Karaman’da Mevlevilerin En Eski Mezar Taşı
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevi'nin Mezar Taşı
Yusuf Yıldırım
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevi'nin mezar baş taşı arka yüz, 2009, Foto Yusuf Yıldırım
Karaman Mevlâna ilişkisi bilinmeden Karaman’da
Mevleviliğin önemi anlaşılamaz. 2022, Mevlâna’nın Karaman’a gelişinin 800. yılıdır.
Belh’ten başlayan macera dolu yolculuk, Konya’da tamamlanmadan önce 1222
yılında Karaman’da biraz soluklanır. Alâeddin Keykubad’ın ısrarlı davetlerine
karşı koyamayan Mevlâna’nın babası Bahaüddin Veled, yedi yıl süren Karaman
hayatını 1229 yılında noktalayıp Konya’ya ailesini ve topluluğunu taşır.
Yaşadıkları yedi
yıl içinde Mevlana’yı Karaman’a bağlayan birçok hatırayı da meydana getirir.
Karaman’la Mevlâna arasındaki kuşkusuz en güçlü bağ, 1224 yılında vefat eden
annesi Mümine Hatun’un mezarının Karaman’da olmasıdır. Mevlâna’nın Şerafeddin
Lala’nın kızı Gevher Hatun ile evliliği de 1225 yılında Karaman’da gerçekleşir.
Sultan Veled’in doğumu da 1227 yılında Karaman’da olur. Yine Mevlana’nın
kardeşi Alâeddin Mevlâna Karaman’da vefat etmiştir.
Karaman, ne
kadar Mevlana’nın hayatında bir temel olursa Mevlâna ve ailesi de Karaman’a o
derece etki eder. Mevlana’nın annesi Mümine Hatun’un Karaman’da yatıyor olması,
şehri hep göz önünde tutmuştur. Mevlana’nın bazen yıl yıl bazen de birkaç yıla
bir Karaman’a gelip annesi Mümine Hatun’un mezarını ziyaret ettiği söylenir. Mevlâna
ve Karaman arasındaki bağı daha da güçlendiren önemli gelişmelerden hatta en
önemli gelişme Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi’nin, Konya dışındaki ilk
Mevlevihane’yi Karaman’da, 1310 yılına kurmasıdır. 615 yıl boyunca hizmet veren
-bugün Aktekke Camii adıyla meşhur- Karaman Mevlevîhanesi, önemli bir kültür
merkezi görevini görürken Halep, Şam, Bağdat gibi büyük Mevlevihanelere
yetiştirdiği önemli şeyhlerle tanınmıştır
(Tanrıkorur, 2001:447-448).
Mevlevilik
merkezli Karaman’da gelişen kültürün mezar taşlarına yansıması gayet doğaldır.
1310 yılında kurulan Karaman Mevlevihanesi’ne ait günümüze gelebilmiş en eski
mezar taşı hangisidir sorusunun cevabı da Mevlevihane kadar eski sayılabilecek
1375 tarihli bir mezar taşıdır.
Bu mezar taşı
aynı zamanda Karaman’ın tarihli en eski mezar taşlarından biridir.
Lubbuhu Ahmed
el-Mevlevî adlı bir Mevlevi’ye ait mezar taşı; tip, süsleme, kitabe, malzeme
özellikleriyle yazıda anlatılacaktır.
Anlatımda daha
çok açıklama, karşılaştırma, nesnel betimleme, tartışma anlatım yöntemleri
kullanılmıştır.
Karaman’daki en eski mevlevi mezar taşı
Bu mezar
taşından -görmeden, duyumlarına dayanarak- ilk söz eden, İbrahim Hakkı Konyalı;
“Gene mabedin kıble tarafındaki çıkmaz
sokağın içinde İstasyon Telgraf Memurluğundan emekli Tahir Çavuş’un evinde
sandukalı bir mezar taşı bulunuyormuş. Süleyman Şah’ın mezarının bunlardan biri
olduğu rivâyet ediliyormuş. (Konyalı,
1967:242-243)” biçiminde bilgi aktarır.
Konyalı’nın
sadece varlığına dair bilgi aktardığı bu mezar taşı, 2007 yılında Aktekke
Camii’nin kıblesine düşen ve hazirenin karşısındaki bir evin duvarının
yıkılmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu mezar taşını da içine alacak kadar Aktekke
Camii Haziresi 2009 yılında genişletilmiştir.
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî
Mezar baş taşı
arka yüzü son satırında mezar sahibinin künyesi kayıtlıdır. Eksikleriyle
beraber 2011 yılında tarafımdan kitabesi okunan mezar taşı sahibinin künyesi; “Lubbuhu
Ahmed el-Mevlevî”ir. Mezar taşının künyesinin bu kadar geç okunmasının
sebebi, lakapta geçen “lubbuhu” kelimesinin anlamlı bir kelime olarak
tespitinin uzun zaman almasıdır. Buna göre lubbuhu, akıl, seçkin akıl
anlamındaki “lubb” kökünden gelmektedir. Akıllı anlamındaki “lebîb” ile üstün
akıl sahipleri anlamındaki “ululelbâb” kelimeleriyle “lubbuhu” kelimesi aynı
kökten gelmektedir.
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’yle ilgili en büyük sorun, mezar
taşındaki adından başka bir bilgi bulunmamasıdır. Ancak Evliya Çelebi’nin 1672
yılında Karaman ziyaretinde bilgi verdiği kişilerden birisinin Ahmed el-Mevlevî
olabileceği ihtimali de vardır. Evliya Çelebi’nin sözünü ettiği kişiye dair
bilgiler şöyledir:
Ziyâret-i el-Mevlâ Ahmed ibni
Mahmudü’l-Asem mevleviyeti terk idüb terk tecrîd iken maskatı re’si olan
Larende içre “Li-edri'l-kudât” diyüb kazaya rızâ verüb vâsılı cinân oldu. Kaddese
sirrrah. Hâlâ ziyâretgâhı vardır (Evliya Çelebi, 1935: 314).
Bu metin günümüz Türkçesine şöyle çevrilebilir:
Mahmut Asem oğlu Ahmed Mevlâ’yı
ziyaret. Kendisi kadılık/müderrislik görevini terk ederek kendisini Allah’a
vererek doğum yeri olan Larende’ye (Karaman) gelip “Li-edri'l-kudât” diyerek
kaderine baş eğip Allah’a kavuştu. Allah onun sırrını kutsasın. Hala ziyaretgâhı vardır.
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî ile Mevlâ Ahmed aynı kişi olabilir mi? Mevcut
bilgiler analiz edildiğinde ortaya şu sonuçlar çıkmaktadır:
Evliya
Çelebi’de bilgisini aktardığı kişinin adı el-Mevlâ Ahmed’dir.
Mezar
taşındaki kişi Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’dir.
Terk
tecrid etmiş yani mutasavvıftır.
el-Mevlâ
Ahmed’in halen ziyaret edilen bir ziyaretgâhı vardır.
Lubbuhu
Ahmed el-Mevlevî’nin mezar taşı da Aktekke’nin kıblesinde bir evin içinde
ortaya çıkmıştır. Burası onun sağlığında belki bir zaviye idi.
Mevlevîlikte
taç giymiştir.
Has
ve âmmdır (Hem halktan hem de seçkindir)
Lubbuhu
lakabıyla anılan Ahmed el-Mevlevî de Mevlevîlikte önemli biridir. Ve
adına kaliteli mermerden dönemine göre sanatsal bir mezar taşı yapılmıştır.
Bu karşılaştırmadan çıkan sonuca göre Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’de
adını verdiği Mevlâ Ahmed ile mezar taşı sahibi Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’nin aynı
kişi olduğu kabul edilebilir.
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevi'nin mezar baş taşı arka yüz, 2009, Foto Yusuf Yıldırım |
Lubbuhu Ahmed Mevlevî’nin mezar taşı tip
özellikleri
Dikdörtgen prizmal bir sanduka üzerinde baş
ve ayak taşı yapılmış mezar taşı, Anadolu Selçuklu Devleti mezar taşı
geleneğinde Sivas, Tokat, Akşehir örneklerinde olduğu gibi sütunceli mezar taşı
tipindedir. Sivas, Tokat mezar taşlarının tersine Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’nin
mezar taşında figür yoktur.
Dikdörtgen
prizmal sanduka 150x35x35 cm; baş taşı 130x35x8 cm, ayak taşı, 110x35x8 cm
ölçülerindedir.
Mezar baş taşı
Mezar taşının
malzemesi grimsi beyaz mermerdir. Sütunceli ve taçlı mezar taşı tipindedir.
Motifler, bitkisel ve geometriktir. Baş taşı, sütunceli gövde, S kıvrımlı ara
bölüm, sivri kemerli taç ve üç dilimli tepelik olarak biçimlendirilmiştir. Taş
yüzeyinin tepelikten aşağısı beş panoya bölünerek kitabe alanı olarak
düzenlenmiştir. İşleme tekniği kabartmadır. Gövde kenarlarına yivli sütunceler
yerleştirilmiştir. Yiv çıkıntılarının yüzeyi yuvarlaktır. Sütunce başlığı
zarlar, sadece baş taş ön yüzünde işlenmiştir. Üç dilimli tepelikte her dilimin
yüzeyine rumi motifi işlenmiştir. Kök rumiler ise taç yüzeyine sarkmıştır. Gövde,
S kıvrımlı bölge ve taç yüzeyi kitabe alanı olarak değerlendirilmiştir. Baş taş
ön yüzeyinin tamamı altı panoya, arka yüzey ise beş panoya bölünerek kitabe ile
doldurulmuştur.
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevi'nin mezar baş taşı ön yüz, 2009, Foto Yusuf Yıldırım |
Mezar ayak taşı
Ayak taşı da baş
taşı ile hemen hemen aynı özellikleri taşımaktadır. Ayak taşı daha kısa
olduğundan pano sayısı dörde düşmüştür. S kıvrımları, yerini C kıvrımlarına
bırakmıştır.
Sanduka
Sanduka,
dikdörtgen prizmal tek parça kirli sarı renkte tüf malzemelidir. Kenarlar gövde
yüzeyinden
taşırılarak, kalın silme olarak biçimlendirilmiştir. Sanduka malzeme
ve tip olarak 19. yy örnekleriyle örtüşür. Buradan, şahidelerin, 19. yy'da
sanduka üzerine alındığı anlaşılmaktadır.
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’nin mezar taşındaki
süsleme ögeleri
Mezar taşının vurgulu motifleri,
gövde kenarlarındaki yivli sütünce, zarlar, tepelik alınlığındaki kapalı rumi
motifler ile silmelerdir.
Lubbuhu Ahmed Mevlevî’nin mezar taşı kitabesi
Mezar taşının hem baş hem de
ayak taşının hem ön hem de arka yüzeyler tepelik dışında tamamen kitabelidir.
Kitabe, Selçuklu sülüsü üslubunda okumayı çok çok zorlaştıracak derecede
istifli ve girifttir. Kitabenin dili Arapça ve Farsçadır. Tam okunamayan baş
taş ön yüzünde muhtemelen bir ayet ya da hadis ya da her ikisi yazılıdır. Baş
taş arka yüzünde ise mezar sahibinin ölüm tarihi ile künyesi kayıtlıdır. Ayak
taşı arka yüzünde Farsça daha çok şiir metnini çağrıştıran bir kitabe vardır.
Ayak taşı iç yüzünde ise bir hadis ve ikinci bir tarih bulunmaktadır.
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevi'nin mezar ayak taşı iç yüz, 2009, Foto Yusuf Yıldırım |
Mezar taşı kitabesinin çeviri ve dil içi
çevirisi şöyledir:
Baş taş ön yüz:
(.........)
fe-stagferû ve-rhamû (...)
ve ikra’ âlâ kitabi’llahi fe-kûlû
(...........)
(..........)
(..........)
Baş taş iç yüz:
ve kad (.......) fî sebîlillah
min şehri Zilhicce hamse
ve seb’îne- ve seb’a-miete
Lubbühü Ahmed
el-Mevlevî
Ayak taşı iç yüz:
fî şehri Rebî’u’l-evvel
senete tis’a ve seb’’ine ve seb’a miete
en-nâsu fe-izâ yenâmû
mâtu intebehu
Ayak taşı ön yüz:
merg nîst vü hayât hayli nîst
merg nümâ aks-i bed nazar
kafirî cihân
bed ömür sanki ömr-i dem nîst
Kitabenin Türkçe çevirisi:
Baş taş ön yüz
(.......)
rahmet dileyiniz ve bağışlanma
isteyiniz
Allah’ın kitabı üzerine okuyun
ve şöyle deyin...
(........)
Baş taş arka yüz:
775 yılı Zilhicce ayı
Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî
Ayak taşı arka yüz:
779 yılı Rebi’u’l-evvel ayı
İnsanlar uyudukları zaman
ölürler ve ölüm onları uyandırır.
Ayak taşı ön yüz:
ölüm boş ve hayat daha boş
ölüm bu yalan dünyaya kötü
bakışın resmidir
kötü geçmiş bir ömür, ömrün
boş bir anı gibidir
Sonuç
615 yıllık geniş bir zaman diliminde faaliyet gösteren Karaman Mevlevîhânesi, Karaman şehir
kültürünün hep merkezinde olmuş ve bir gelenek oluşturarak Mevlevî kültürüne
büyük insanlar yetiştirmiştir. Karaman Mevlevîhanesi’nin Karaman’daki somut
kültürel miraslarından birisi de Aktekke Camii ve Haziresi mezar taşlarıdır.
Aktekke Camii Hazîresi, mezar taşı çeşitliliği ve sayı bakımından şehrin en
büyük hazirelerindendir.
Bu hazirenin
tarihli en eski mezar taşı aynı zamanda en eski Mevlevî mezar taşıdır.
Bu mezar taşı,
yazı, dil, motif ve tip özellikleriyle Anadolu Selçuklu üslubunda mezar taşı
geleneğinin ve Anadolu Selçuklu sanatı mirasının Karamanoğulları tarafından
devralınarak sürdürüldüğünü örnekleyen bir tarihi eserdir.
Mezar taşı,
dönemine göre sanat değeri yüksek bir eserdir. Tepelikteki kapalı rumi,
sütuncelerdeki yivlerin kabartılması, zarların tasarımı hem bağlı olduğu
geleneğe hem de Karaman’daki sanatın seviyesine göstergedir.
Yine kitabenin
boşluksuz ve son derece istifle, giriftle yazılması Selçuklu kitabe yazma
yönteminin Karamanoğulları döneminde de devam ettiğine bir kanıttır.
Kitabedeki
özellikle ayak taşı dış yüzündeki Farsça metin, mezar taşına daha başka bir
nitelik kazandırmakla beraber, Karaman’da yüksek bir edebiyatın o dönem
yaşadığına işaret edebilir.
Lubbuhu Ahmed
el-Mevlevî hakkında yeterli bilgiye ulaşılamasa da Karaman’da Mevlevîliğin
önemli bir büyüğü olduğu, döneminin nitelikli ve sanatsal bu mezar taşından
anlaşılmaktadır.
Kaynaklar
Evliya
Çelebi. (1935). Seyahatname. İstanbul: Maarif Vekâleti.
Konyalı, İ. H.
(1967). Karaman Tarihi. İstanbul: Baha Matbaası.
Tanrıkorur, Ş. B.
(2001). Karaman Mevlevihanesi. TDV İslam Ansiklopedisi, 24, s. 447-448.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder