlı önemli bir yazar bile Yunus Emre’nin Karaman’da olmadığını söylüyor.
O zaman Yunus Emre, Karaman’da değildir, divan da bir şekilde buraya düşmüştür.
Tatcı bu bilgide bilimsel davranmıyor, samimi değildir,
propaganda yapıyor. Çünkü aynı bilgiyi Cahit Öztelli daha ayrıntılı anlatıyor.
Ama Cahit Öztelli, Yunus Emre’nin Karamanlı olduğunu söylüyor.
Tatcı gerçekten ilim adamı kimliğiyle ve sorumluluğuyla
davransa ve nesnel, gerçek bilgiyi okuyucuya ulaştırmak istese idi Cahit
Öztelli’yi de kaynak gösterirdi.
Not: Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nın kronolojisini
verdiğimiz önceki yazımızda, Azmi Avcıoğlu’nun Karaman Nüshası’nı verdiğimiz
tarih 1950 çıkmıştır. Bu yanlıştır. 1920 olacaktır.
Mustafa Tatcı, Karaman Nüshası’nın neden Millet Kütüphanesinde
sergilenmesinde ısrarcı?
Öncelikle Tatcı’nın
“Karaman Nüshası’nın Millet Kütüphanesinde sergilenmesi gerektiği” biçimindeki
önerisi hileli bir ifadedir. Bunu üç nedenle yapıyor.
Tatcı, Yunus Emre Divanı
Karaman Nüshası’nı sıradan, diğer nüshalarla eş göstermek güdüsüyle hareket
ediyor.
Yunus Emre Divanı Karaman
Nüshası sıradanlaşınca, nüshanın Karaman’la bağı da koparılmış olacak. Asıl
niyeti burada gizli.
Bir başka gizli niyeti
daha var. Tatcı başka konuşmalarında da Karaman Nüshası için iyi nüshadır,
başka özelliği yok der. Ama ama tenkitli metinlerde iki gözbebeği nüshadan biri
Fatih Nüshası, diğeri Karaman Nüshası’dır. Hatta Risâletü’n-Nushiyye’de
kullandığı temel nüshası Karaman Nüshası’dır. Peki neden Karaman Nüshası’nı
sıradanlaştırmak istemektedir. Burada Tatcı’nın biriktirici kişiliği öne
çıkmaktadır. O biriktirdiklerini kimse ile paylaşmak istememekte, özellikle
araştırmacıları mümkün olduğunca Yunus Emre Divanı nüshalarından uzak tutmak çabasındadır.
Bu sebeple; çok ayrı bir tartışıma konusu olan tenkitli metin çalışmalarına tüm
nüshaları dahil etmekte başka kimseleri bu alana sokmamak için var gücüyle uğraşmaktadır.
Toplanırsa, bir tekkeye,
Karaman Yunus Emre Tekkesine ait, tek nüsha, yazısı Selçuklu nesihi, dili
13.-14. yy, cildi Memluklu, Beylik dönemi olan Yunus Emre Divanı Karaman
Nüshası’nı Mustafa Tatcı, sıradanlaştırmak ve kendi hapsine almak için eksik,
yanlış ve çarpıtma bilgiler vermektedir, asıl önemini gizlemeye çalışarak nüshaya
saygısızlık göstermektedir.
Kaynaklar
Resmi Gazete, Kamu Kurum ve
Kuruluşlarına Ait Eserlerden Faydalanma Usul ve Esasları Hakkında Tüzük
Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi: 25/9/1986 No : 86/11038
Cahit Öztelli, Belgelerle Yunus
Emre, Karaman Turizm ve Tanıtma Derneği, Karaman 1971
Azmi Avcıoğlu, “Karaman Kirişçi
Camii”, Konya (Halkevi dergisi), S 34, Konya 1940
Yusuf Yıldırım, “Yunus Emre Divanı
Karaman NüshasıNeden Önemlidir?”, Karaman’da Uyanış
gazetesi,www.karamandauyanis.com, https://www.karamandauyanis.com/yazarlar/yusuf-yildirim/yunus-emre-divani-karaman-nushasi-neden-onemlidir/4014/,
20241119, E.T: 20241
https://www.researchgate.net/publication/385942274_Yunus_Emre_Divani_Karaman_Nushasi_Neden_Onemlidir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder