Korona salgını günlerinde dil bayramına dair bir kutlama beklenmiyordu. Nitekim resmî tören dışında bir etkinlik de gerçekleşmedi, Karaman’da!..
Ama beklenmeyen, hesap edilmeyen
coşkulu gelişmeler de oldu. Twitter merkezli “#turkdilbayrami”, “#turkçeninbaskentikaraman”
#karamanoğlumehmetbey” etiketleriyle Türk Dil Bayramı sanal ortamda fırtına
estirdi, dalga dalga yayıldı. Yüzbinlerce kişi, sadece Türkiye’den değil,
Azerbaycan’dan, İran’dan “Türkçe” haykırışı yaptı.
Asıl şaşırtma ise Alanya
Belediyesinin şehir merkezine diktiği Karamanoğlu Mehmet Bey heykeli olurken güzel
de bir ters köşe de yaptı.
Belki en beklenmeyeni, Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Sayın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den
gelen saygın Türk Dil Bayramı kutlama mesajları oldu. Sonrasında dikkatler bir
anda 13 Mayıs Türk Dil Bayramı’na çevrildi, alelacele ve göstermelik kutlama
mesajları geldi.
Peki Türk Dil Bayramı
neden bu kadar ses getirdi?
Başta iletişim araç gereçleri
aracılığıyla iyice yozlaşan, tabelalarda paçozlaşan dil; belli etmese de toplumsal
bilinci her geçen gün daha fazla yaralamakta, içten içe rahatsızlık
uyandırmakta. Özensiz Türkçe kullanımı hatırı sayılır tepkisel bir kitleyi de
beraberinde getirdi. Ve estetik Türkçeyi kendine dert edinen duygusal sahiplenmede
bulunan bilinçli bir kesim yavaş da olsa artıyor.
İşte bu Türk Dil Bayramı,
niteliksiz Türkçenin toplum vicdanında oluşturduğu yaraların kitlesel bir sesidir
aslında. Ve bu hassasiyet, devletin en yüksek kademesinden kutlama mesajı
olarak görüldü.
Türk Dil Bayramı’nın
altında kalanlar!
Ulusaldaki isimleri çok fazla
büyütmeyin. Bakın onlardan biri, “Mehmet
Bey de Ferman Bizimdir” adlı yazımı kurgulayarak karşı bir yazı yazmış. Bana
özgü ifadeleri, kendisininmişçesine kullanmış…
Çok çok ilginçtir; şimdiye kadar
Türk Dil Bayramı, Mehmet Bey ve Ferman konusunda hiçbir düşüncesi, beyanı olmayan
o yazar ve bazılarının kalemleri zoraki de olsa Türkçe konusunda yazmaya
hareketlendi bu yıl. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın saygın
kutlama mesajı sonrası ulusalda adı büyük yazarların içi boş, bilimsellikten
uzak, dayanaksız, yapıcı değil de yıkıcı görüşleriyle ele aldıkları yazılarda
bir acelecilik bir panik havası, bir gocunmuşluk vardı. Bu dürtünün kaynağında kendinde
eksiklik, dikkat çekme ve hatta yaranma gibi bilinçaltı kıpırdanmalar olduğu da
kesindir.
Söz
konusu kişiler aşağıdaki sorulara yanıt verebilmede maalesef yetersiz ve
yüzeyseldirler!
“Türkçe Fermanı’nın kime ait olduğu
konusu” halledilmiş bir mesele olsa avara kasnakların durmayacağı malum oldu.
Karamanlı kim Osmanlı kim, bunlar
farklı kültürler mi? Selçuklu, Osmanlı, Karamanlı ve diğer beyliklerde ilim
dili, edebiyat dili ve devlet dili nece idi? Osmanlı, Karamanlı, Selçuklu
tarihi eser kitabelerinin dili nece idi? Selçuklu, Karamanlı, Osmanlı
medreselerinde okutulan kitapların dili nece idi?
Şu can alıcı sorulara da bir göz
atmak gerek? 9 Mayıs’ta Konya’yı kim aldı? 13 Mayıs’ta Türkçe Fermanı’nı kim ilan
etti ettirdi? Tarihi kaynaklar, fermanla kimin adını beraber anıyor? Ferman
kiminle özdeşleşmiştir. Fermanın arkasında kim vardır? Ferman Cimri’nin ise
neden Cimri Fermanı olarak literatüre geçmemiştir? Türkçe Fermanı bireysel bir
olay mıdır? Bireysel bir olay ise Anadolu’ya neden Farsça değil de Türkçe hâkim
oldu?
Bu soruların cevabını vermek hem
birikim hem de yetenek ister. Tarihçilik bir belge, bir olay üzerinden basit ve
yüzeysel yorumlarla yapılacak olsa idi herkes tarihçi olurdu… Tarihi olaylar,
oluşumuyla kültürden ve toplumdan bağımsız değildir. Her olay, içyüzüyle
kültürel zeminden beslenir evrilir ve bir olgu olarak topluma yerleşir.
Bu kapsamda Türkçe Fermanına sadece
olaylar üzerinden bakmak basitliktir, kolaycılıktır. Türkçe Fermanı; bir olay olmanın
çok çok ötesinde süreçsel analiz ve değerlendirme boyutundadır.
Sonuç görmek isteyenlere;
Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türkçe Fermanı yanında hemen hemen aynı yıllarda doğan ve istese
hakim olduğu Arapça ve Farsçayla şiir yazabilecek Yunus Emre’nin özgün Türkçe
divanı yeterli cevaptır.
Türkçe Fermanı
kazanılmış bir değer!..
Hiç unutmam.
Bir görüşmemizde İhsan Duru
Beyefendi çok güzel bir tespitte bulunmuştu. Dil ve Yunus Emre konusunda uzun
ve eleştirel bir konuşma içinde o sözü patlatıverdi.
“Türkçe, Türkçe Fermanı Karaman için kazanılmış
bir değerdir. Kamuoyunda Türkçe ve
Karaman özdeşleştirilmiştir. Asıl sorun başka…”
Şimdi Türkçe Fermanı’nı bir olgu
olarak göremeyenlerin her dil bayramında temcit pilavı gibi aynı sözleri tekrarlarında
bir sakınca görmemek gerek.
Çünkü ellerinden gelenin en iyisi
bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder