17/04/2020

Toprak Damlı Evlerin Çocukları


Henüz apartmanların olmadığı 1930 ve 40’lar.

Evler kerpiçten, damlar kamışlı topraktan, yollar da çakıllı!

Her şeyin toprakla yoğrulduğu, insanın da toza toprağa bulandığı bu zamanlarda doğmuş Karaman evlatlarının zirvede devam eden hayat hikayeleri.

Her biri yokluk, çaresizlik, imkânsızlık, zorluk yüklü hayatlar!

Ama inanç, zekâ, mücadele ve başarma arzusu tüm olumsuzlukları yok etti, zoru kolayladı.

Toprak damlı kerpiçten evlerde doğmuş büyümüş her birer Karaman evladının kendi ağzından gelecek nesillere örnek hayat hikayeleri, 2020 ANI Bisküvi yayınıyla kitaplaştı.

Aslında her şey geçen yıl haziranla başlamıştı!

-Sana bir şey soracağım Yusuf!

Rıfkı Boynukalın ağabeyin tarzıdır, telefon görüşmesinde bir görüş alacaksa mutlaka o kibarca ve tatlıca üslubuyla bu cümleyi kurar.

- ANI Bisküvi 2020 kitabı, 1940’lıların çoğunlukta olduğu Karaman hatıraları üzerine olsa ne dersin?

-Rıfkı ağabey harika bir düşünce, derim, hemen başlayalım!

Benimkisi bir iyi niyet belirten kuru bir cümle değildi.  Büyük bir eserin ortaya çıkacağını baştan görmemden kaynaklı bir heyecan idi. Çünkü her insan kültürün bir unsuru dolayısıyla her insanın hayatı kültüre bir fener idi.

Sözlerimin akışı şöyle devam etti:

-Rıfkı ağabey, Hasan Pınarbaşı’nın “Karaman'ın Geçmiş 50 Yılı ve Tanınmış Kişileri” kitabından sonra Karaman insanını, Karaman insanın öykülerini ve hatıralarını derlice ele alan bir kitap olmadı bir daha. Herkes ölümlü ancak nitelikli insanların yaptıklarını gelecek nesillere bırakmadan bu dünyadan ayrılmaları diğerlerinden daha da kötüdür. Tarih yazan Karamanlıların kendileri mezara, hatıraları, öyküleri tarihe gömülüp gitmemeli. Geleceğe hiçbir kültürel miras kalmıyor. O sebeple bu çalışmayı önemsiyorum ve mutlaka yapılmalı diyorum.

Rıfkı ağabey sadece bana sormamıştı bu projeyi. Turgut Uzel, Sami Ölçer, Ahmet Yıldızcı başta; birçok insanla uzun uzun görüşmeler yaptı, istişarelerde bulundu. Özgeçmiş sahipleriyle iletişim çoğunlukla Rıfkı Boynukalın ve Sami Ölçer Beyce sağlandı.

Kitap projesine böylece ilk başlangıç yapıldı…

Rıfkı ağabeyin ışıttığı bu proje uygulamada hiç de kolay değildi. Her biri 70’ini devirmiş sanayi, üniversite, bilim, siyaset, bürokrasi ve serbest çalışma başta olmak üzere birçok alanda üstün hizmeti geçmiş Karamanlıların hayat hikayeleri bizzat kendi ağızlarından alınacaktı.

İlk bakışta; bir insanın kendini anlatması gibi kolay bir şey yok diye düşünülebilir. Ancak bir insanın kendisini anlatması kadar zor bir şey yoktur. Çünkü insan, kendine içten bakmada çok zayıftır, hatta yetersizdir. Ayrıca hastalık, tatil, iş güç, teknolojik yatkınlık gibi bazı elden gelmeyen etkenlerle insanlar özgeçmiş ve hatıralarına yeterli vakit ayıramayabilir, ayırdıkları süreler aylar gibi uzun zaman dilimlerini alabilirdi.

Ve bütün bu zorluklara rağmen ortaya; bu harika eser çıktı.

Karaman’ın elli bir güzide insanı hem bu kitaba değer kattı hem de Karaman kültüründe ölümsüzce yerini aldı. Özgeçmiş ve hatıra sahiplerinin çoğunluğu 1940’ların çocukları. Birkaç büyüğümüz de 1930’lardan. 1950’lerden de dört kişi kitapta kendine yer buldu.

Kitaptaki her bir hatıra her bir özgeçmiş birbirinden güzel birbirinden değerli. Toplamına bakıldığında bir şehir arşivi, şehir tarihinden bir kesit durumunda. Hatıra ve özgeçmişlerde söz edilen olaylar, yerler, kişiler ve mekanlar, ait olduğu dönemi tekrardan bir canlandırma gibi.

Ben hatıra ve özgeçmişlere iki açıdan baktım. Anlatım tekniği ve hatıra zenginliği! Hatıraların hemen hemen hepsi acıklı dizi film gibi. Doğaya yüzde yüz bağımlılık, maddi manevi imkânsızlık ve bunlardan doğan çaresizliklere rağmen bitmeyen umutlar, mücadele azmi ve üstün başarılar hemen hemen her özgeçmişte ve hatırada var. Ve her hatıra, okuyanı da yaşamışçasına etkileyecek içtenlikte dile getirilmiş.

Bu noktada hiçbirini ayırmadan her bir büyüğümüzün öne çıkan hatırası benim gördüğüm şekliyle şöyledir:

Abdurrahman Ünsay; Ord. Prof. Süheyl Ünver’e Karaman mihmandarlığı ve İmaret’in sulu boya resim yapışına tanıklığı. O harika resim şimdi Süleymaniye Kütüphanesinde. Abdurrahman Sağkaya; Çocukluğunun Hecceler’i ve Karaman’a Ereğli’den fidan temini ve dikimi hatırası. Abidin Kayserilioğlu, muazzam tıp kariyeri ve çocukluğunun Karaman’ı hatırası. Adnan Kadıoğlu, Karaman’daki çocukluk hatıraları. Adnan Karaardıç, dede Adnan hatıraları. Ahmet Yıldızcı, harika kariyer ve çocukluğunun Karaman’ı hatıraları. Ahmet Boynukalın; aile tarihi. Ahmet Kayserilioğlu, baba Bahri Efendi’nin hayatı. Ali Eryılmaz, özellikle Amerika’daki eğitim başarıları. Asuman Güven Aksoy, içinden çürük suların aktığı zamanlardaki Karaman ev hayatı hatıra ve gözlemleri.  Ayhan Tan, Newyork’ta başarılı iş görüşmesi hatırası. Celalettin Özer, Karadağ’a tv yayın alıcı antenini kurulumu hatırası. Ekrem Ekinci, imrenilecek kariyeri ve Karaman’daki eğitimi hatıraları. Fettah Güventürk, çelik alanındaki uzmanlığı ve kitapları. Halit Kayserilioğlu, Karaman hatıraları. Hüsnü Buğdaycı, hayatına yön verenler ve eğitim hatıraları. Işın Çelebi, Karaman’ın il oluşunun arka planına dair Turgut Özal ve siyasi hatıraları. İsmail Genç, Karaman Kütüphanesi ve eğitim camiası hatıraları. Kamil Pembeci, çocukluk ve eğitim hatıraları. Kâmil Uğurlu, belediye başkanlığı seçim dönemindeki Karaman izlenimleri. Kayhan Tuncel, Karaman çocukluk hatıraları. Kemal Boynukalın, ANI Bisküvi kuruluş öyküsü. Kenan Kaynaş, Karaman ve Kemal Kaynaş hatıraları. Keramettin Ünsay, baş döndürücü iş kariyeri. Mehmet Muammer Alkan, Karaman çocukluk ve gençlik hatıraları. Mehmet Uysal, Kur’an’ı Kerim ve Mühendislik adlı kitabı. Mete Yıldızcı, TRT’de kameraman, yapımcı ve yönetmen olarak görev aldığı programlar. Mualla Mezhepoğlu, Karaman hatıraları ve izlenimleri. Muhsin Abay, Güneş İlkokulu yılları. Mustafa Diler, Yılmaz Babaoğlu hatırası. Mustafa Koçak, fotoğrafçılık deneyimi. Nadide Candan (Özer), Gazi İlkokulu hatırası. Nazım Boynukalın, Karamanoğlu Mehmet Bey Vakfı’nın kuruluşu ve Almanya’da Tahir Büyükkörükçü konferansı hatırası. Orhan Tosun, çocukluğunun Karaman’ı. Rahmi Güven, olağan üstü kariyeri. Özcan Genç, Karaman Ortaokulu anıları. Ramazan Özgan, arkeoloji ve tarih ile doğmak. Ramis Kahyaoğlu, önlenemez Almanya kaderi ve üniversite öğretim görevliliği. Rıfkı Boynukalın, Karaman, Şişe Cam hatıraları ve 1968 Karaman’ın İktisadi ve Sosyal Gelişimi kitabı öyküsü. Rıza Küçükoğlu, Esti Memed lakabının öyküsü ve Kuleli’deki hatırası. Sami Yaşar Ölçer, “Hiç” örneğiyle hayata bakışını anlatması. Suat Sözer, bir efsane olarak İKEV’i kuruş hikayesi. Şahabattin Yavuzaslan, savcı olarak Arapgir’deki zorlu ilk soruşturması. Timsal Karabekir Yıldıran, babasının izinden giderek kendini çocuklara adaması. Turgut Ölçer, üniversite eğitimi için gittiği İstanbul’daki ilk günleri. Turgut Uzel, bir vefa olarak Talat Duru amcayı hatıralarında vurgulaması. Vefik Boynukalın, Assan Galvaniz’de Asım Kibar hatırası ve Rusya’da bisküvi satma maceraları. Yalçın Aköz, eğitim hatıraları. Yaşar Aksoy, Konya'ya Sanayi Bölge Müdürlüğünü kuruş hatırası.  Yüksel Tan, kısa Karaman ve Karamanlılar aktarımı. Zeki Eryılmaz’ın tıp ve doktorluk hatıraları.

Burada birer cümle ile aktarmakla yetinmek zorunda kaldığım her bir büyüğümüzün özgeçmiş ve hatıraları kat kat fazlasıyla kitaptadır. Mutlaka her okuyan; kendinden bir şey bulup göreceli olarak başka hatıraları önce çıkarabilecektir.

Edebi anlatım bakımından iki yazara vurgu yapmazsam haksızlık etmiş olurum.

Asuman Güven Aksoy’un çocukluğunun Karaman’ı tasviri; bir hayale dalarcasına. Şu an Amerika Birleşik Devletleri California Eyaletinde matematik profesörü olduğunu öğrendiğimiz Asuman Güven Aksoy’un cümle kurulumları çok sade. Ancak bir o kadar da etkili ve içten. Okuyanı yaşamışçasına yazının içine sürüklüyor.

Kâmil Uğurlu da hatıra yazımında mektup yöntemini kullanarak diğer hatıra sahiplerinden ayrıldı.

Bir söz ustası olan Kâmil Uğurlu’nun 2009 belediye başkanlığı seçim sürecinde yaşadığı olumsuzlukları, gördüğü basitlikleri mektupla dile getirmesi hem bir yetenek hem de bir inceliktir. Edebiyatta mektup türü yazmak az bilinse de etkili yazı yöntemlerinden biridir. Hatta sadece mektuplarla roman yazmış batılı yazarlar var. Kimseyi bir hedefe koymadan kendi kalp kırıklığı ve üzüntülerini mektup yoluyla belirtmiş Kâmil Uğurlu. Ki böylece okuyan da Kâmil Uğurlu ile aynı ruha haline bürünüyor.

Kendi penceremden baktığımda, derinlik, ilginçlik ve zenginlik açısından öne çıkan hatıralar şöyledir:

İbrahim Rıfkı Boynukalın!

Okulu üstün başarı ile bitirişi, bitirme tezini kitaplaştırması ve tesadüflerle dolu olay örgüsünde Şişe Cam’da işe başlaması!

Nazım Boynukalın!

Almanya hayatı, Tahir Büyükkörükçü konferansı, Karaman oğlu Mehmet Bey Üniversitesinin kuruluşunu 1986 yılında başlatması!

Vefik Boynukalın!

Semerciler Sokağındaki Boynukalın Hırdavat için İstanbul’dan iş bağlantı maceraları ve ANI Bisküvinin kuruluş döneminde Rusya’ya mal satma hikayeleri!

Kemal Boynukalın!

ANI Bisküvinin kuruluşuna giden karanlıkta yol alırcasına yaşanmış tecrübe ve hatıraları!

Suat Sözen!

İKEV’i kuruluşu, ayağa kaldırılışı, geliştirilmesi, büyütülmesi! Hiçbir şey yok iken ortaya büyük bir kuruluş ve kurum olarak İKEV çıktı. Bu projede yanına yaklaşması zor birçok büyük insanı ikna etti. Karaman bürokrasi, siyaset ve iş çevresini İKEV potansiyelinde birleştirdi.

Ahmet Kayserilioğlu’nun baba Bahri Kayserilioğlu’nu uzun bir şekilde anlatması. Bahri Kayserilioğlu’nun hayatı çok önemlidir. Osmanlı döneminde doğmuş büyümüş bir hoca olan Bahri Efendi, Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı 1922 yılında muhafazasına alan kişidir. Eğer o muhafazasına almasa Karaman Nüshası’nın başına neler geleceği bilinmezdi.

Işın Çelebi!

Karaman’ın il oluşuna ait arkaplan hatıraları ilk defa onun anlattıklarıyla ortaya çıktı. Bilindiği üzere Işın Çelebi olmasa 1989’da büyük ihtimalle Ereğli il olacaktı. Tabi takdiri göz ardı etmeden bu cümleyi kuruyoruz.

Ramazan Özgan

Özellikle Kerti Höyüğü merkezli arkeoloji ile süren uzun bir hayatı kendine has bir dille anlatması. İlgisiz gibi görünen birçok olay, mekan ve durumun kendi hayatında birleşmesi!

Turgut Uzel!

Keşke Turgut Özal ile ilgili hatıralarına da yer verseydi, Uzel Hocam. Ama çocukluk hatıraları, dede Süleyman Hoca ve Talat Amca’ya vurguları çok önemlidir. Ayrıca çok genç yaşta YTÜ Rektörlüğü ve olağanüstü bir kariyeri bizde imrenilecek bir iz bıraktı.

Kitabın dikkat çekici yönlerinden biri de yazı sahiplerinin yazım ve noktalama alışkanlıklarıdır. Her biri 1950’lerde ve 60’larda eğitim almış bu büyüklerimizin yazım ve imla alışkanlıkları o dönemden kalma. Mesela istisnasız her yazar Karaman’lı yazmış. Yani Karaman’daki “-lı” ekini ayırmış. Oysa günümüz TDK yazım kurallarına göre özel isimlere gelen yapım ekleri kesme işareti ile ayrılmazlar. Yine çok ilginç bir uygulama; özgeçmiş sahiplerinin büyük çoğunluğu, vurguladıkları tüm kelimeleri büyük harfle yazmışlar. Kitabın redaktesinde yani gözden geçirmede kesinlikle özgeçmiş sahiplerinin bu tür kendi çocukluk ve gençlik dönemlerinden kalma yazım ve imla tutumlarına hiç müdahale edilmedi. Ki, geleceğe bu şekilde kayıt düşsün istedik.

Kitabın hazırlık aşamasında iki üzücü kaybımız yaşandı. Mehmet Uysal ve Rahmi Güven vefat etti. Mehmet Uysal’ın özgeçmişini kızı Bilge Uysal Hanım, Rahmi Güven’in özgeçmişini Ekrem Ekinci Bey yazdı.

Kitabın kapağına da değinmek isterim. Kapakta kullanılacak fotoğrafın ne olacağı şubat ayına kadar belli değildi. Kale, kaleden bir sokak, Karaman’dan tarihi bir eserin tarihi fotoğrafı olasılıkları düşünüldü tartışıldı. İkinci kuvvetli görüş ise geleneksel bir Karaman sokağının kapağa taşınması idi. Seçtiğimiz fotoğraflardan bir adedi, -teşekkürler tabi- Ethem Büyükköse tarafından etkili biçimde kapak olarak canlandırıldı.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder