Bedreddin İbrahim Bey’in Karaman’da Camisi Varmış
O gün için herhangi bir plan yoktu. Sıradan gezintiler ve
buluşmalardan sonra yine akşam edilecekti, belki. Ama ani bir kararla yolumuzu
Hatuniye Medresesine düşürdük, Celal Yıldırım ile. Oraya da gitmeden müzeye bir
bakalım, dedik. Çeşmeli Kilisenin çeşmesi, lahitler, küpler derken arkadaki taş
eserlere döndü yolumuz. Amacımız Mevlevi sikkesi görünümlü Roma dönemi bazalt
taşından bezir yağı çıkarma aletini görmekti.
Derken arkada sıralı Karaman oğulları dönemi kitabe
levhalarına göz ucuyla bakarak ilerlemeye devam ettik. 15 yıl önce de gördüğüm
ama okuması işkence olan bir kitabenin önünden de geçiyorduk ki, takıldık
kaldık. Bu kez kaçamadığım o kitabeye yine öylesine bir bakış fırlattım. Ayet
ya da hadis metinlerinin olduğu satırlar çok rahat okunuyordu. Bakışlarım daha
sonra tarih ve künyenin yazılı olduğu son satıra kaydı. Eserin sahibinin adı ve
yapım tarihi ayna gibi parlıyordu.
Kitabede yazanlar!
Kitabenin künye kısmında ilk gördüğüm “İbrahim bin Mahmûd”
sonra “seb’a miete” idi. Emin olmak için kitabenin tamamına bir kez daha
yoğunlaştım. Okuduklarım yeni bir tespit, Karaman tarihine yeni bir katkı
anlamına geliyordu. Ortaya çıkan metin şöyle idi.
Bismilâhirrâhmânirrahîm, İnnemâ ya’muru mesâcide’llâhi
men âmene billâhi ve’l-yevmi’l-âhiri emera bi-imâreti’l-câmi’il-
mubâreki el-emîru’l-kebîru ve mulku’l-emiru’l-umerâ ve (……….) bedre’l-dînu
İbrahim bin Mahmûd bin Karaman senete fî şuhûri ve erbaine ve seb’a miete
Kitabenin çevirisi “Bismillahirrahmanirrahim.
Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve kıyamet gününe inanan imar eder. 740
(1339/1340) yılı ayları içinde Karaman oğlu Mahmud oğlu Beyler Beyi Ulu Bey
Bedreddin İbrahim mübârek camisinin yapılmasını emretti.” biçiminde
çevrilebilir.
Kitabede Bedreddin İbrahim’in
soy silsilesi sayılırken babası Mahmud’dan sonra Karaman Bey’e geçilmiştir. Mahmud
Bey’in babası, Mehmed Bey ise künyeye yazılmamış. Bunun sebebi ise soy
silsilesinde babadan sonra hanedanın ilk büyüğüne nispet edilmesidir.
Bedreddin İbrahim Bey Camisi
Kitabedeki bilgiler ve sonuçlar
çok ilginç. Karamanoğullarının Karaman’da bilinen en eski tarihli eseri 1356
tarihi ile Hacı Beyler Camisi idi. 1250-1350 aralığında yapılmış olan
Karamanşah, Kâşî ve Hasan Basri, Nizamşah gibi Karamanoğlu camilerinin de
maalesef günümüze sadece adı gelebilmişti. Bu kitabe ile Karaman’da tespit
edilebilen tarihi kayıtlı en eski eser Bedreddin İbrahim Camisi oldu.
Bu bilginin getirdiği diğer soru
da bu cami neredeydi, oluyor. 1300’lerin başlarında Karamanoğullarının Larende’deki
başlıca yerleşim alanı Kale ve civarıdır. Günümüze gelebilen yapılardan anlaşıldığına
göre kalenin kıblesinde Emir Musa Medresesi, doğusunda ve Alaaddin Bey Cami ile
Türbesi vardı. İbrahim Hakkı Konyalı, 1947 yılında yapılan eski devlet hastanesinin
temeli kazılırken çıkan iri temel taşlarına bakaraktan Karaman Şah Camisinin o
arada yani kalenin kalenin kuzey doğusuna yapıldığını tahmin etmiştir.
Bedreddin İbrahim Bey Camisinin
olabileceği en iyi yerlerden biri de kalenin güneyi yani orta kale Pazar Kapısı’nın
önleridir. Bu kanaate dair en önemli kanıt da iç kale kapısının da olduğu güney
burcundaki kitabeli ve motifli taşlardır. Özellikle Allah’ın 99 isminin yazılı
olduğu taş panolar; kalenin güneyinde büyük bir tarihi eseri işaret etmektedir.
Buradan hareketle de Allah’ın 99 isminin yazılı olduğu bu taş panoların
Bedreddin İbrahim Bey Camisinin taç kapısına ait olduğu öngörülebilir.
Bedreddin İbrahim Camisi’ne ne
oldu?
Bu sorunun en güzel cevabı da tabi, Karamanname’dedir.
Gedik Ahmet Paşa’nın Karaman’ı alırken şehre ve kaleye yaptığı tahribat,
Karamanname’de (s. 161a) şöyle anlatılır:
Sultân Mehemmed gazab edüb Gedik Ahmed Pâşâ’yı gönderdi. Gelüb Lârende’yi âteşe verüb yıkub yakub harâb eyledi. Yüz on yedi mahalle dört câmi’-i selâtin, üç yüz yedi vakit mescidi, yigirmi tokuz hammâm, dört medrese, otuz üç tekye, yedi hânkah cümle harâb edüb âteşe urub İstanbul’a gönderdi. Koyun kuzu sürer gibi oğlun ve uşağın önüne bırağub şeyh ‘ulemâ ve fukarâ feryâd ederken yigirmi otuz bin âdem Karatâğ dibine cem’ edüb kendüsi gözlerine karşu ol zibâ sarâyları köşkleri Câmi’-i Sultân ve Câmi’-i Nizâmşâhî, Câmi’-i Kâşîye, Câmi’-i Hasan Basrî, Câmi’-i Karaman cümle şehri yere berâber edüb andan sonra dönüb on yedi bin er ile bu denlü fukarâları yayak, oğlu ile uşağı ile döge döge sürmege başladı.
Yıkılan tarihi eserler arasında
dört selatin camii yani Karaman beylerinin camileri sayılmaktadır. Bedreddin
İbrahim Bey Camisi’nin bunlardan biri olduğu da kuvvetle muhtemeldir.
Bedreddin İbrahim, iki
İbrahim’den ilkidir.
1300-1350 arasındaki
Karamanoğulları beylerine ait bilgi çok azdır. Bunların saltanat dönemleri,
icraatları, olayları hakkında hemen hemen hiç bilgi yoktur. Bedreddin İbrahim
Bey, Karaman oğullarının en uzun süreli tahtta kalan beylerinden biridir.
Karamanname’de Karaman oğlu Halil Bey ile adı sık geçen Bedreddin’in, Karaman
oğlu Bedreddin İbrahim olduğu da anlaşılmaktadır. İslam Ansiklopedisi’nde Faruk
Sümer’in (İA, C24, s. 454-460) verdiği bilgilere göre Bedreddin İbrahim Bey,
1318 yılında Yahşi Bey’in yerine beylik tahtına oturmuştur. Bedreddin İbrahim
ile beraber Larende, devletin başkenti olarak kullanılmaya başlamıştır. 1345’lere
doğru öldüğü, mezarının da şimdilerde olmayan camisinin yanındaki bir türbede
olduğu sanılmaktadır. Karaman oğullarında tahta oturan ve daha çok bilinen İmaret
ile özdeşleşmiş II. İbrahim Bey’in ölümü ise 1464’tür.
Bedreddin İbrahim Bey, Yunus
Emre’ye vakıf arazisi vermesiyle biliniyor!
Bedreddin İbrahim Bey, en çok
Yunus Emre’ye verdiği araziler aracılığıyla tanınmaktadır. 1518 tarihli Konya
Tapu Tahrir Defteri’ndeki kayıtlara göre Bedreddin Mahmud; Akçaşehir, Eminler
gibi birkaç köyde Yunus Emre’ye vakıf arazi tahsis edip vergiden muaf
olduklarına dair mülkname (tapu/senet) vermiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder