İLBAY GELDİ Mİ?
Remzi TartanKapımı
bâd-ı saba yelinden başka çalan kalmadı karamsarlığında olmasa da sıkça
çalan
olmuyor…
Kapı
mı çalınıyor, ikircikliğiyle dikkat kesildim. Evet kapı çalınıyor; çalınmıyor
da sanki kapıyı incitmeden ama içeriye de davet edilmeyi beklediğini
hissettireyim tedirginliğiyle tıklatıyor kapıyı. Buyurun, diye sesimi
yükselterek ünledim. Koluyla göğsünde tuttuğu bez torbayı yumuşak bir şekilde
masaya bırakıp elimi öpmeye yeltendi.
-
Ooo muhtarın oğlu! Ne ulan rengin değişmiş! Az daha tanıyamayacaktım, şeytan rengine
bürünmüşsün…
-
Okul bitti, peder bey tatil ihsan etti. On beş gündür Ege ve Akdeniz’i dolaşıyordum.
Hediyelerimi size her uğradığım yerden aldım. Lütfen kabul ediniz, diyerek
torbadan çıkarmaya başladı. Amca diye söze başlayarak; her il, ilçeye girdiğimde
bulundukları bölgenin ürünlerini alırım. Ünlülerini görünür kılan farklı malzemelerle,
kimi topraktan, kimi seramikten veya metalden üretip o yörenin unutulmamasını sağlıyorlar.
Girdiğim
işyerlerinde (dükkanlarda) bunları seçerken sohbet ediyoruz. Soruyor adam “Nerelisin?”.
Yüksek perdeden “Karaman” lıyım diyorum. Satıcı bir an duraksıyor haa “Konya-Karaman”
demez mi!
Elimdekileri
bırakıp çıkasım geliyor.
Kaç
yıldır “il” olduk çok kimsenin haberi yok! Hala “Konya-Karaman” diyorlar.
Eee
yiğidim o insanlara kızma! Yalnızca coğrafya kitaplarına emirle “il”
yazdırmakla il olmak hemen olmuyor. Sen ben beriki de çabalayacak! En basiti
senin getirdiğin nesne-bibloları koyacağız senin hatırına vitrine. Hem seni anacağız
hem de o nesnenin ansıttığı il veya ilçeyi torunumuza anlatacağız.
Var
mı bizim Karaman’ın çağrıştırdığı, hatırlatacak bir nesnesi, simgesi var mı?
İnsanlara
yüzlerce yıl önce dizeleriyle sevgiyi, kardeşliği, tevazuunun erdemliliği
anlatan Koca Yunus ‘un bir heykelciği?
Bir
ulusu, ulus yapan en önemli, birinci etmen olan “dil”i Mehmet Bey’in fermanını
simgeleşmiş bir
Nesne
olarak var mı, demirden, kömürden yapılmışı?
Başka
kimselere kızma, bayram yapmaz, anma törenleri yapmaz olduk.
Nerede
seçilmiş başkanları, atanmış yöneticileri!
İyi
ki, Anı Bisküvi, BİFA Bisküvi, Duru Bulgur var. Yüz ağartacak ürettikleri
gıdalar yanında dil bayram aylarında yayınladıkları kitaplarla kültür açlığımızı
da doyuruyorlar sağ olsunlar.
Özce,
Yunus’tan bir dize okuyalım
Bilmeyenler
ne bilsin bizi
Bilenlere
selam olsun
Çok
çabuk celallenme, il olma isteği çok eski. Sen çayını içerken anlatayım.
Kara
önlüklerimiz sırasetenden pırıl pırıldı. Yaka bembeyaz kolalıydı ki, düpdüzgün
dururdu.
Ve
o yıllarda tekli öğretim olarak tanımlanan, sabah üç, öğleden sonra iki dersle
sürdürüle. Cumartesi günleri yarım gün süren yıllar…
1953
yılında, ikinci dersi başlayacağını uyaran zil (nöbetçi öğrenci büyük bir onur ve
zevkle) çaldı.
Fakat
nöbetçi öğretmen binaya almadı bahçede her sınıf dizildi.
Tüm
okul; sınıflarının başında öğretmenleriyle İstasyon’a gidecekti. Sevindik.
İstasyon
pazar günleri hali vakti yerinde olanların faytonla piknik yapmak (piknik yapmak
dediğimde) ”batırık” yapmaya gittikleri yerdi. Okulumuzun önünden istasyon‘a
kadar yolumuz Arnavut kaldırım taşı döşeliydi. Kütüphaneden İstasyon yönüne
dönünce yolun sağı solu sık ve gür kavaklarla doluydu. Karşılıklı kavaklar
sanki birbirlerine kavuşmak istercesine üst kısımları eğilip yola gölgelik
oluşturuyordu. İstasyon’a ulaştık ki, aman ne kalabalık ne kalabalık! Her on on
beş kişide; ince bir çıtaya tutturulmuş karton pankartlar. Kimisinde “Hoş
geldiniz” ve çokça “İl olmak istiyoruz”, “Karaman il olmalı!” yazılı.
Yaa
yiğidim Karaman ‘ın il olma istediği dün değil; 1953’te de vardı.
Ve
bizler kara önlüklerle o sıcak havada paytonla değil yürüyerek İstasyon’a
vardık,
Devlet
büyüklerini ufacık ellerimizle alkışladık, çok yol yürüdük 1989’a dek!
Anlatılır, Adnan Menderes ve heyeti Karaman’a tren garından inerler.
Adnan Menderes için Taşkale’den getirilen bir deve yatırılır. Adnan Menderes deveyi
azat etmek ister. Kesmeyin mesmeyin denilse de nafile! Çünkü kasap, Sağır
Kasap. Hatuniye’nin karşısında otururmuş. Adam ne kadar bağırsalar çağırsalar
duymaz ve çalar bıçağı devenin boynuna.
Heyetten biri artık öfkeye mi kapıldı, dalga mı geçti bilinmez.
Kendini tutamayarak; Ulan (……) Garamanlılar, değil deve fil kesseniz de
“Vilayet” olamazsınız. Ali (Ünlüer) Hoca da bunu duymuş. Ve Ali Hoca her
toplantıda bu olayı anlatıp devamında “Karaman’a fil kesseniz vilayet olamazsın
dediler, vilayet olduk; üniversite açılmaz Karaman’da dediler, üniversite
açıldı; Karaman organize olamaz dediler; Karaman Organize Sanayi Bölgesi
kuruldu. Karaman böyle işte, ne isterse onu yapar.
Rastlantı
bizim sınıf tam parkın ağır çift kanatlı perforjeli kapısının önüne denk geldi.
Parkın
çevresi taş duvarla örülü üzeri betonla kaplı idi.
Parkın
duvarının iç bölümüne bakan tarafta hercailer, güllerle göz alıcı bir şekilde
bakımlı idi.
Parkın
içi daire şeklinde mucurlarla yürüyüş yolu oluşturulmuş şekilde ortada havuz olarak
anımsıyorum. Duvarların içe bakan kısımları ve mucurlu yolların kenarlarında,
çamdan, akasya ya kadar çeşitli bakımlı gürbüz ağaçlar serinlik verecek denli büyüktü.
Parkın kapısı 1.nci İstasyon caddesinin istasyona yakın bölümünde bulunuyordu.
(Hoş o zamanlar birinci, ikinci istasyon cadde isimleri yoktu.) Yalnızca İstasyon
Caddesi vardı. Bizden bir üst sınıf, park ile İstasyon Caddesi arasında daha
çok toz ve güneşin altındaydı. Duvarla İstasyon Caddesi arası.
İl
olma isteğinin tandırına kesmik atma siyasilerin ilk görevlerindendi sanki.!
İl olamasak da yerel yönetimler kendi toplumunu yönetsin gibi TBMM’ne bir istekte –dilekte- bulunmak yerine şu anda isimlerini anımsayamadığım DP ilçe örgütünden, belediye meclisi ve meslek odaları derneklerinden oluşan ve kendilerine “çarıklı erkan-ı harb” olarak tanımlayan komitenin Ankara ‘da il olma isteklerinin refüje edici bir yanıt aldıklarını oluşumun içinde bulunanlar gülerek anlatırlardı!..
Bir
ansıtma 1953 yıllarda belediyeler, sürücü ehliyeti ve plaka verme yetkileriyle
donanımlı idiler.
1989
da il olduk! İl tanıtımını da gene sen ben atanmış, seçilmiş başkanların
çalışmalarıyla il olduğumuzu üstümüze düşen görevleri yaparak tanıtacağız.
Sen
mumdan küçük heykeller yapacaksın vali bildiri yayınlayacak belediye başkanı parklar,
bahçeleri çoğaltacak.
Umarım.
Yegane Başyıldız
YanıtlaSilAmcam benim kalemine yüreğine sağlık senin yazılarını okumak çok keyifli
Mustafa Çolakoğlu
YanıtlaSilEllerine kalemine diline sağlık olsun REMZİ abi selamlar sevgiler
İstanbullu Kaptan
YanıtlaSilharikasın Remzi arkadaşım.O kadar değerli kalemin var ki.Tarihi yeniden yaşatıyorsun gözlerimizde bizlere..Remzi'ciğim ben şu an Antalya'da yaşıyorum.yazılarınla o geçmişin güzelliklerini yaşıyorum.İyi ki varsın.selamlar..
Hüsnü Onur Cicibıyık
YanıtlaSilYüreğine kalemine emeğine sağlık Remzi arkadaşım başarılar dilerim sevgi ve selamlar.
Nurten Abaci
YanıtlaSilRemzi Ağabey,sohbet havasında yazılarını okumak çok keyifli.Kalemine sağlık.Selam ve saygılar.
Gönül Kılıç
YanıtlaSilDayıcığım harika.Ne güzel anlatmışsın.