17/09/2017

Remzi Tartan Yenişehir Çoğlu Yolu


 










Yenişehir Çoğlu Yolu

Remzi Tartan

İmaret in leylekleri adlı incelikli, bilgi dolu yazıyı okuyup kutlamak için sevgili Yusuf öğretmeni aradığımda, leylek sembolünü İbrahim bey okulunun okul dergisine simge olarak kullanacaklarını söyleyince sevincim arttı ilkokul dergisi çıkaracak ne güzellik, sevgili Yusuf Yıldırım’ın Yunus Emre’nin Karaman Nüshası için verdiği emeği bilmenin coşkusuyla tekrar tekrar çalışkanlığını, üretkenliğine saygım yoğunlaştı.

Söz arasında okulumuzun tarihi ve yer aldığı bölgeyi tanır mısın demez mi?

Yüreğim sızladı. Yusuf Hoca, “Karaman’ın en verimli; ‘Kan eksen can biter.’ deyimini yıllarca hak etmiş bir bölgesinden bahsediyorsun.”  dedim. Tarımda ve besicilikte nam almış adını mal hoca olarak tescil ettirmiş bir bölgeye. Eskiden suyu bol; hem hayvan beslenen hem de türlü bitki yetiştirilebilen arazilere “mal hoca” denirdi.

Belediyeler 1953’te zorunlu yerleştirmeler için yeni sert zeminli toprak kısmı az olan bölgeleri yerleşim yeri olarak yurttaş kullanımına açmak için uğraşmayınca yeni gelenler ucuz bulabildiği arsalara barınabileceği kıt olanakları ile konutlar oluşturdular. Yıllarca belediyeler alt yapı götüremedikleri bu yerlerin çoğalmasına göz yumdu. Bu yerlere konut yapanlar belediyelerin alt yapılarından yoksun yıllarca elektrik-su-yol yoksunlukları ile yaşamlarını sürdürdüler.

Rahmetli Kara Yahya’nın iri sesi ve iri gövdesiyle içten tavırlarıyla öğrencilerine eğitim yanında, moral, giyim ve kuşam konularında çabalarını anımsadım. Tanıklıklarım gözümün önüne geldi. Ayakkabıcı Eyüp Bağcı’ya mevsimine göre, beş yedi çift iskarpin veya çizme. Bana, zadegan (beyoğlu) sende bir düzüne yaka, beş gömlek, üç ceket. Tahta boyasını sen ver ben boyarım latifeleri unutulur mu?

1958-1959 yılları ilkokulu bitirmiş ve bisikleti hak etmiştim. Bisiklet kendiyin, gidono (direksiyon) sıkı yapışıp, seleye sarılıp pedala basmadan gittiğimiz günler… Cumhuriyet parkından hızla pedal basmadan, istasyona varmak bisikletin akışkan olduğunu kanıtlama ölçütü olduğu günler. Hacıbeyler yalağı solunda kalarak hafifçe sağ saptırıp hız kazandıracaksın istasyona doğru! Sağlı sollu kavakların ılgıt ılgıt kıpırdadığı yolda. Solda Gazi okulu, az aşağıda Cicibıyıkların evi, sağ tarafta Gazi Okulunun karşısında Edalı’nın Sarı Ali’nin evi, az aşağıda Avukat Agah Ünver’in evi… Bundan sonrası istasyona kadar bomboş! İstasyondan önce kısa boylu üç-dört ofis lojmanı ve tren garı. Ve doğu-batı yönünde kesintisiz demir yolu…

Tren garının solunda isli uzun görünümüyle, Hamamcı Hacı Hikmetlerin ve ortakların Has Un fabrikası,

Sağında ofis silolarının arkasında yepyeni sarı boyalı Birlik Un fabrikası

Bisikletten inmeden demiryolu geçilmez!

Adı Yenişehir! Yapı yok, yerleşim yok.  Demir yolunu atlayıp hafif sağla ilerlediğinde bahçe duvarlarıyla çevrili sağlı sollu bulgur haneler:   Özatayların, Kasabalı Dilerlerin, Garalgazili Güzeloğulları ve bir iki tane daha…

İki üç dönümlük imalat haneler ve onların bulgur kazanlarından çıkan yoğun isli duman.

Yol topraktı, çift koşumlu at arabalarının ardından, hele traktör veya kamyonların arkasından ucu bucağı görünmeyen kocaman toz bulutları sürüklenirdi. Bu toz bulutları hemen kaybolmaz, sanki havada bulut idi..

Bulgurhanenin çelenlerine yakın dikilmiş kaysı ağaçlarının tepesinde  ya da serili bulgurların üstünde boşlukta asılı kalırlardı bu toz bulutları…


Larende Yenişehir Mahallesi plan, Remzi Tartan

Bulgurhanelerin bitimiyle hafif sağa eğilen yolun sağ ucunda kel Osman’ın (Osman Babaoğlu) kardeşi ve Milci Hoca’nın oğlunun yaptığı bahçe olmasa Karadağ’a kadar saman sarısı ova. Biz ileriye gitmeyelim, sola kıvrılan gene tozu bol yola yöneldiğimizde Okumuş Adamın Bahçesi Doktor Baha’nın bahçesinin önünden Yenişehir‘in Çoğlu yoluna girdiğimizde bahçe duvarı adam boyuna yakın kerpiçten…

Sonra birbirine akraba Bulgar göçmenlerinin evi; az ilerisi dağınık küçük iki göz bir oda Türkmenlerin evleri.

Yenişehir adı pek tutmasa da Larende Mahallesi Birlik Undan gelen yolla, Baha Bey’in bahçesinden, bulgurhane arası arazinin adı oldu.

Çoğlu yolu ile Kılbasan yolu arası Larende Mahallesi oldu.

Trenin su doldurduğu yerin kuzeyinde demir yolunu aşınca çok iyi niyetle de olsa kurulan kiremit fabrikası çalışmayınca, parsel şekline getirildi. Has Un fabrikası ile Sümerbank İplik Fabrikası arasından geçen Kılbasan yolunun sağ taraf ile birlik un fabrikasının yanından geçen Kılbasan yolunun arası Sümer Mahallesi oldu. Uzun süre gaz lambası ve kuyulardan getirdikleri su ile evlerinde yaşadı Sümerliler.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder