Sulu Park, kampüs, Otogar, derken şimdi yeni yerinde. Mehmet Bey heykelinin gezisi sürüyor. Nereye konursa konsun draması bitmiyor, ancak.
Mehmet
Bey heykelinin yapılış öyküsünü bir bilen anlatsa. 1990'ların başında sulu
parka konulduğunu biliyorum. 15 sene kadar orada durdu.
Daha
sonra ortalıktan kayboldu.
Yerelden
kimse Mehmet Bey heykeline ve fermana eleştirel bakmadı ya da bakamadı.
Ancak
ulusalda bazı şair ve yazarlar özellikle ferman metnine yüklendiler. Dalga
geçtiler, güldüler, eğlendiler. Sözde Türkçeye, Türk diline sahip çıkan
Karaman; Türkçe Fermanı'nda bir çocuğun yapmayacağı hatalar yapmıştı. Durum eki
“de/da”nın ayrı yazıldığı nerede görülmüş, mesela! Şapkalı “âéyı dergâha bargâha
koydun da neden divâna ve meydâna koymadın. Divân da meydân da Arapça. Ve
ikinci “a”lar uzun. Koyan koymuş; koymayan koymamış, bildiği bu kadarmış deyip
geçebilirsin. Ama elin oğlu da senin notunu verir geçer.
Birkaç
aydır otogar tarafında da görülmeyen Mehmet Bey heykeli şimdi Türk Dil Parkı’nın
girişinde ziyaretçileri gözlüyor. Fermana kısmen düzeltme yapılmış. Ancak yeni
bir şey yok ortada. Kelime sonundaki durum eki "de/da" yı
birleştirmek ne günü kurtarıyor ne de heykeli.
Gelelim
heykelin kendisine.
Okuyalım
onu!
Hani
demişler ya, vizyonunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. İşte öyle bir şey.
Tamamen hayal ürünü tasarımla bu heykel, bu yazımla bu dizgiyle bu yazı
fontuyla bu ferman Karaman'ın Türkçeye nasıl sahiplendiğini ve nasıl
sahiplenebileceğine en büyük gösterge.
Ben
akşam bilgisayar başında beş dakika uğraştım yeni ferman nasıl olmalı diye. Şöyle
yakışıklıca kenar boşluğu verdim, fermana. Metni yeni baştan dizdim. Eski
Avrupa’da olduğu gibi kaligrafik bir font denedim. Kenar boşlukları, dizgisine
bir el attım.
Mehmet
Bey’e de bir el atmalı artık. Çiftlik kahyalarının giydiği çizmelerden de
kurtarılmalı. Üzerindeki pardösüyü çıkarıp atasım geliyor. Şimdi Mehmet Bey
kızıyordur, nerde benim kaftanım diye! Ya içindeki kuşağa ne demeli. İhtiyar
dede mi sandın sen onu! Bu şalvarı hiçbir zaman giyen olmadı bu civarda. Biraz
fazla Tarkan çizgi romanı mı okumuşuz ne? Gözlerim daha fazla görmek istemiyor.
Eğer Mehmet Bey başındaki miğfer ile bir komutan ise alt tarafı niye çobandı?
Mehmet Bey yeniden tasarlanmalı. Hem de 13. yydaki insan tipleri giyimleri, techizatları somut biçimde ortada artık. Kaynaklarda bol bol o dönemin insan modelleri hem de gerçeğinden sayısızca var. Önce Esik Kurganı’ndan çıkan altın elbiseli adamı bir incelemek gerek. Sonra Selçuk el yazmalarındaki tüm minyatürler, askerler, sultanlar, bürokratlar tek tek incelenmeli. Bakın nasıl muazzam bir Mehmet Bey çıkacak, ortaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder