14/05/2019

BİZ HEYBELİ'DE HER GECE MEHTABA ÇIKARDIK MUHSİN KARABAY



Sağdan: Melda Özata, Mehmet Nuri Yardım, Muhsin Karabay, Bekir Sıtkı Erdoğan, 3.02.2004, Erenköy-Hale Nur Kor Arşivi


“Biz Heybeli'de Her Gece Mehtaba Çıkardık”

Muhsin Karabay

muhsinkarabay@hotmail.com

Karamanlı büyük şâirimiz Bekir Sıtkı Erdoğan'ın vefatından sonra artık Heybeliada’ya da gitmez oldum. Bekir Hocamın ve kıymetli eşi Zeliha Teyzemizin sağlığında Heybeliada’ya gidişlerimin ayrı bir zevki ve mutluluğu vardı. Onlar yazın Ada’da iken en az 2-3 defa onları ziyaret eder hem kendim mutlu olur hem de onları mutlu ederdim. Hele Hocamın okuduğu şiirlerle geçen o güzel zamanı; hazırlamış olduğu börekler, çörekler ve tatlılarla, çaylarla, kahvelerle zenginleştiren kıymetli sevgili eşi değerli Zeliha Teyzemizin hakkını nasıl öderiz… Ama artık o eski güzel günler bir daha geri gelmeyecek maalesef. Biz ne Heybeli’deki o güzel yazlığında ne de Erenköy’deki evinde edebiyat, sanat, şiir ve müzik sohbetlerini yapabileceğiz ve onların Heybeli’deki o güzel balkonunda Ada’nın sıcaklığını rüzgârıyla serinletip çaylarımızı yudumlayabileceğiz. Hâsılı onların vefatlarıyla birlikte Bekir Sıtkı Erdoğan’lı yıllar da tarih oldu. Onlar İstanbul'da, Heybelide; şu her geçen gün sıkıntılar, problemler, stresler, kavgalar, cinayetler ve savaşlar yüzünden yaşama sevincimizi kaybettiğimiz sefil dünyamızda yoklar artık. Onlar gibi güzel insanlar sayesinde belki biraz daha kolaydı bütün çirkinliklere bir sünger çekebilmek, kötülüklere göğüs gerebilmek…



B.S.ERDOĞAN,H.KOZAKÇIOĞLU,YASEMİN KUMRAL ŞİMŞEK-B.S.E.'IN SANATININ 50. YIL TÖRENİ-21.10.1995, (Foto: Muhsin Karabay)


Bekir Sıtkı Erdoğan Öğretmeniniz, Dedeniz sizlere Emanet Çocuklar…

Bekir Hocamızı Karaman'ın aziz toprağına emanet ettiğimiz andan itibaren içimiz rahat. Çok iyi biliyoruz ki, Karaman'ın başta öğretmenleri ve öğrencileri olmak üzere kültür adamları ve devlet adamları onu Karaman Mezarlığında yalnız bırakmıyorlardır, mezarını çiçeklerle donatıyorlardır ve edebiyatı, şiiri, sanatı, bu aziz Türk vatanını, Türk milletini ve Türk tarihini çok seven bir Bekir Sıtkı Erdoğan'ı yetiştirmiş olmakla övünüyorlardır. O millî ve manevî değerlerine son derece saygılı ve bağlı çok iyi bir asker, çok başarılı bir öğretmen, çok mükemmel bir insan, çok iyi bir şâir ve çok dürüst bir vatandaştı.



Soldan, B.S.Erdoğan,Şükûfe Bigat,Zeliha Erdoğan-Erenköy, 5 Nisan 2001(Foto: Muhsin Karabay)

Şimdi Zeliha Teyzemizi İstanbul'da, Küplüce Mezarlığında sık sık ziyaret ediyorum. Onu da çok muhterem bir eş ve çok sevgili bir anne olarak tanıdım. Eğer öylesine mükemmel bir eş olmasaydı Bekir Sıtkı Erdoğan'ın da hayatı ve şiirleri bu kadar kıymetli olamazdı. Onun sanat hayatındaki başarısı Zeliha Teyzemizin de büyük gayretleriyle, fedakârane destekleriyle mümkün olmuştur. Bir ailede ve özellikle de sanatçı bir ailede bir eşin ne kadar kıymetli olduğunu elbette bilmeyen yoktur.

Yine Bir Heybeli Ziyaretine Gitmişken…

Yine Bekir Sıtkı Erdoğan Hocama bir gidişimde her zamanki gibi omzumda fotoğraf makinesi de vardı. Bekir Hocamın evinin bulunduğu caddedeki rampayı çıkarken iki katlı bir evin giriş katında, sokak penceresinde hayatımda görebileceğim çok güzel bir kediyi sımsıcak bakışıyla otururken buldum. Hemen fotoğrafını çekmek istedim çünkü öyle bir fotoğrafı, öylesine fotoğraflık bir pozda bir kediyi zor yakalayabilirdim ama çantamdan fotoğraf makinemi çıkarıncaya kadar kedinin ürküp kaçmasından da korkuyordum. Fakat benim korkumun aksine kedi hem bana bakıyordu hem de hiç pozunu değiştirmeden öylece duruyordu. Adeta ev sahibi, mükemmel yapma oyuncak bir kediyi süs olsun diye penceresine koymuş zannedilebilirdi. Ben çantamdan fotoğraf makinemi çıkardım, hazırladım ve kedinin birçok güzel fotoğrafını çektim. Biliyorsunuz ressamlar yaptıkları tablolara birer isim verirler, ben de çektiğim o güzel Heybeliada kedisinin fotoğrafına yazımın başlığında da kullandığım, meşhur bestekârımız Yesarî Âsım Arsoy’un bir bestesinin adını koydum. “Biz Heybeli'de Her Gece Mehtaba Çıkardık”



Soldan, Şükûfe Bigat, Mushin Karabay, B.S.ErdoğanZeliha Erdoğan-Erenköy, 5 Nisan 2001, Foto Muhsin Karabay

Heybeliada’yı her anışımda o kedi de gelir aklıma ve elbette o kediye bakınca da hep Bekir Sıtkı Erdoğan Hocama gidişlerimi, onun evinde geçirdiğimiz unutulmaz zamanları hatırlarım. Hatta o kedinin fotoğrafını, çalışmakta olduğum İstanbul Üniversitesi Yabancı diller Bölümünde, Yabancılara Türkçe okutmanıyken hazırlamış olduğum alıştırmalar kitabına da; özellikle İngiltere’de yaşarken İngilizlerin hayvan sevgisini görüp onların nükteyi hayatlarına ne kadar güzel yerleştirebildiklerine şâhit olduğumdan kapak da yapmış ve arkadaşlarımı –onlara, benim açıklamalarıma kadar ilgisiz geldiğinden-epeyce şaşırtmıştım.



HALİDE NUSRET URFALI ÖĞRENCİLERİYLE-1 MAYIS 1944-AİLEYE VE TİMAŞ YAY. TEŞEKKÜR EDERİZ


Küçük Dostların Büyük Hocahanımı: Hâlide Nusret Zorlutuna

Bu yazıma, başta kendinden bahsettiğim Karamanlı şâirimiz Bekir Sıtkı Hocamızın da Karaman’da ortaokul öğretmeni olmuş bir büyük Hocahanımdan bahsederek bitirmek istiyorum. Bu rahmetli muhterem öğretmen şâir ve yazar Hocahanımın adı; Hâlide Nusret Zorlutuna. Öğretmenliği, yazar ve şâirliği kadar sosyal hayattaki çalışmaları ve başarılarıyla da efsane hocalardan biridir o. Maalesef ben hayattayken tanıyamadım onu. Ancak yazdıklarından, hakkında yazılanlardan ve kendisini tanımış olanların anlattıklarından onu görmüş kadar oldum. Şiir, roman ve hâtırat türü eserlerinin içinde özellikle hayatının romanı olan “Bir Devrin Romanı”[1] ile öğretmenlik hâtıralarından meydana gelen “Benim Küçük Dostlarım”[2] adlı kitaplarını özellikle her öğretmen ve öğrenci arkadaşımın okumasını tavsiye ederim.



HALİDE NUSRET VE EDİRNELİ ÖĞRENCİLERİ-OTURAN İSMET KÜR


Rahmetli Bekir Hocam da çok bahsederdi öğretmeni Hâlide Hocahanımdan. Hatta bir gün sınıfta öğrencilerine şöyle demiş: “Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ü dünyada benden daha fazla kimse sevemez!..” Bekir Bey ve arkadaşları birer ortaokul talebesi olarak çok şaşırmışlar onun böyle bir iddiada bulunmasına. Çünkü onlara göre her Türk onu çok sevmektedir ve nasıl olmaktadır ki öğretmenleri Hâlide Hanım Atatürk’ü herkesten daha fazla sevmektedir. Rahmetli Bekir Hocam, hem Hocası Hâlide Hanım’ı hem de o günleri yıllar sonra anlatırken duyduğu zevk, mutluluk, hasret ve o günkü çocuk saflığının mânâlandıramayışının şaşkınlık ve hayretini dile getirirken bizleri de âdeta o günlere götürür ve: “Halide Hanım bizim, kendisine, biz onu sizden de fazla seviyoruz dememizi bekliyor ve bizi buna teşvik ediyordu aslında.” sözleriyle açıklardı hocasının o iddiasını.

“Sevelim, Sevilelim, Bu Dünya Kimseye Kalmaz”

Bu güzel yazıyı okuyan sevgili öğretmen ve öğrencilerimize, bu, bizim için yaratılmış harika bin renkli dünyamızın sadece biz insanlara değil aynı zamanda bütün varlıklara da ait olduğu gerçeğini unutmamamız gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Evet bizler bunu biliyoruz. Sizler biliyorsunuz ama yine de birbirimize sık sık bu hatırlatmaları yapmalıyız… Zira bazen bu ilâhi hakikati unutarak çok yanlış işler yapanlar çıkabiliyor ne yazık ki aramızdan!.. Kuşları, böcekleri, karıncaları, bitkileri, çiçekleri, papatyaları, karanfilleri, gülleri…; bize güzel güzel tatlı tatlı meyveleri sunan, kurda kuşa yuva olan, altında kızgın güneşlerde serinlediğimiz ve son yolculuğumuzda da bize en rahat yatak olan tabutumuzun tahtalarını da veren o güzelim ağaçları da çok sevmeliyiz…

B. Sıtkı Erdoğan Erenköy'de evinde bir şiirini okuyor


Şimdi sizler sevgili Karamanlı öğrencilerimiz… Artık karne günümüz de yaklaştı. Bütün bir yıl soğuk-sıcak demeden sınıflarınıza koştunuz, ödevlerinizi yapmak için kütüphaneleri doldurdunuz, kıymetli öğretmenleriniz ve ana babalarınız sayesinde bir eğitim-öğretim yılını daha tamamladınız. Şimdi sizlerden bir ricam var. Lütfen o güzel karnelerinizi alır almaz sizi Karaman Mezarlığında bekleyen o aziz vatan topraklarının yetiştirdiği ve vasiyeti üzerine sizlere getirdiğimiz büyük öğretmen, kıymetli şâir, güçlü asker, müşfik bir eş ve baba olan Bekir Sıtkı Erdoğan Hocanıza, memleketimizin iftiharı dedenize koşunuz ve yüksek notlarınızın birer gül gibi açtığı karnelerinizi onun mezarına koyarak ona birer Fatiha okuyunuz. İnanın onun ruhu o anda o kadar şâd, mutlu olacaktır ki, kabrinde bile yerinden kalkıp doğrularak alınlarınızdan teker teker öpmek isteyecektir…

Haydi sevgili öğrenciler, haydi ziller çaldı, karneler dağıtılacak… Kapın karnelerinizi ve şarkılar söyleyerek neşeyle koşun sizi bir yıldır bekleyen Bekir Sıtkı öğretmeninizin ellerinden öpmeye….

Sağlık, mutluluk ve üstün başarı dileklerimle…

Sevgi ile kalın…



[1] Hâlide Nusret Zorlutuna, Bir Devrin Romanı, Kültür Bakanlığı yay. 294, Ankara, 1978 (Bu kitabın ilk baskısıdır. Son yıllarda Timaş ve Panama yayınları tarafından da yeni baskıları yapıldı.)

[2] Hâlide Nusret Zorlutuna, Benim Küçük Dostlarım, Kültür Bakanlığı yay. 236, Ankara, 1976 (Bu kitabın ilk baskısıdır. Son yıllarda Timaş ve Panama yayınları tarafından da yeni baskıları yapıldı.)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder