İbrahim Hakkı Konyalı, 1965 yılında İsmail Hacı Tekkesini bulduğunda orada Yunus Emre döneminden önemli mezar taşları da tespit etmişti. Daha sonra gittiğinde bu mezar taşlarını göremediğini, Eskişehirliler vardı. Çok daha ilginci bu mezar taşlarının kitabesi vardı.
Zarfı üzerine yazdığı katalog bilgilerine göre birinci mezar
taşı, İsmail Hacı’nın türbesine yakın bir noktadır. Fotoğraftan anlaşıldığına
göre bu mezar taşı, plasterli mezar taşlarındandır. Bu tipin Karaman’daki
örnekleri Yunus Emre Camii Haziresi’nde ve Emir Musa Camii’nin türbe kalıntısı
içindedir. Bu tipte gövde dikdörtgensel; üst sivri kemer biçimindedir. Gövde
ile üçgensel bölüm “S” ya da “C” kıvrımı ile ayrılmıştır. Bir de en üstte ise
bir tepelik bulunur. Gövdeyi çepeçevre saran geniş kemerlik ile gövde dış
kenarına biçimlendirilen plaster motifidir. Plaster eski Roma Bizans tarihi
yapılarının ön cephesine dekor amaçlı dikilen köşeli sütunların adıdır.
Bu mezar taşının ise tepeliği kırılmış. Gövde ile kemer
ayrımını dıştan “C” kıvrımı belirlemiş. Gövde kenarları ise içe doğru pahlı.
Tamamı kitabe ile işlenmiş gövde yüzeyinde üç satır yazı var. ilk kelime “el-mevt”.
Okunabilen diğer kelimeler; orta satırda
“el-nâs”, son satırda “şumarun?” ve “ervâ?”dır.
Görüldüğü kadarıyla bu bölümünde bu mezar taşının tarihi
yok. Yaz yazılmadı ya da ayak taşında idi. Ama ayak taşı tarih içinde yok
olmuş. O zaman bu mezar taşının dönemini belirlemek için en yakın örneklerine
bakmak gerekecek. Yazı özellikleriyle mezar taşı, Aktekke’deki 1375 tarihli
Ahmed el-Mevlevî’nin ve müzedeki Hacı
Celal’in 1363 tarihli mezar taşına benzer. Tipolojik olarak da Yunus Emre Camii
Haziresi’ndeki kimliksiz bir mezar taşına benzer. Şu durumda bu mezar taşı
1300’lerin ilk yarısına uygun düşmektedir.
İkinci mezar taşı ise sivri kemerli tiptedir. İşleme biçimi
önceki mezar taşı ile aynı üsluptadır. Gövde kenarları geniş ve içe doğru
pahlıdır. Gövde yüzeyi üç satır kitabedir. Kitabeli yüzeye ayrıca ince bir
silme gidilmiştir. Kitabe metninin tamamı okunabilmekte. Bu bir hadis metni.
Transkribesi şöyle: “el-mu'minûne lâ yemûtûne bel yenkalûne min dâri’l-fenâ
ilâ dâri’i-bekâ” Hadi’in “ilâ dâri’i-bekâ” kısmı kitabede
görülememektedir. Anlamı ise; “Mü’minler ölmezler, tersine geçicilikten
sonsuzluğa göç ederler!”dir. Bu mezar taşı ile hemen hemen aynı
özelliklerde Aktekke Camii Haziresi’nde 1413 tarihli bir mezar taşı daha
vardır. Yazı özellikleri bakımından önceki mezar taşına benzer. Buna göre bu
mezar taşı da 14. yy yani 1300’lerin ortalarına uygun düşer.
Görülebildiği kadarıyla bu iki mezar taşı sahipleri yaş
farkı olsa bile Yunus Emre ile aynı dönemlerde yaşamışlar. Muhtemelen de İsmail
Hacı’nın ve Yunus Emre’nin akrabalarıdır.
1965 yılına gelindiğinde bu mezar taşları İsmail Hacı
Mezarlığı’nda idi. Ne oldu ise Konyalı’nın bölgeyi ziyaretinden sonra oldu.
Belki de bu mezar taşları bölgede bir yerdedir. Mesela bir köylü koruma amaçlı
güvenli bir yere nakletmiş ve orada kalmış olabilir. Ya da gerçekten il
dışından gelip birileri götürüp gitmiş de olabilir.
Bu mezar taşlarının ölçüleri de üç aşağı bellidir. 140x60x20
cm ve 80x55x20 cm ölçülerindedir. Bu ölçülerde el işçiliği ile tekrar kopyaları
yapılıp yerlerine konulabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder