Yenişehir Çoğlu Yolu
Remzi
Tartan
İmaret in
leylekleri adlı incelikli, bilgi dolu yazıyı okuyup kutlamak için sevgili Yusuf
öğretmeni aradığımda, leylek sembolünü İbrahim bey okulunun okul dergisine
simge olarak kullanacaklarını söyleyince sevincim arttı ilkokul dergisi
çıkaracak ne güzellik, sevgili Yusuf Yıldırım’ın Yunus Emre’nin Karaman Nüshası
için verdiği emeği bilmenin coşkusuyla tekrar tekrar çalışkanlığını, üretkenliğine
saygım yoğunlaştı.
Söz
arasında okulumuzun tarihi ve yer aldığı bölgeyi tanır mısın demez mi?
Yüreğim
sızladı. Yusuf Hoca, “Karaman’ın en verimli; ‘Kan eksen can biter.’ deyimini
yıllarca hak etmiş bir bölgesinden bahsediyorsun.” dedim. Tarımda ve besicilikte nam almış adını
mal hoca olarak tescil ettirmiş bir bölgeye. Eskiden suyu bol; hem hayvan
beslenen hem de türlü bitki yetiştirilebilen arazilere “mal hoca” denirdi.
Belediyeler
1953’te zorunlu yerleştirmeler için yeni sert zeminli toprak kısmı az olan
bölgeleri yerleşim yeri olarak yurttaş kullanımına açmak için uğraşmayınca yeni
gelenler ucuz bulabildiği arsalara barınabileceği kıt olanakları ile konutlar
oluşturdular. Yıllarca belediyeler alt yapı götüremedikleri bu yerlerin
çoğalmasına göz yumdu. Bu yerlere konut yapanlar belediyelerin alt yapılarından
yoksun yıllarca elektrik-su-yol yoksunlukları ile yaşamlarını sürdürdüler.
Rahmetli
Kara Yahya’nın iri sesi ve iri gövdesiyle içten tavırlarıyla öğrencilerine eğitim
yanında, moral, giyim ve kuşam konularında çabalarını anımsadım. Tanıklıklarım
gözümün önüne geldi. Ayakkabıcı Eyüp Bağcı’ya mevsimine göre, beş yedi çift
iskarpin veya çizme. Bana, zadegan (beyoğlu) sende bir düzüne yaka, beş gömlek,
üç ceket. Tahta boyasını sen ver ben boyarım latifeleri unutulur mu?
1958-1959
yılları ilkokulu bitirmiş ve bisikleti hak etmiştim. Bisiklet kendiyin, gidono (direksiyon)
sıkı yapışıp, seleye sarılıp pedala basmadan gittiğimiz günler… Cumhuriyet
parkından hızla pedal basmadan, istasyona varmak bisikletin akışkan olduğunu
kanıtlama ölçütü olduğu günler. Hacıbeyler yalağı solunda kalarak hafifçe sağ saptırıp
hız kazandıracaksın istasyona doğru! Sağlı sollu kavakların ılgıt ılgıt
kıpırdadığı yolda. Solda Gazi okulu, az aşağıda Cicibıyıkların evi, sağ tarafta
Gazi Okulunun karşısında Edalı’nın Sarı Ali’nin evi, az aşağıda Avukat Agah
Ünver’in evi… Bundan sonrası istasyona kadar bomboş! İstasyondan önce kısa
boylu üç-dört ofis lojmanı ve tren garı. Ve doğu-batı yönünde kesintisiz demir
yolu…
Tren garının
solunda isli uzun görünümüyle, Hamamcı Hacı Hikmetlerin ve ortakların Has Un fabrikası,
Sağında
ofis silolarının arkasında yepyeni sarı boyalı Birlik Un fabrikası
Bisikletten
inmeden demiryolu geçilmez!
Adı
Yenişehir! Yapı yok, yerleşim yok. Demir
yolunu atlayıp hafif sağla ilerlediğinde bahçe duvarlarıyla çevrili sağlı sollu
bulgur haneler: Özatayların, Kasabalı Dilerlerin,
Garalgazili Güzeloğulları ve bir iki tane daha…
İki üç
dönümlük imalat haneler ve onların bulgur kazanlarından çıkan yoğun isli duman.
Yol topraktı,
çift koşumlu at arabalarının ardından, hele traktör veya kamyonların arkasından
ucu bucağı görünmeyen kocaman toz bulutları sürüklenirdi. Bu toz bulutları
hemen kaybolmaz, sanki havada bulut idi..
Bulgurhanenin
çelenlerine yakın dikilmiş kaysı ağaçlarının tepesinde ya da serili bulgurların üstünde boşlukta
asılı kalırlardı bu toz bulutları…
Larende Yenişehir Mahallesi plan, Remzi Tartan
Bulgurhanelerin
bitimiyle hafif sağa eğilen yolun sağ ucunda kel Osman’ın (Osman Babaoğlu)
kardeşi ve Milci Hoca’nın oğlunun yaptığı bahçe olmasa Karadağ’a kadar saman
sarısı ova. Biz ileriye gitmeyelim, sola kıvrılan gene tozu bol yola yöneldiğimizde
Okumuş Adamın Bahçesi Doktor Baha’nın bahçesinin önünden Yenişehir‘in Çoğlu yoluna
girdiğimizde bahçe duvarı adam boyuna yakın kerpiçten…
Sonra birbirine
akraba Bulgar göçmenlerinin evi; az ilerisi dağınık küçük iki göz bir oda
Türkmenlerin evleri.
Yenişehir
adı pek tutmasa da Larende Mahallesi Birlik Undan gelen yolla, Baha Bey’in
bahçesinden, bulgurhane arası arazinin adı oldu.
Çoğlu
yolu ile Kılbasan yolu arası Larende Mahallesi oldu.
Trenin su
doldurduğu yerin kuzeyinde demir yolunu aşınca çok iyi niyetle de olsa kurulan
kiremit fabrikası çalışmayınca, parsel şekline getirildi. Has Un fabrikası ile
Sümerbank İplik Fabrikası arasından geçen Kılbasan yolunun sağ taraf ile birlik
un fabrikasının yanından geçen Kılbasan yolunun arası Sümer Mahallesi oldu.
Uzun süre gaz lambası ve kuyulardan getirdikleri su ile evlerinde yaşadı
Sümerliler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder