Sağdan: Melda Özata, Mehmet Nuri Yardım, Muhsin Karabay, Bekir Sıtkı Erdoğan, 3.02.2004, Erenköy-Hale Nur Kor Arşivi |
“Biz Heybeli'de Her Gece Mehtaba Çıkardık”
Muhsin Karabay
muhsinkarabay@hotmail.com
Karamanlı büyük şâirimiz Bekir Sıtkı
Erdoğan'ın vefatından sonra artık Heybeliada’ya da gitmez oldum. Bekir Hocamın
ve kıymetli eşi Zeliha Teyzemizin sağlığında Heybeliada’ya gidişlerimin ayrı
bir zevki ve mutluluğu vardı. Onlar yazın Ada’da iken en az 2-3 defa onları
ziyaret eder hem kendim mutlu olur hem de onları mutlu ederdim. Hele Hocamın
okuduğu şiirlerle geçen o güzel zamanı; hazırlamış olduğu börekler, çörekler ve
tatlılarla, çaylarla, kahvelerle zenginleştiren kıymetli sevgili eşi değerli
Zeliha Teyzemizin hakkını nasıl öderiz… Ama artık o eski güzel günler bir daha
geri gelmeyecek maalesef. Biz ne Heybeli’deki o güzel yazlığında ne de
Erenköy’deki evinde edebiyat, sanat, şiir ve müzik sohbetlerini yapabileceğiz
ve onların Heybeli’deki o güzel balkonunda Ada’nın sıcaklığını rüzgârıyla
serinletip çaylarımızı yudumlayabileceğiz. Hâsılı onların vefatlarıyla birlikte
Bekir Sıtkı Erdoğan’lı yıllar da tarih oldu. Onlar İstanbul'da, Heybelide; şu
her geçen gün sıkıntılar, problemler, stresler, kavgalar, cinayetler ve
savaşlar yüzünden yaşama sevincimizi kaybettiğimiz sefil dünyamızda yoklar
artık. Onlar gibi güzel insanlar sayesinde belki biraz daha kolaydı bütün
çirkinliklere bir sünger çekebilmek, kötülüklere göğüs gerebilmek…
B.S.ERDOĞAN,H.KOZAKÇIOĞLU,YASEMİN KUMRAL ŞİMŞEK-B.S.E.'IN SANATININ 50. YIL TÖRENİ-21.10.1995, (Foto: Muhsin Karabay) |
Bekir Sıtkı Erdoğan Öğretmeniniz,
Dedeniz sizlere Emanet Çocuklar…
Bekir Hocamızı Karaman'ın aziz
toprağına emanet ettiğimiz andan itibaren içimiz rahat. Çok iyi biliyoruz ki,
Karaman'ın başta öğretmenleri ve öğrencileri olmak üzere kültür adamları ve
devlet adamları onu Karaman Mezarlığında yalnız bırakmıyorlardır, mezarını
çiçeklerle donatıyorlardır ve edebiyatı, şiiri, sanatı, bu aziz Türk vatanını,
Türk milletini ve Türk tarihini çok seven bir Bekir Sıtkı Erdoğan'ı yetiştirmiş
olmakla övünüyorlardır. O millî ve manevî değerlerine son derece saygılı ve bağlı
çok iyi bir asker, çok başarılı bir öğretmen, çok mükemmel bir insan, çok iyi
bir şâir ve çok dürüst bir vatandaştı.
Soldan, B.S.Erdoğan,Şükûfe Bigat,Zeliha Erdoğan-Erenköy, 5 Nisan 2001(Foto: Muhsin Karabay) |
Şimdi Zeliha Teyzemizi İstanbul'da,
Küplüce Mezarlığında sık sık ziyaret ediyorum. Onu da çok muhterem bir eş ve
çok sevgili bir anne olarak tanıdım. Eğer öylesine mükemmel bir eş olmasaydı
Bekir Sıtkı Erdoğan'ın da hayatı ve şiirleri bu kadar kıymetli olamazdı. Onun
sanat hayatındaki başarısı Zeliha Teyzemizin de büyük gayretleriyle, fedakârane
destekleriyle mümkün olmuştur. Bir ailede ve özellikle de sanatçı bir ailede
bir eşin ne kadar kıymetli olduğunu elbette bilmeyen yoktur.
Yine Bir Heybeli Ziyaretine Gitmişken…
Yine Bekir Sıtkı Erdoğan Hocama bir
gidişimde her zamanki gibi omzumda fotoğraf makinesi de vardı. Bekir Hocamın
evinin bulunduğu caddedeki rampayı çıkarken iki katlı bir evin giriş katında,
sokak penceresinde hayatımda görebileceğim çok güzel bir kediyi sımsıcak
bakışıyla otururken buldum. Hemen fotoğrafını çekmek istedim çünkü öyle bir
fotoğrafı, öylesine fotoğraflık bir pozda bir kediyi zor yakalayabilirdim ama
çantamdan fotoğraf makinemi çıkarıncaya kadar kedinin ürküp kaçmasından da
korkuyordum. Fakat benim korkumun aksine kedi hem bana bakıyordu hem de hiç
pozunu değiştirmeden öylece duruyordu. Adeta ev sahibi, mükemmel yapma oyuncak
bir kediyi süs olsun diye penceresine koymuş zannedilebilirdi. Ben çantamdan
fotoğraf makinemi çıkardım, hazırladım ve kedinin birçok güzel fotoğrafını
çektim. Biliyorsunuz ressamlar yaptıkları tablolara birer isim verirler, ben de
çektiğim o güzel Heybeliada kedisinin fotoğrafına yazımın başlığında da
kullandığım, meşhur bestekârımız Yesarî Âsım Arsoy’un bir bestesinin adını
koydum. “Biz Heybeli'de Her Gece Mehtaba Çıkardık”
Soldan, Şükûfe Bigat, Mushin Karabay, B.S.ErdoğanZeliha Erdoğan-Erenköy, 5 Nisan 2001, Foto Muhsin Karabay |
Heybeliada’yı her anışımda o kedi de
gelir aklıma ve elbette o kediye bakınca da hep Bekir Sıtkı Erdoğan Hocama
gidişlerimi, onun evinde geçirdiğimiz unutulmaz zamanları hatırlarım. Hatta o
kedinin fotoğrafını, çalışmakta olduğum İstanbul Üniversitesi Yabancı diller
Bölümünde, Yabancılara Türkçe okutmanıyken hazırlamış olduğum alıştırmalar
kitabına da; özellikle İngiltere’de yaşarken İngilizlerin hayvan sevgisini
görüp onların nükteyi hayatlarına ne kadar güzel yerleştirebildiklerine şâhit
olduğumdan kapak da yapmış ve arkadaşlarımı –onlara, benim açıklamalarıma kadar
ilgisiz geldiğinden-epeyce şaşırtmıştım.
HALİDE NUSRET URFALI ÖĞRENCİLERİYLE-1 MAYIS 1944-AİLEYE VE TİMAŞ YAY. TEŞEKKÜR EDERİZ |
Küçük Dostların Büyük Hocahanımı:
Hâlide Nusret Zorlutuna
Bu yazıma, başta kendinden bahsettiğim
Karamanlı şâirimiz Bekir Sıtkı Hocamızın da Karaman’da ortaokul öğretmeni olmuş
bir büyük Hocahanımdan bahsederek bitirmek istiyorum. Bu rahmetli muhterem
öğretmen şâir ve yazar Hocahanımın adı; Hâlide Nusret Zorlutuna. Öğretmenliği,
yazar ve şâirliği kadar sosyal hayattaki çalışmaları ve başarılarıyla da efsane
hocalardan biridir o. Maalesef ben hayattayken tanıyamadım onu. Ancak
yazdıklarından, hakkında yazılanlardan ve kendisini tanımış olanların
anlattıklarından onu görmüş kadar oldum. Şiir, roman ve hâtırat türü
eserlerinin içinde özellikle hayatının romanı olan “Bir Devrin Romanı”[1] ile öğretmenlik
hâtıralarından meydana gelen “Benim Küçük Dostlarım”[2] adlı kitaplarını özellikle
her öğretmen ve öğrenci arkadaşımın okumasını tavsiye ederim.
HALİDE NUSRET VE EDİRNELİ ÖĞRENCİLERİ-OTURAN İSMET KÜR |
Rahmetli Bekir Hocam da çok bahsederdi
öğretmeni Hâlide Hocahanımdan. Hatta bir gün sınıfta öğrencilerine şöyle demiş:
“Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ü dünyada benden daha fazla kimse
sevemez!..” Bekir Bey ve arkadaşları birer ortaokul talebesi olarak çok
şaşırmışlar onun böyle bir iddiada bulunmasına. Çünkü onlara göre her Türk onu
çok sevmektedir ve nasıl olmaktadır ki öğretmenleri Hâlide Hanım Atatürk’ü
herkesten daha fazla sevmektedir. Rahmetli Bekir Hocam, hem Hocası Hâlide
Hanım’ı hem de o günleri yıllar sonra anlatırken duyduğu zevk, mutluluk, hasret
ve o günkü çocuk saflığının mânâlandıramayışının şaşkınlık ve hayretini dile
getirirken bizleri de âdeta o günlere götürür ve: “Halide Hanım bizim,
kendisine, biz onu sizden de fazla seviyoruz dememizi bekliyor ve bizi buna
teşvik ediyordu aslında.” sözleriyle açıklardı hocasının o iddiasını.
“Sevelim, Sevilelim, Bu Dünya Kimseye
Kalmaz”
Bu güzel yazıyı okuyan sevgili öğretmen
ve öğrencilerimize, bu, bizim için yaratılmış harika bin renkli dünyamızın
sadece biz insanlara değil aynı zamanda bütün varlıklara da ait olduğu
gerçeğini unutmamamız gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Evet bizler bunu
biliyoruz. Sizler biliyorsunuz ama yine de birbirimize sık sık bu
hatırlatmaları yapmalıyız… Zira bazen bu ilâhi hakikati unutarak çok yanlış
işler yapanlar çıkabiliyor ne yazık ki aramızdan!.. Kuşları, böcekleri,
karıncaları, bitkileri, çiçekleri, papatyaları, karanfilleri, gülleri…; bize
güzel güzel tatlı tatlı meyveleri sunan, kurda kuşa yuva olan, altında kızgın
güneşlerde serinlediğimiz ve son yolculuğumuzda da bize en rahat yatak olan
tabutumuzun tahtalarını da veren o güzelim ağaçları da çok sevmeliyiz…
Haydi sevgili öğrenciler, haydi ziller
çaldı, karneler dağıtılacak… Kapın karnelerinizi ve şarkılar söyleyerek neşeyle
koşun sizi bir yıldır bekleyen Bekir Sıtkı öğretmeninizin ellerinden öpmeye….
Sağlık, mutluluk ve üstün başarı
dileklerimle…
Sevgi ile kalın…
[1] Hâlide
Nusret Zorlutuna, Bir Devrin Romanı, Kültür Bakanlığı yay. 294, Ankara, 1978
(Bu kitabın ilk baskısıdır. Son yıllarda Timaş ve Panama yayınları tarafından
da yeni baskıları yapıldı.)
[2] Hâlide
Nusret Zorlutuna, Benim Küçük Dostlarım, Kültür Bakanlığı yay. 236, Ankara,
1976 (Bu kitabın ilk baskısıdır. Son yıllarda Timaş ve Panama yayınları
tarafından da yeni baskıları yapıldı.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder