Yusuf Yıldırım
Karamanlı bir babanın, İstanbullu bir annenin tek çocuğuyum. Anne
tarafından Osmanlıdan gelen bir aile kökenim var. Cumhuriyet devrimini yaşamış
bir aile. Tabi o ailenin yetiştirdiği; Atatürk ilkelerine bağlı Cumhuriyet prensiplerine
içten ve samimi olarak inanan bir ailenin çocuğuyum.
Eğitiminizden
bahseder misiniz?
İlkokulu Beşiktaş Akaretler'de, ortaokul ve liseyi Arnavutköy Amerikan Kız
Kolejinde okudum. Üniversite öğrenim ise İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesinde oldu.
Evliliğiniz
ve iş hayatınız?
Mezuniyet sonrası Robert Kolejinde asistan olarak işe başladım. İki yıl
sonra Amerika’ya gitme imkânı oldu. Dönüşte Sultanahmet İktisadi ve İdari
Bilimler Akademisi’nde yine asistan olarak işe başladım.
Bu arada evlenerek Adana’ya gittim. Beş yıl sonra eşimden boşanarak
İstanbul’a döndüm. Yapı Kredi Bankası İktisadi araştırmalar bölümüne
araştırmacı olarak girdim.
Babamın rahatsızlığı nedeni ile aile şirketinin işlerine yardımcı oldum.
Daha sonra bir sivil toplum örgütü olan Anadolu El İşleri Derneğinin 18
sene yöneticiliğini yaptım. Bu dernek aracılığı ile Anadolu’dan gelmiş
kişilerin el işlerini değerlendirip yurt dışına sattık.
Emekliliğim sonrası da çalışmaya devam ettim. Robert Kolejinde beş yıl
kadar Seçmeli Ekonomi dersi okuttum. Bir zamanlar öğrenci olduğum liseye
öğretmen olarak dönmek çok zevkli idi. Çok keyif aldım.
Buradan emekli olduktan sonra bir daha çalışmadım. Ama iki önemli STK’da
görevlerim oldu. Bunlardan biri Lions Derneğidir. Lions Derneğinin iki
dönem başkanlığını yaptım. Şu anda Bebekliler Derneğinin başkan yardımcısıyım.
Şu ana kadar iki kitabım çıktı. İlki İngilizceden tercüme; Muhasebenin
Yönetime Uygulanması adlı bir kitaptır. Yüksek öğrenimde okutulan bir kitaptır.
Diğeri ailemi ve geçmişimi anlattığım Dün Takvimde Biter adlı hatıra
kitabımdır.
Çocukluğunuzun ve gençliğinizin yaz tatillerinde Karaman'a çok geldiniz. O günleri anlatır mısınız?
Dışarlıklı bir torun olarak galiba iltimaslı idim. Diğer torunlar dedemden
çekinirken ben dedemin kucağına rahatça girer ve onunla şakalaşırdım. Hatta bir
keresinde namaz kılarken onun boynuna atlamıştım. Bu hareketim aile çevresinde
uzun zaman tebessümle konuşulmuştu.
Bir keresinde dedemi koyun postu üzerinde namaz kılarken görmüşüm. Ve niçin
koyunun postunu çıkardınız diye kızarak dedemin önüne geçmişim. Ben buradan
anlıyorum ki, hiç İstanbul’da kurban kesmemişiz. İlk defa koyun postunu burada
görüyorum.
İki amcam, dört halam vardı. Annem, babam tarafına çok düşkündü. Aralarında
hep muhabbet vardı.
Soyadınız
önce Turhan sonra Mezhepoğlu olmuş. Bunun bir hikayesi var mı?
Soyadı Kanunu çıkınca Oğuzlardan kalma bir Türk adı olan “Turhan” ailemize
soyadı olarak verilmiş. Sonra dedem; “Bu Turhan soyadı da nereden çıktı? Bizi
bu isimle kimse tanımıyor. Biz yine sülale ismimize dönelim.” demiş. O dönemi
“zade” ünvanı kullanmak yasakmış. Bu yüzden “Mezhepzade” ismi yerine
“Mezhepoğlu” ismi soyadı olarak alınmış. Yıl 1954 gibi hatırlıyorum.
Karaman’a
en son ne zaman gelmiştiniz?
En son 1965 yılında geldim. A evet hatırladım. Bir de 1986 yılında
babaannemi görmeye gelmiştim.
Karaman’da Mezhebzadelerden hemen hemen
kimse kalmadı? Mezhebzadeleler şimdi nerede?
Babamlar üç oğlan beş kızmış. Babam;
okumak üzere Karaman dışına çıkan ikinci Karamanlıdır. Cemile halam çok
küçükken vefat etmiş. Babam İstanbul Hukuku bitirerek annemle evlenmiştir.
Mustafa amcam bankacı olarak yurdun değişik yerlerinde çalışmıştır. Nedim Amcam
da babam gibi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirir. Mezun olduğu
yılın Kurban Bayramı’nda bir diken batması ile şarbon olup vefat etmiştir. Ayşe
Halam, İbrahim Hulusi Güngör’ün annesidir. İbrahim abi İstanbul’a yerleşince
halamı yanına aldı. O da İstanbul’da vefat etmiştir. Abacılardan evlenen Hatice
Halam; oğulları İstanbul’a gidince İstanbul’a yerleşti. Orada vefat etti. Zehra
halam bir bankacı ile evlendi. Eşinin son işi İstanbul’da idi. O da İstanbul’da
vefat etti. Bir tek Emine halam Karaman’da kaldı. O da babamın
rahatsızlandığını duyup İstanbul’a gelmek için bavulunu hazırlarken
rahatsızlanıp vefat etmiş.
Şu an Karaman’da hiçbir yakınımız yok.
Amca ve halalarımdan olma çocuklardan İstanbul’da ve İzmir’de yaşayanlar var.
Diğer Mezhepzadelerle görüşüyor musunuz?
Tabi, tüm akrabalarla fırsat buldukça görüşür, hal hatır sorar, eskileri yad ederiz. Onun haricinde babam diğer kardeş
Karaman deyince en çok neyi özlersiniz?
Babaannemin yaptığı unlu kurabiyeleri çok
severdim. Onun haricinde Karaman’ın geleneksel yemeği batırığı çok seviyorum.
Bu gelişimde de hemen istedim zaten.
Karaman’ı size bağlayan bir tarihi ev ve
bazı mülkleriniz var. Bunlar ile ilgili düşünceniz nedir?
Karaman’da kimsem kalmadı. Dediğiniz gibi birkaç mülk var. Bunlardan en önemlisi dedemden kalan tarihi bir evdir. Çok bakımsız ve terkedilmiş durumda. Bu evin ihya edilmesini istiyorum. Bir restorasyon ile Karaman kültürüne kazandırılması arzumdur.
Biz sizi kitabınızla tanıdık. Ve ulusalda da Dün Takvimde Biter adlı kitabınızla adınız daha yaygın duyuldu. Bu kitabın neredeyse her yerinde Karaman hatıraları, Karaman izleri bulunmaktadır. Kitabınızın hazırlanma öyküsünü anlatır mısınız?
Annem çok muntazam bir kadındı. Kendisi
hakimdi. Bana yedi albüm bıraktı. Bir gün albümleri inceliyorum. Dehşete
kapıldım. Fotoğraflar tarih sırasına konulmuş. Üstelik her fotoğrafın arkasına
o fotoğraftaki kişiler, tarihi, yeri eksiksiz olarak daktilo ile yazılmış. Ben
bu fotoğrafları; işte annem babam, amcalarım halalarım gibi kişilere göre
ayırdım. Bir de ne göreyim, anne tarafından üç kuşağın baba tarafından ise dört
kuşağın fotoğrafları eksiksiz var.
Bu sülale albümünden Tarih Vakfının bir
şekilde haberi oldu. Gelip gördüler. Ve bana “Bu albümleri kasada saklayın.”
dediler.
Ben de “Niye?” dedim.
Verdikleri cevap çok ilginç idi:
Bize bir yerlerden binlerce fotoğraf
koleksiyonu bağış olarak gelir. Fakat nerede ise hiçbir fotoğrafın çekildiği
yer, tarihi, kişileri hakkında bilgi olmaz. Dolayısı ile o fotoğraflar; değerli
olsalar bile araştırma ve tarihi değeri yoktur.
Ama sizin fotoğraflarınızın her birinde
tarih var, kişilerin isimleri var ve çekildikleri mekanlar belirtilmiş. Bu
yüzden çok değerli. Lütfen bu fotoğrafları kullanarak ailenizin bir hikayesini
yazınız.
Ben de dedim: İyi de bizim ailemizde
meşhur insanlar ve onlara ait skandal olayları yok ki. Ben şimdiye kadar böyle
bir şey yazmadım. Ayrıca ailemin hayatını yazsam kim okur ki?
Bu görüşmeler ne zaman oldu?
Ayşe Arman ile Hürriyet’te bir röportajım
olmuştu. Sanırım 2006’lar.
Sonra
Sonra ben bilgisayarın başına geçip her
bir fotoğrafın hikayesini yazmaya başladım. İşin içine girdikçe geriye dönük
çok şey hatırlamaya başladım. Her hatırladığımı da daha önce yazdıklarıma
ekledim. Ortaya bir kitap taslağı çıktı.
Bu taslağı İş Bankası Kültür Yayınları
görevlilerine gösterdim. Onlar bir bakalım dediler. Bir zaman sonra bana bir
mektup geldi. Baktım ki İş Bankası benim eserimi basılmaya değer görmüş ve
basılması için kuruldan karar çıktı.
Ancak basılma süreci uzun sürdü. Ben bu
arada hacca gidip geldim. Falan filan. İşte böylece “Dün Takvimde Biter” adı
ile kitabım 2015 yılı Aralık ayında basıldı.
Açıkçası kitabın bu kadar ilgi göreceğini
hiç beklemiyordum.
Çok iyi bir aile arşiviniz var? Bu arşivde
fotoğraftan, makbuza kadar birçok belgeyi saklıyorsunuz. Bu arşiv nasıl oluştu?
Söylediğim gibi! Annem çok muntazam bir kadındı. Ona da annesinden geçmiş.
Anneannemde hem fotoğraf merakı hem de fotoğraf çekme ve bastırma imkanı
varmış. Benim sadece fotoğrafım arşivim yok. Birçok önemli eşya ve belge de
saklıyorum. Mesela Enver Paşa’nın eşi Naciye Sultan ile tanışıklığı olduğundan
ondan bir mangal kalmış. Bu bizdeki arşivcilik galiba genetik bir özellik.
Ailenin hayatına ait her türlü belgeyi saklanmış.
Birçok önemli kişinin arşivi, kitap koleksiyonu ölümünden sonra darmadağan
olmaktadır. Arşivinizi nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz. Bir düşünce ya da
planınız var mı?
Elbet bir planım ve düşüncem var. Ama bir projelendirme yok. Ama sahip
olduğum koleksiyonlar ile bir müze-kütüphane oluşturulmasını isterim.
55 yıl sonra Karaman’dasınız! Nasıl
buldunuz Karaman’ı?
86 yılındaki kısa seyahatim sayılmazsa en
son 1961 yılında gelmiştim.
Tartan Konağı gibi tarihi yerlerin
kazanılmasına sevindim. Benim geldiğim dönemde Karaman çok harap ve bakımsız
idi.
Şimdiki Karaman tabii ki çok büyümüş. Bana
daha yeşil geldi. Dar sokaklar geniş caddelere dönüşmüş. Parklar çoğalmış.
Tabii ki çarpık yapılaşma yoğun. Çirkin apartman blokları, koca koca tabelalar
her yerde Ancak bunların Türkiye’nin gerçeği. Sadece Karaman’a has değil.
Karaman’ın il olması benim de hoşuma gitti.
Son olarak söylemek istedikleriniz var mı?
Tüm Karamanlılara selam ediyorum. Bende
Karaman sevgisi ve özlemi derindendir. Karaman’ın her şeyini seviyorum.
Özellikle yemeklerini ve tarihini.
Karamanlılardan şu istirhamım olacak!
Karaman tarihi bir kent. Ancak tarihi
eserlere sahiplenilmede eksiklikler gördüm. Ciddi ve profesyonel yatırımlar
yapılırsa Karaman da Safranbolu ve Beypazarı gibi otantik bir kent özelliği
kazanabilir.
Sayın Yıldırım çok güzel bir söyleşi olmuş. Emekleriniz için teşekkür eder, Mualla Hanıma saygılar sunarım. Nevzat Dağlı
YanıtlaSilMustafa Şişik
YanıtlaSilMualla hanımın kitabını internetten getirtmiş ve okumuştum ve sitemdede yayınlamıştım belki ilgisini çeken olur diye (zannetmiyorum kimsenin okudugunu)çok güzel yazmış ve okumuş idim,yalnız kitapta geçen evlerinin yerini bir türlü bulamadım,yusuf bey biliyorsanız ve tarif ederseniz fotoğrafını çekip kitaba koymak istiyorum yardımcı olursanız sevinirim,Birde mualla hanımla tanışmak ve kitabınıda imzalatmak isterim bir geldiğinde haberimiz olsa,roporyaj cok guzel olmus emeklerinize saglik,yusuf bey iyi günler
Ali Yılmaz
YanıtlaSilKitabı bir şekilde temin edip Kütüphanemizin baş köşesine koyalım muhterem hocam. KARAMAN.
Nevzat Dağlı
YanıtlaSilSayın Yıldırım, çok güzel bir söyleşi olmuş, emekleriniz için teşekkür eder, Sayın Mualla Mezhepoğlu'na saygılar sunarım.
Yusuf Hocam,
YanıtlaSilMualla Hanım'ın kitabından bir
tane almak istiyorum. Meshepzadeler Karaman'ın en köklü sülalelerinden birisidir.
Mualla Mezhepoğlu
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Yusuf bey. Benimle ve ailemle ilgili soruları ben de seve seve cevaplamak isterim. Mesela kitabımı almak isteyenler var. Temin etme yolu bulunur.
İlginizin devamı beni çok memnun etti. Biliyorsunuz ben melez bir Karaöanlıyım ve topu topu en fazla üç ay Karamanda yaşamış olsamda orası benim baba yurdumdur ve hiçbir zaman aklımdan hatıralarımdan çıkmaz.
Selsmlar
Mebruke Tuncel
YanıtlaSilMualla Hanım ve Yusuf Bey,çok güzel bir söyleşi olmuş,ömrünüz uzun olsun.